Türkiye’den başka parlamentosunu bağımsızlık savaşını kazandıktan sonra değil, bağımsızlığı için savaşmak için kurmuş kaç ülke sayabilirsiniz? Bugün Türkiye’nin işgalci güçlere ve onların iktidar koltuğunda oturan işbirlikçilere karşı verdiği Kurtuluş Savaşını kazanan Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 1920’de kuruluşunun 102. Yıldönümü; kutlu olsun. 102 yıl önce Mustafa Kemal (Atatürk) önderliğinde TBMM’yi oluşturanlar en kötü koşullarda geleceğe güvenle bakıyorlardı. Bugün geleceğe güvenle bakabiliyor muyuz?
Bugün geleceğe güvenle bakabilmemiz önünde ne gibi engeller bulunuyor?
23 Nisan 1920’den daha kötü durumda mıyız?
Örneğin başkentimiz istilacıların işgali altında mı? Hatırlayalım: Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da başlattığı kurtuluş hareketi Meclisi neden 23 Nisan 1920’den önce oluşturmadı? Çünkü daha önce başta Sultan Vahdettin ve damadı Ferit’in bulunduğu Payitaht istilacılara baş kaldıran Kemal Paşa ve arkadaşları hakkında -bugünkü deyimle terörist suçlamasıyla- idam fermanı çıkardığı zaman dahi o zamanki başkent İstanbul’daki Meclis açıktı.
Kurtuluş hareketinin milletin vekillerinden oluşan Meclis’in meşruiyetine gölge düşürmesini istemiyorlardı. Meclis açıksa umut vardı.
Geleceğe bakma sorumluluğu
O nedenle İstanbul’daki Meclis’te Ankara grubu oluşmaya başlamıştı; hala son Osmanlı Sultanının halktan yana dik durabileceğini düşünüyorlar, Meclis zemininde mücadele ediyorlardı. Osmanlı Meclisi, onların sayesinde “Misakı Millî” kararı aldığında bunun alacağı son karar olduğunu bilmeden, geleceği böyle kurtaracaklarına inanıyorlardı.
Ta ki bu karardan birkaç gün sonra ve tam da bu karara tepki olarak istilacı güçler 16 Mart 1920’de başkenti işgal edip Meclis’i dağıtana kadar. Kurtuluş kadroları İstanbul’daki kurtuluşçu güçleri Ankara’ya çağırdı. Bu çağrıya uyanlar arasında o zamanki Milli Savunma Bakanı Fevzi Çakmak ve bugünkü Genelkurmay Başkanı denebilecek konumdaki yardımcısı İsmet (İnönü) de bulunuyordu.
İstanbul’daki Meclis dağıtıldıktan sadece bir ay sonra Ankara’daki Meclis kuruldu. Geleceğe bakma sorumluluğu ancak mevcut Meclis’in silah zoruyla ortadan kaldırılması ardından yenisinin kurulmasını gerektiriyordu. Meclis çalışıyorsa, umut vardı. Mustafa Kemal’in ilk görevi, Başkomutan ve kurtuluştan sonra 29 Ekim1923’te kurulan Cumhuriyetin Cumhurbaşkanı olmadan önce TBMM Başkanlığıydı.
Meclis gereğince çalışıyorsa sınırsız yetki olmaz
Ve o Meclis, Başkanına ordulara kumanda etme yetkisini verip oylamayla Başkomutan ilan ederken, işgal ve iç savaş koşullarında o yetkiyi üç ayla sınırlayacak kadar egemenlik ve denetim hakkına sahip çıkıyordu.
Çünkü Meclis’in gereğince çalışması hiç kimseye hiçbir konuda sınırsız yetki verilmemesi demekti.
Bugün TBMM Cumhurbaşkanının yetkisini sınırlayamıyorsa bu fiili bir durumdur, o fiili durumu değiştirecek olan da yine halkın oylarıyla yenilenecek olan Meclis’tir. Bu da seçimler yoluyla olacaktır. Fiilen sınırlanmamış ve denetlenemeyen yürütme yetkisinin devamı için adil bir seçim önünde yasal taktiklerle engeller çıkarılması, bunu bir yere kadar durdurabilir.
Bu durumu değiştirmek, Meclis’in yeniden Meclis gibi çalışmasını sağlamak isteyenlerin hiç yapmaması gereken, halkın geleceğe güvenle bakmasını perdeleyecek karamsarlığı artırmaktır. Halkın içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi sorunları, yürütmenin yasama ve yargı üzerindeki baskılamasını dile getirip uyarma ve uyandırma çalışması ile, gündemini sorunlara tepki göstermek üzerine kurmak iki ayrı siyaset tarzıdır. Sadece yakınıp tepki örgütlemeye çalışmakla gelecek kurulabildiğinin bir örneği yoktur.
Karamsarlık değil, umut
Bugün Türkiye ne 19 Mayıs, ne 23 Nisan’daki kadar kötü durumdadır, dolayısıyla halkın geleceğe güvenle bakabilmesi için daha fazla umut vardır ve o umut canlandırılmalıdır. Yoksa geriye kuru kuruya yapılmış kutlamalar kalır. Atatürk ve Cumhuriyetin kurucu kadrolarını anmak ve anlamak sosyal medyada resim ve bayrak paylaşmak, anıtlara çelenk koymakla olmaz yalnızca.
Meclis kuruluşunun Atatürk tarafından çocuklara armağan edilmiş bir bayram olması dahi geleceğe güven duyulması, umut beslenmesi gereğini gösterir.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız kutlu olsun.