CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu geçenlerde bir trol raporu açıkladı. Raporda kendisini ve partisini hedef alan AK Parti iktidarı destekli trol hesapları, gerçek isimleri kendilerinde saklı tutularak deşifre ediliyordu.
Raporu edindim ve okudum. Raporda CHP ve Kılıçdaroğlu’nu hedef alan trollerin 3 kademeli bir yapılanma içinde hareket ettikleri saptanmış. Piramidin en üstünde üretilen etiketler (hashtag) ikinci kademedeki gerçek şahıslar ve nihayet bot hesaplar tarafından, otomatik olarak yaygınlaştırılıyor, saptamalarına göre. Bu çerçevede bir tek bir hesabın yeri geldiğinde 4 binden fazla içerik paylaşabildiğini, 754 bin 975 gönderiyi analiz ederek saptamışlar.
Güzel bir analiz fakat buzdağının görünen kısmının bile küçük bir alanının fotoğrafı çeken bir belge olmuş; yine de çok geç de olsa ilgili herkesin bildiği bir gerçek kamuoyuna taşınmış oldu.
Bende uyandırdığı izlenim konunun gerçek boyutunu ile uğraşmadan ve çözüm yolları sunmadan, raporda tespit edilen kullanıcıların gerçek adlarının kendilerinde olduğu belirtilerek trollere gözdağı vermeye yönelik bir halkla ilişkiler hamlesi yapıldığı yönünde.
Ayrıca trol hesapları tespit edebiliyoruz ve mahkemelere başvuracağız bilgisinin de paylaşılması elbette değerli, artık CHP aleyhine trollük yapacak kişiler bu işin bir sonucu olduğunu daha çok düşünmeye başlayacaklardır.
Nitekim CHP’liler rapordan sonra trol saldırılarında gözle görülür azalma olduğunu söylüyor.
Raporda, konuyu bilenleri şaşırtacak bir bilgi yer almıyor, CHP bir defans hamlesi olarak raporu kamuoyu bilgisine sunmuş. Fakat hepimiz için trollerin yarattığı tehlike çok büyük ve artık bazı şeyleri düzeltmek için çok geç kalınmış olabilir.
İnternetin ilk günlerinden beri var olan trollerin politik ve sosyo-ekonomik bir silah olarak kullanılması uzun süredir bilinen ve çok sık haberleştirilen, üzerinde akademik çalışmaların yapıldığı bir hadise. Türkiye’deki troller ve kullanım biçimleri Rusya, İran ve Çin gibi ülkelerle kıyaslandığında henüz amatör düzeyde.
CHP raporunda da belirtildiği gibi ülkemizin trolleri henüz sofistikasyondan uzak. Profil isimleri ve görselleri birbirine benzer ve profillerine girildiğinde 5 saniye içinde trol olduğunu anlayabileceğiniz düzeyde. Daha ziyade kaba ve bariz mesajları kopyala yapıştır usulü ile kullanıcılarının zaman tünellerini bombalamak üzerine uzmanlaşmışlar. Aynı mesajı bir kişiye defalarca göstermek ve bu sayede kullanıcıların gerçek gündemden kopmalarını sağlamak yönünde bir strateji izliyorlar. Bu artık o kadar garip bir hal almış durumda ki Rebakah Overdorf, Tuğrulcan Elmaz, Ahmed Furkan ve Karl Aberer’in son araştırmasına göre Türkiye’deki Twitter trendlerinin yüzde 47’si sahte. Botlar tarafından yukarı çıkartılan gündemler, içinde bulunduğumuz sosyal medya ortamından toplumsal ve politik fayda beklemeyi çok zorlaştırıyor.
