Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın halkın dikkatini ekonomik krizden dağıtmak için bulduğu son “cambaza bak” taktiği, 6’lı muhalefet ittifakına yüklenmek. 20 Nisan’da aynı zamanda genel başkanı olduğu AK Parti grubuna hitabında ağırlığı hükümetin neler yaptığından çok muhalefetin neler yapamadığına verdi. 6’lı masa 2023 seçimlerini kazanmayı, 2023 yılını göremeden dağılacaktı.
Daha önce, şimdi sıkıntı olsa da ileride nurlu ufuklar var söylemiyle 2053’e randevu veren Erdoğan bugünlerde “Biz bozduk bir düzeltiriz” diyemiyor elbette ama “onlar düzeltemez” söylemine başvurmuş görünüyor. Bu konuda kendisine en büyük destek de doğrusu 6’lı masadan geliyor. Son olarak 24 Nisan’daki aylık olağan toplantıya ev sahipliği yapacak olan Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu arasındaki gerginlik yansıdı kamuoyuna.
Muhalefet ittifakının iktidar ittifakına bol bol sağladığı polemik malzemesine geleceğiz ama önce Erdoğan’ın neden AK Parti’nin şu kadar yol, bu kadar köprü yaptığını sıralamayı geri plana atıp muhalefetin içişlerini öne çıkardığına bakalım önce.
Erdoğan 6’lı masaya olmasa ne anlatacak?
Doğrusu AK Parti hükümetinin son aylarda itibar hanesine yazılabilecek neredeyse tek konu dış politikadaki dönüşü. Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye’nin şimdiye dek dengeci ve uzlaşmacı hat izlemesi uluslararası planda son yıllarda Türkiye aleyhine oluşan havayı kırdı.
Savaşın uzaması ekonomik kriz içindeki Türkiye’yi daha da zora sokacak. Ancak Erdoğan’ın yeni söylemi, seçim ekonomisinde kullanmayı umduğu miktarda para akışını sağlayacak gibi görünmüyor. ABD şu anda -Körfez ülkeleri başta- kullanılabilir gördüğü her kuruşu Rusya’ya karşı Ukrayna için seferber etmeyi amaçlıyor.
Bir diğer konu da yıllardır Diriliş Ertuğrul türü dizilerle hamasete alıştırılan AK Parti ve MHP tabanının barışçı dış politikayı benimsememesi.
Hal böyle olunca ne anlatsın Erdoğan?
“Dolarlar, Riyaller” için vaz geçmeyeceğini söylediği Cemal Kaşıkçı cinayeti dosyasını Suudi Arabistan’a tesliminden sonra Kral Salman’dan Bayram Namazı daveti almasını mı anlatacak?
Yoksa yandaş müteahhitlere döviz garantili milyarları öderken, emekli ikramiyelerini artırmamasını mı?
Kendisine oy vermeyen halkı cezalandırmak için İstanbul ve Ankara’nın belediyelerinin nefesini kesme girişimlerini mi anlatsın yoksa?
6’lı masada sorun olmaması tuhaf olurdu
Erdoğan dikkatleri bu sorunlardan dağıtmak için sahiplik yapılarını değiştirdiği gazete ve televizyonlar ile halkın vergileriyle yaşayan TRT kanalıyla 6’lı masaya takmış bulunuyor. Ama orada sorunlar bitmiyor. Bu da doğal çünkü aslında aynı (Erdoğan’ı alt edip parlamenter siteme geçmek) hedefte birleşseler de ayrı dünyaların insanları.
Masada iki blok var. Birinci blok 2018 seçimlerinden bu yana çalışan ve 2019 yerel seçimlerinde başarı kazanmış Millet İttifakı; CHP, İYİ Parti ve DP’den oluşuyor. Bu blokun ortak noktası cumhuriyet değerlerini ve laikliği öne çıkarmaları. İkinci bloktaysa çekirdeğinde Erbakan’ın Millî Görüş hareketinden kaynaklanan Saadet, DEVA ve Gelecek partileri var. Saadet hala Millî Görüş çizgisinde. DEVA ve Gelecek ise Millî Görüş bünyesinden çıkan AK Parti’den, Erdoğan’ın MHP ile işbirliği içinde mevcut başkanlık sistemine geçmesinden sonra “tek adam” eleştirisiyle kopan partiler.
Sadece bu da değil. 6’lı masa parlamenter sistemde uzlaşıyor ama, krizden canı yanan halka asıl hitap edecek olan ekonomik program henüz yok.
Ve tabii Cumhurbaşkanı adaylığı konusu…
Karamollaoğlu da uysal da haklı
6’lı masa “adayımızı yıpratırlar” gerekçesiyle isim açıklamıyor ama zaten henüz üzerinde anlaşabildikleri isim yok.
Bir de AK Parti ve MHP’nin seçim yasasında desteği az görünen partileri silmek amacıyla yaptığı değişiklikler var.
Saadet lideri Temel Karamollaoğlu’nun DEVA lideri Ali Babacan’ın tepkisine yol açan 6’lı masada iki ittifak önerisi aslında mevcut koşullarda muhalefetin toplam oyunu artırıcı bir formül gibi duruyor. Yani kökleri Millî Görüşte bulunan üç partinin, bugün değişik tonlarda olsa da ittifakı hem “ziyan olmasın” mantığıyla AK Partiye dönecek ya da sandığa gitmeyecek oyları cezbedebilir hem CHP ile ortak listeye oy vermeye eli gitmeyecek koyu muhafazakâr kitleyi rahatlatabilir hem de böylece yüzde 7 barajını aşmayı mümkün kılabilir.
DP lideri Uysal’ın gelecek lideri Davutoğlu’nun tepkisine yol açan “adayın AK Parti iktidarlarında yönetim geçmişinin olmaması” ölçüsü de aslında muhalif seçmenin çoğunluğunun ortak görüşü sayılabilir.
İşte bu tablo Erdoğan’ın dikkatleri ekonomi politikasındaki başarısızlıktan dağıtmak için 6’lı masayı öne çıkarmasına neden oluyor.