Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda söz verdiği üzere Paris İklim Sözleşmesi, 1 Ekim’de yeni yasama yılına başlamasıyla birlikte TBMM’ye sunuldu.
Erdoğan da konuşmasının bir bölümünü buna ayırdı. Bu hamle Erdoğan hükümetinin başlattığı Yeşil Kalkınma Devriminin “ilk müjdesiydi”. Bu kapsamda yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam enerji gücü içindeki oranı güneş, rüzgâr, nükleer üretim imkânlarına ağırlık verilerek artırılacaktı. Doğal gaz tedariki, üretimi ve depolanması konusundaki yatırımların da hızlandırılacağını açıkladı. Bu doğrultuda yapılacak yatırımların finansmanı için, gelişmiş ülkelerin fonları başta olmak üzere, tüm uluslararası kaynakları kullanacağız” diye ekledi.
Görünen o ki: İklim değişikliği ile mücadele ve İklim Sözleşmesi yükümlülükleri değişik yönleriyle önümüzdeki süreçte gündemimizde olacak.
Dünyada artık terkedilmeye çalışılan nükleer enerjinin, yenilenebilir enerji kaynakları arasında sayılma çelişkisi başlı başına ayrı bir yazı konusu olmayı hak ediyor.
Bu yazının konusu ise Cumhurbaşkanı’nın şu cümlesine odaklı: “Binaların tamamının enerji kimlik belgesine sahip olmasını sağlarken, sıfır enerjili bina standardını yaygınlaştıracağız.”
Enerjide dışa bağımlılık ortada iken, binalardaki enerji kayıplarını azaltmak üzerine yoğun emek harcayan mühendisler yıllardır bu cümlenin altının doldurulması için mücadele veriyor. Çünkü, Türkiye’deki bina stoku depreme dayanıklılık konusunda nasıl sorunlu ise, enerji verimliliği konusunda da benzer durumda.
Enerji Kimlik Belgesi nedir?
Enerji kimlik belgesi, binanın enerji ihtiyacı, enerji tüketim sınıflandırması, yalıtım özellikleri, ısıtma ve/veya soğutma sistemlerinin verimi ile ilgili bilgileri içeren bir belge. Bu belge, yetkili mühendisler tarafından, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının hazırladığı bir yazılım üzerinden oluşturulur. Bu belge üzerinden, beyaz eşyalardaki sınıflandırmalara benzer şekilde, binanın A’dan G’ye uzanan bir ölçekte enerji performansını görebilir ve yaşayacağınız binayı seçmede bir kriter olarak alabilirsiniz.
Çünkü yakıt masrafı harcama kalemleri içinde büyük bir yekûn tutuyor. A sınıfı en verimli, G sınıfı en düşük verimli seviyeyi belirtiyor. Yeni yapılacak binaların enerji kimlik belgesi sınıfının en az C olacak şekilde tasarlanıp inşa edilmesi gerekiyor. C sınıfından daha düşük seviyede olan binalara, kanunen iskân ruhsatı verilmiyor.
Mevcut binalar için de enerji kimlik belgesinin hazırlanması gerekli ama asgari performans sınıflandırması ile ilgili bir zorunluluk bulunmuyor.
Yeni binalarda bu belge zorunlu. Belgenin gerekliliklerini yerine getirdiğinizde asgari düzeyde “Enerji Verimli Bina” ya sahip olabilirsiz ama bu da Paris İklim Sözleşmesi kriterlerine uyumda yeterli değil.
“Sıfır Enerji Bina” ne demek?
Sıfır Enerji Bina, ısıtma, soğutma, aydınlatma ve diğer tüketimleri için çok düşük miktarda enerji ihtiyacı olan ve bu ihtiyacını da tamamen yenilenebilir enerji kaynaklarından temin eden binadır.
Sıfır Enerji Bina prensipleri hem yeni inşaatlarda hem de mevcut konut ve hizmet binalarının yenileme çalışmalarında birçok proje türüne rahatlıkla uygulanabilir.
Daha düşük çevresel etkiler, daha düşük işletme ve bakım maliyetleri, elektrik kesintilerine ve doğal afetlere karşı daha esnek sistemler ve gelişmiş enerji güvenliği de dahil olmak üzere Sıfır Enerji Binalara doğru ilerlemenin uzun vadeli birçok yararı var. Azalan enerji tüketimi, yenilenebilir enerji kaynakları ile binanın enerji ihtiyaçlarını karşılamayı daha basit ve daha ucuz hale getirir.