Bu stratejinin yansımasını AKP’li yöneticilerin bizim yüzbinlerce gencimiz var, her gece onlarla birlikte sosyal medya savaşı veriyoruz demeçlerinden ve İletişim Başkanlığının sosyal medya için ayırdığı bütçeden de görebiliyoruz. Bu noktada önemli bir parantez açmak istiyorum. Birçok ülkenin kendi hesabına çalıştırdığı troller bulunuyor. Ancak Cumhurbaşkanlığı veya AKP bünyesinde trollerin istihdam edilmesi çok da normal bir durum değil. Çünkü yurtdışındaki troller istihbarat örgütleri çatısı altında ve gizli bir şekilde yönetiliyor.
Türkiye’deyse çok açık bir şekilde trol orduları ile övünen siyasi aktörler var. Osmanlı Ocakları Eskişehir İl Başkanı Esat Demirtaş “Sosyal medyada 200 bin kişilik ordumuz var. Orayı herkesin elinden aldık. 2023 mücadelesi veriyoruz. Recep Tayyip Erdoğan’ı ümmetin başına getirmeye, kefenli liderin kefenli askeri olmaya ant içtik” diye konuşma yapmıştı.
Bugüne kadar hiçbir Rus, Çinli ya da Amerikalı politikacı çıkıp da biz trollerimiz ile sosyal medya savaşı veriyoruz dememiştir.
Ayrıca hiçbir ülkede hükümetin iç siyaset için bu kadar yoğun bir sosyal medya varlığını yönettiğini de düşünmüyorum.
Global güçler daha çok başka ülkeleri manipüle etmeye çalışırken politika yapıcılarımız enerjilerini iç siyaseti yönlendirmeye harcıyor. Bu sebeple Ak Trollerin devlet ve parti ayrımını ne kadar yapabildikleri de belli değil.
AKP sosyal medyanın, Twitter’ın gücünü 2013 Gezi olayları sırasında gördü. AKP’nin gençlik örgütlenmesi AK Genç tarafından kurulan benzeri sosyal medya gruplarına kamuoyunda AK Troller denmeye başladı. Bu grup AKP’nin sosyal medya yapılanmasının bel kemiğini oluşturuyor. Yapılanması ve isimleri sürekli değişiyor çünkü sosyal medya platformları bot hesapları ve trolleri temizleyebilmek için yoğun çaba sarf ediyor. 2020 yılında Twitter bu kişilere ait 7340 hesabı hatalı bilgi paylaşımları ve manipülasyon çabaları nedeniyle askıya aldı. Aynı dönemde 100 binden fazla bot hesabın da kapatıldığı açıklandı.
Bu tarz ataklar kişilerin habere ve bilgiye erişimini engellerken, düşüncelerini değiştirme ve geliştirme yönünde etkisiz. Bu yöntemin Türkiye için en tehlikeli kullanım biçimi insanları bir kişi ya da kurum aleyhine harekete geçirebilecek kadar dolduruşa getirmeleri olabilir. Sabah akşam defalarca şu kişi hain, bu parti bölücü diye binlerce yerden aynı mesajı aldığınızı düşünün, bunun bir tortusu mutlaka olacaktır.
Halbuki global düzeyde bu sektörü yöneten (bir sektör olduğuna emin olabilirsiniz) özellikle Rusya kökenli troller çok daha etkili sonuçları daha az sayıda hesap ve daha karmaşık sistemlerle alabiliyorlar.
ABD’li uzmanlar, Rusya trollerini, Amerikan’ın Trump’ı seçmesinde etkili oldukları ortaya atıldıktan sonra çok daha yakından takip etmeye başladılar ve farklı konu başlıklarında Rus trollerin etkilerini gösteren muazzam kanıtlara ulaştılar.
