Marshall Fonu’nun Türkiye, Avrupa ve Küresel Konular Programı kapsamında gerçekleştirdiği “Avrupa Birliği Algıları” araştırmasının sonuçlarına göre Ukrayna Krizinin ardından Türkiye yüzünü AB’ye döndü, Rusya’ya destek düşerken, kamuoyu dış politikada denge politikasını ve müzakereyi “değerli yalnızlığa” tercih etti.
German Marshall Fonu’nun (GMF – The German Marshall Fund of the United States) 27 ilde 2.180 kişiyle Mart ayında gerçekleştirdiği araştırma, Türkiye’de AB üyeliğine desteğin genel olarak güçlü olduğunu, 18-24 yaş arası gençlerin desteğinin yüzde 75’e çıktığını gösterdi, gençler bugün bir referandum yapılması durumunda Türkiye’nin AB üyeliği için evet oyu kullanacağını belirtti.
Araştırma sonuçlarına göre Ukrayna Krizi’nin ardından Türkiye’de AB’ye destek arttı, Rusya’ya destek düştü. Türkiye kamuoyu, krizde Türkiye’nin benimsediği denge politikasını destekledi, barış için “müzakere”yi tercih etti.
Türkiye kamuoyunun yüzü AB’ye dönük
Türkiye’nin AB’ye katılımı güçlü bir şekilde desteklenirken, üye olabileceğine ilişkin inanç ise düşük kaldı. Araştırma sonuçlarını 14 Nisan’da gerçekleştirilen çevrim içi etkinlikte değerlendiren Marshall Fonu Kıdemli Araştırmacısı Dr. Kadri Taştan, araştırmanın, Türkiye’de kamuoyunun yüzünün net olarak halen AB’ye dönük olduğunu gösterdiğini söyledi.
Taştan, “Türkiye’nin AB katılım sürecine destek, gerçekleşme ihtimaline olan inanç az olsa da çok yüksek. Araştırmada AB’ye ve Avrupa merkezli uluslararası kurum ve kuruluşlara yönelik pozitif algı dikkat çekici. Bu anlamda kamuoyunun AB algısı diğer jeopolitik büyük aktörlere (ABD, Rusya, Çin) yönelik negatif algıdan ciddi oranda farklılaşıyor. Türkiye’nin AB ile olan ilişkilerine yönelik farklı başlıklara verilen yanıtlar, kamuoyunun AB algısının halen iç politika, hukuk, ekonomik refah ve eğitim referanslarıyla şekillendiğini gösteriyor. AB ülkelerine yönelik önyargılar, yaygın olsa da, AB’yi normatif güç olarak görme eğilimi Türkiye kamuoyunda halen çok yüksek” dedi.
“AB ile daha güçlü bir dış politika ihtiyacı”
Marshall Fonu Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı ise araştırmanın, Türkiye kamuoyunun sadece AB üyeliğine desteğinin değil, aynı zamanda uluslararası meselelerde AB ile birlikte hareket etmeye yönelik tercihinin de devam ettiğini gösterdiğini, bunun da üyelik öncesi dönemde AB ve Türkiye arasında daha güçlü bir dış politika diyaloğuna olan ihtiyacın bir başka göstergesi olduğunu vurguladı. Ünlühisarcıklı, “Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin bir sonucu olarak Türkiye kamuoyu nezdinde gözle görülür bir itibar kaybına uğradığı gözlemlenirken, hükümetin Rusya ve Ukrayna arasında kolaylaştırıcılık ve arabuluculuk yapma politikasının kamuoyu nezdinde de güçlü bir karşılığı olduğu görülüyor” diye konuştu.
“Uluslararası meselelerde Türkiye hangisiyle işbirliği yapmalıdır?” sorusuna araştırmaya katılanların yüzde 33,1’i AB ülkeleri yanıtını veriyor. 18-24 yaş aralığındaki katılımcılarda ise bu oran yüzde 44,4’e çıkıyor. AB yanıtını, yüzde 24,6 ile yalnız hareket etmeli, yüzde 21,1 ile hepsiyle hareket etmeli yanıtları izliyor. Çin ile hareket etmeli diyenler yüzde 6,8, Rusya ile hareket etmeli diyenler yüzde 5,6, ABD ile birlikte hareket etmeli diyenler ise yüzde 4,7’de kalıyor. Geçen yıl gerçekleştirilen araştırmada yüzde 14,7 olan Rusya ile hareket etmeli diyenlerin oranının bu yılki araştırmada, yüzde 5,6’ya düşmesi Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin çarpıcı bir sonucu olarak dikkat çekiyor.
Denge politikası ve tarafsızlık politikası desteklendi
Araştırmanın bir diğer önemli sonucuna göre “Uluslararası meselelerde Türkiye hangisiyle işbirliği yapmalıdır?” sorusuna “hiç kimse ile birlikte hareket etmemelidir” diyenlerin oranının 2021’de yüzde 15,9’dan, bu yıl yüzde 24,6’ya, “hepsi ile birlikte hareket etmelidir” diyenlerin oranının 2021’de yüzde 13,4’ten, 2022’de yüzde 21,1’e yükselmesi oldu. Bu sonuç, kamuoyunda tek başına hareket etme ve tarafsız kalma eğilimlerinin güçlenmekte olduğunu gösterdi.
Araştırma ayrıca kamuoyunun Türkiye’nin Rusya Ukrayna geriliminde uzlaşmacı bir rol oynaması ya da uzak durması gerektiğini düşündüğünü ortaya koydu. Araştırmaya katılanların yüzde 43,7’si Türkiye’nin “taraflar arasında uzlaşmacı bir rol” oynaması gerektiğini düşünürken, yüzde 40,1’i ise Türkiye, “çatışmadan uzak durmalıdır ve tarafsız kalmalıdır” görüşünü savunuyor. “Türkiye Ukrayna ile birlikte hareket etmelidir” diyenlerin oranı yüzde 8,5, “Türkiye Rusya’yla birlikte hareket etmelidir” diyenlerin oranı ise yüzde 4,4.
“Türkiye öncelikle kendi iç sorunlarını halletmeli”
Araştırma ayrıca Türkiye toplumunun barışı güvenceye almanın en iyi yolunun müzakereler olduğunu düşündüğünü ortaya koydu. Katılımcıların yüzde 63,9’u barışı güvence altına almanın en iyi yolunun “müzakereler”den, yüzde 34’ü ise “askeri güç”ten geçtiğine inanıyor. Katılımcıların yüzde 46,1’i Türkiye’nin dünyadaki çıkarları için tek başına, yüzde 52,2’si ise diğer ülkelerle hareket etmesi gerektiğini belirtiyor.
Araştırma kapsamında katılımcılar, Türkiye’nin önceliği kendi iç sorunlarının çözümüne vermesi gerektiğine inanıyor. “Türkiye’nin Ortadoğu, Balkanlar ve Kuzey Afrika’da etkin bir rol oynaması: Görüşünüz bu ikisinden hangisine daha yakındır?” sorusuna katılımcıların, yüzde 58,7’si Türkiye’nin öncelikle kendi iç sorunlarını halletmesi gerektiği yanıtını veriyor. Katılımcıların yüzde 37,4 ise Türkiye’nin Ortadoğu, Balkanlar ve Kuzey Afrika’da etkin bir rol oynaması gerektiğini düşünüyor.
Araştırmanın ayrıntılarına buradan ulaşabilirsiniz.