Geçtiğimiz yıl hem dünyada hem ülkemizde önemli çevre felaketleri yaşadık. Türkiye’de tarihinin en büyük orman yangınları, artan sıcaklıklar nedeniyle geçtiğimiz yıl deneyimlendi. Bunun yanı sıra can alan seller, kuraklığın sonucu yok olan göl ve gölcüklerimiz aslında gözümüzün önünde olan ama bir türlü farkında olmadığımız çevresel kayıplar olarak kayıtlara geçti.
Dünya ekonomik forumu küresel riskleri sıraladığında, ilk üç sıraya, iklim eylem planlarındaki başarısızlık, ekstrem hava olayları ve biyoçeşitlilik kaybını koydu. İklim ve biyoçeşitliliğin önemli bir platformda bu şekilde gündem olması, durumun sadece biz bilim insanları tarafından değil, farklı kitleler tarafından da görüldüğünün bir kanıtı niteliğindeydi. Esasında bu, farkındalık yaratmak açısından oldukça sevindirici bir durumdu; çünkü, artık sadece eylem planı hazırlamak değil somut adımlar atmak gerekiyor. İnsanlık, doğadan dengesizce alıp, sadelikten uzaklaşıp, çevresindeki dengeyi bozarak, kendi geleceğine hasta bir dünya bırakmış durumda. Küresel ısınma ve biyoçeşitlilik kaybı insan eliyle oluşturulmuş bir hastalık ve iklim krizi de bu hastalığın en önemli semptomu.
Tarihteki en sıcak 8 yıl son 10 yılda
Bilimsel veriler iklim krizinin artan sıcaklıkları tetiklediğini gösteriyor. Geçtiğimiz yılda dünya nüfusunun neredeyse yüzde 25’i rekor sıcaklıklardan olumsuz etkilendi. NASA ve ABD Okyanus ve Atmosfer İdaresi’nin yaptığı bir analiz, küresel sıcaklığın sanayi öncesi ortalamaya göre 1,1 santigrat derece yükseldiğini gösterdi.
NASA yöneticilerinden Bill Nelson “Bilim şüpheye yer bırakmıyor; iklim değişimi zamanımız için varoluşsal bir tehdit” dedi. Nelson kayıtlara geçen en sıcak 10 yıldan sekizinin ise 2010 yılından bu yana gözlemlendiğini de söyledi.
Geçen yıl Kuzey Afrika, Güney Asya ve Güney Amerika’nın bazı bölgelerinde rekor sıcaklıklar görüldü. Arktik deniz buzu erimeye devam etti. Okyanus suyu sıcaklıkları da rekor seviyelere ulaştı.
Kaydedilen tarihin en sıcak Temmuz ayı 2021’de saptandı. Kaliforniya’nın Death Valley bölgesinde sıcaklık 54,4 derece olarak ölçüldü. Çin, Nijerya ve İran dahil olmak üzere 25 ülke ve yaklaşık 1,8 milyar insan 2021 yılındaki rekor sıcaklıklardan olumsuz etkilendi. Bu sıcaklık artışı Almanya ve Çin’de devasa sellere neden oldu.
Türkiye: orman yangınları, seller artıyor
Ülkemizde de Karadeniz’in ısınmasına bağlı olarak Batı ve Doğu Karadeniz Bölgelerinde seller, taşkınlar ve aşırı yağışlar geçtiğimiz yıla damgasını vurdu; üzücü olaylara neden oldu. Ayrıca, Türkiye genelinde 1888 gözlem istasyonundan alınan verilerin değerlendirilip, 2021’in meteorolojik uç değerlerinin hazırlandığını belirten yetkiler, geçen yılın en sıcak gününün 49,1 santigrat dereceyle 20 Temmuz’da Şırnak’ın Cizre ilçesinde yaşandığını açıkladı. Türkiye’de 2021 yılının ilkbahar mevsimi, son 51 yıllık dönem göz önüne alındığında en sıcak dokuzuncu ilkbahar olarak kayıtlara geçti. Bu sıcaklık artışlarına bağlı olarak ülke tarihinin en büyük orman yangınları da 2021 yılında yaşadığımız afetler arasında ilk sıralardaydı.
Artık deneyimlediğimiz sıra dışı istatistikler, yaşanan afetler hayatımızda sıradanlaşan ve şaşırtıcı olmayan olaylar olarak karşımıza çıkıyor. Bu gidişatı değiştirecek somut adımlar atılmazsa, iklim bilimciler, 2022’nin de en sıcak yıllar arasında yer alacağını şimdiden belirtmeye başladılar. Bu gidişle 2022 yılında orman yangınları, seller gibi yeni afetlere hazırlıklı olmak gerekecek.