Osman Kavala’ya hükümeti değiştirmeye teşebbüs etmek gibi uydurma bir suçlamayla ömür hapis cezası verildi. (*)
Ne ömür boyu hapis cezasının ne bütün yargılama sürecinin hukukla bir ilgisi vardır. Yargının siyasete alet edilmesinin vücut bulmuş örneğidir. Tarihe geçecek kadar ağır bir adaletsizlik örneğidir.
Bu adaletsizliğin, adı Adalet ve Kalkınma olan bir partinin iktidarı altında işlenmesi yaraya tuz basmaktadır.
Dahası, kararın açıklanmasından birkaç saat önce Anayasa Mahkemesinin 60’ıncı yılı törenine katılan Erdoğan, karardan birkaç saat sonra yüksek yargı üyelerine Beştepe’de verdiği iftar yemeği verdi. Afiyet olsun katılıp alkışlayan yüksek yargı mensuplarına. Erdoğan yüksek yargıçlara “Toplumu ayakta tutan adalettir” demiş. Bu da yaraya tuz basmaktır.
Ömür boyu kalmayacak, başı dik çıkacak ama
Erdoğan’ın “mağdur” sayıldığı Gezi davasında Erdoğan’ı lider bilip AK Parti’den aday olmuş Murat Bircan’ın içinde olduğu yargı heyeti tarafından, bir heyet üyesinin kanıt olmadığına dair itirazına rağmen ömür boyu hapse çarptırılmıştır. Anayasa Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları hiçe sayılarak mahkûm edilmiştir.
Ergenekon, Balyoz, OdaTV, Askeri Casusluk gibi, AK Parti tarafından önleri açılan Fethullahçı polis, savcı ve yargıçların eseri olan davalar bugün nasıl anılıyorsa Kavala’nın ömür boyu hapse çarptırıldığı Gezi Davası da yarın öyle anılacaktır. Adaletsizliğin dibidir. Bu kadar adaletsizliği acısı içte kalmaz elbette, bir şekilde çıkacaktır.
Ömründen ömür gasp edilen Kavala’nın ömrü vefa ederse, elbette ömür boyu kalmayacaktır hapiste. Karar siyasidir ve siyasi iklimin değişmesiyle adil bir yargılama yapılırsa elbette değişecektir. Kavala hapisten başı dik çıkarken bugün onun mahkumiyetine sevinenlerin yüzü yere bakacaktır. Başı dik çıkacaktır ama ömründen ömür çalınmaktadır.
Erdoğan neden takmıştı?
Kavala’nın zorlama yargı süreciyle ömür boyu hapse mahkûm edilmesi Erdoğan’ın istediği ve beklediği sonuçtu. Erdoğan bir zamanlar AK Partililerin Georg Soros ile görüşmek için aracı yapmaya çalıştığı Kavala’ya aslında 2010 yılında, Fethullah Gülen’ün gerekirse ölüleri mezardan kaldırıp “evet” oyu kullandırmaya çalıştığı Anayasa referandumunda “hayır” demesiyle takmaya başlamıştı. Ancak defterden silmesi Gezi protestolarından bir süre önce 2013 başında Erdoğan hükümetin HDP üzerinden PKK lideri Abdullah Öcalan ile diyaloga başladığı sırada, İmralı’da bir görüş gününe gönderdiği mesajla başlıyor. Kavala, HDP’liler aracılığıyla başkanlık sistemi pazarlığının Türkiye’nin otoriter rejime dönüşmesine yol açacağı uyarısını yapmış, bu da doğal olarak MİT tarafından Başbakan Erdoğan’ın önüne konmuştu. Aslında “2015 Mart ayında “Seni Başkan yaptırmayacağız” diyen HDP’nin önceki eş-başkanı Selahattin Demirtaş’a da aynı nedenden takmıştı Erdoğam; ayrıntıları bu bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Muhalefet ne yapacak?
Bu yazının yazıldığı 25 Nisan saat 22.30 sularına dek 6’lı koalisyondan sadece CHP’den ses geldi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve TBMM Grup Başkan Vekili Özgür Özel ömür boyu hapis kararını kınayıp “yakında bitecek” dediler.
Tabii bitecek demekle bitmiyor ama muhalefet ittifakındaki diğer ortaklardan ses yok.
Gezi protestoları sırasında DEVA lideri Ali Babacan ve Gelecek lideri Ahmet Davutoğlu zaten Erdoğan hükümetinin üyesi idiler, ortak sorumlulukları vardı. Ama bugün de Gezi’nin gerçekten darbe girişimi olduğuna mı inanıyorlar yoksa? Ya Kılıçdaroğlu’nun müttefiki İYİ Parti lideri Meral Akşener? Saadet lideri Temel Karamollaoğlu? Millet İttifakının üyesi Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal? Kavala ve arkadaşlarının gerçekten Gezi protestolarını örgütleyip finanse ettiğine mi inanıyorlar?
Ya da bu zorlama kararın adil olduğunu mu düşünüyorlar?
Demokratım demekle de demokrat olunmuyor elbette.
Böyle zor zamanlarda göstermek gerekiyor.
(*) Mahkeme Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Can Atalay ve Yiğit Ali Emekçi’ye de Kavala’ya yadım etmekten 18’er yıl hapis cezası verdi.