George Washington Üniversite’den David Broniatowski ve ekibi Amerikan vatandaşlarının aşıya güvenmemelerini sağlamaya yönelik olarak, ortalama bir Amerikalı gibi profile sahip yüzlerle Rus trollün varlığını ispatladı. Bu hesaplar yüzde 40 oranında aşı ile ilgili pozitif içerikler paylaşırken yüzde 60 oranında aşı karşıtı içerik paylaşmışlar, yani hem konuyu gündemde tutmuşlar hem tartışmanın her iki tarafından takipçi toplamışlar hem inandırıcılıklarını üst seviyeye taşımışlar hem de yapmak istediklerini insanlara gönüllü olarak yaptırmışlar. Düşünün Amerikalı gibi davranan ve Amerikalıların aşı olmamasını sağlamaya çalışan bir Rus trol ekibi…
Foreign Policy dergisine göre bu Rusya’nın ABD’ye yönelik yürüttüğü ilk toplum sağlıyı ile ilgili algı çalışması değil. Infektion Projesi kapsamında, 1983 yılında HIV’nin Afrikalı Amerikalı ve LGBTQ+’a yönelik bir silah olarak ABD hükümeti tarafından geliştirilmiş bir biyolojik silah olduğunu ABD kamuoyuna kabul ettirmeye yönelik çalışmalar yürüten bir Rus ağı olduğu ortaya çıkarılmış. O dönemde bu bilgiyi yayabilmek için Ruslar Hindistan’da bir İngilizce gazetede makale yayınlamışlar.
Bugün elbette bu kadar zahmete gerek yok. Gizli bir şekilde milyarlarca insana ulaşım imkânı sunan servisler parmağınızın ucunda.
Yine aşı karşıtlığı hakkında yapılan araştırmalardan gidecek olursak Center for Countering Digital Hate’in son raporuna göre dünyada dolaşımda olan aşı karşıtı içeriğin yüzde 65’ini sadece 12 hesap üretmiş ve üretiyor. Bu kişilerin ise içerik üretmek için çeşitli trol ağları ile de çalıştığı biliniyor. Yani siz Türkiye’de aşı karşıtı mükemmel bir içerik paylaştığınızı düşünürken belki de ABD’ye karşı yürütülen bir Rus iletişim operasyonunun parçası oluyorsunuz.
CHP’ye ve Türkiye siyasetine geri dönecek olursak, ülkemiz trollerinin alacak daha çok yolu olduğunu görebiliyorum. Bu gerçekleşmeden, yani kim trol kim değil şu an daha rahat anlayabiliyorken CHP’nin raporu önemli ama eğer bunu güncel trollere karşı bir sopa niteliğinde kullanmaya ve burada konuyu kapama eğilimindelerse yakın bir gelecekte çok daha zorlu trol savaşları bizi bekleyecek demektir.
CHP bu savaşı kendi başına vermek zorunda değil, hatta belki CHP olarak bu savaşın içinde kurumsal kimliği ile olması faydadan çok zarar da getirebilir ama mutlaka Troller ile ilgili araştırma yapacak bir sivil toplum kuruluşunun kurulmasına ya da var olanlardan birinin destek görmesini sağlamasında Türkiye için büyük fayda var.
Bir vatandaş olarak bugün CHP’ye karşı uygulanan internet şiddetinin yarın CHP tarafından da uygulanmayacağını bilmeye ihtiyacım var. O yüzden işler iyice karışmadan konu üzerine çalışan STK’na destek vermek en iyi çözüm olabilir.
2024’ü geride bırakmak üzereyiz. 2025’e girerken ekonomimiz ne durumda? Doğru yolda mıyız? Kısa bir değerlendirme…
“Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde” diye başlayan bir cümleye hazır…
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2025 yılı için geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere dördüncü toplantısını…
Balıkesir'de Karesi ilçesinde patlayıcı üretilen fabrikada 24 Aralık'ta patlama ve çökme meydana geldi. Patlama sonucunda…
Baştan söyleyeyim: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ona bu Cuma namazını Emevî Camiinde kıldırma yarışındaki meslektaşlarımızı hayal…
Orta Doğu, güvenlik, ekonomik, kültürel, tarihi ve insanlık ilişkilerimiz açılarından dış politikamızın yaşamsal alanlarından birini…