Enerji verimliliği önlemleri; yüksek ısı yalıtım performanslı dış cepheler, hava sızdırmazlığı sistemleri, gün ışığı, güneş kontrolü ve gölgeleme ekipmanları, uygun pencere, profil ve cam seçimi, güneş ile pasif ısıtma ve doğal havalandırma gibi talep tarafı yüklerini azaltan tasarım stratejilerini ve özelliklerini içerir. Binanın enerji yükleri böylece azaltıldıktan sonra, kalan ihtiyaçlar verimli ekipman ve sistemler ile (enerji verimli aydınlatma ve yüksek performanslı ısıtma, soğutma, iklimlendirme cihazları) karşılanır.
ZeroBuild Türkiye’21 Uluslararası Forumu
İklim Sözleşmesinin onaylanacağına dair haber geldiğinde, danışma kurulu üyesi olduğum, sıfır enerji binalar konusunda farkındalığı artırmayı amaçlayan, Zerobuild Türkiye’21 Sıfır Enerji Binalar Forumunun son hazırlıklarını yapıyorduk.
Sıfır enerji binalara dönüşümü desteklemek üzere bu yıl ikincisi düzenlenen Forum, 35 ülkeden, konularında uzman kamu, özel sektör ve STK temsilcileri ile akademisyenlerden oluşan 110 katılımcının sunumlarıyla 22-26 Eylül tarihleri arasında dijital ortamda gerçekleştirildi.
Ülke ekonomisi, birey ekonomisi, enerji tasarrufu ve çevre için kaçınılmaz olan sıfır enerji binalara dönüşümün finansman, iklim, malzeme, sertifika gibi tüm boyutlarıyla ele alındığı forumda, dünya çapında gerçekleştirilmiş uygulamalar paylaşıldı.
Teknik konular yanında finansman konusundaki paneller de büyük ilgiyle izlendi. Çünkü, sıfır enerji binaları inşa ederken tasarım, malzeme tedariki, inşaat süreçleri ve ekipman dahil sıfır karbonlu teknolojilerin/malzemelerin kullanımı gerektiğinden ciddi bir bütçe söz konusu olacak.
Peki artan bütçeler nasıl sağlanacak? Kamu bu konuda fonlardan, kredilerden, mümkünse hibelerden yararlanmayı düşünürken, özel sektör ve belki de kendi konutlarının sorumluluğunu üstlenmesi gereken mal sahipleri finansman sorununu nasıl çözecek?
Deprem vergisi gibi şimdi de enerji vergisi mi?
Devlet kendi vatandaşına destek, hibe verecek mi? Yoksa deprem vergisinde olduğu gibi bu defa da iklim değişikliğiyle mücadele için enerji odaklı yeni vergilerle mi karşılaşacağız?
Kamu binaları için kullanılan kredi ve fonlarla ilgili bazı bilgileri foruma katılan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı uzmanlarından öğrenmek mümkün oldu. Dünya Bankası kredisi ile yürütülen KABEV-Kamu Binalarında Enerji Verimliliği Projesi bunlardan biri. Projenin hedefi kamu binalarında enerji tüketimini azaltmak. Bütçesi: 200 Milyon ABD Doları. 500 ila 700 kamu binasında minimum %20 enerji verimliliği sağlamayı hedefliyor. 6 yıllık bir proje ve şu ana kadar 11 bina için 158 milyon TL’lik ihale yapılmış.
265 Milyon ABD doları bütçeli bir başka Dünya Bankası kredisi de çok yakın bir zamanda onaylanmış. Kredi “Kamu Binalarında Deprem Dayanımı ve Enerji Verimliliği Projesi” için alınmış. Yaklaşık Sıfır Enerji Bina standardına ulaşmak için Dünya Bankasından 11 Milyon ABD Doları kredi, 5-6 adet pilot bina uygulaması için alınmış. Yenilenebilir enerji destekli, yüksek enerji performansına sahip, çok düşük enerji ihtiyacı gereken binalara geçiş yapabilmek için bina başına 1-2 milyon ABD doları harcanacak olan bu proje de uygulama aşamasında.
Hükümetin güven vermesi gereken konu
Hükümetin güven vermesi gereken konu, yatırımların ehil ellerde, şeffaf ihale yöntemleri ile yapılarak, kredilerin ülkenin ve dünyanın geleceğine faydalı projelerde verimli şekilde kullanılması ve İklim Sözleşmesine yönelik taahhütlerin samimiyetle yerine getirilmesi.
Yüksek enerji verimli ve karbondan arındırılmış bir ulusal bina stoku sağlamak, mevcut binaların maliyet etkin bir şekilde sıfır enerji binalara dönüştürülmesini kolaylaştırmak için ciddi önlemler ve bir yol haritası gerekli. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde yıllardır bu işe emek veren yetkin mühendisler var ama önlerinin ne kadar açılacağı belirsiz. İzleyip göreceğiz.