Gerçi son zamanlarda neredeyse bütün hafta sonlarını İstanbul’da geçiriyordu CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu. Ama Bayram’dan sonra İstanbul’a gittiğinde durum CHP açısından pek parlak değildi. Gezi Davası Osman Kavala’ya müebbet, 7 arkadaşına da 18 yıl hapis cezası verilmesiyle sonuçlanmış, iktidar CHP’den gelen tepkileri hedefe koymuştu. İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun siyaseten amacına ulaşan Doğu Karadeniz turu, bir medya felaketine dönüşmüş, sadece CHP’yi değil muhalefetteki altılı masayı zor durumda bırakmıştı. Üstüne Yargıtay’ın İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret gerekçesiyle verdiği 4 yıl 11 ay hapis cezası vermesi ise bardağı taşıran son damla oldu.
Kılıçdaroğlu sadece milletvekillerini değil adeta bütün CHP’yi İstanbul’a taşıdı. Bir yanına İmamoğlu’nu, diğer yanına Kaftancıoğlu’nu aldı. 21 Mayıs’ta İYİ Parti lideri Meral Akşener’le Bursa’da yapmayı planladıkları mitingi İstanbul’a taşıdı. Zaten Akşener, CHP’liler dışında Kaftancıoğlu’na verilen hapis ve siyaset yasağına ilk ve en sert tepkiyi veren siyasi olmuştu. Kılıçdaroğlu CHP’yi 2023 seçim kavgasını İstanbul’da göğüslemeye çağırıyordu.
CHP lideri ertesi gün, 13 Mayıs’ta, birkaç kişi dışında milletvekillerine ve basına da haber vermeden, AK Parti’nin özel kuvvetleri pozuyla davranan özel güvenlik şirketi SADAT şirketinin kapısına dayandı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eski Güvenlik Baş Danışmanı SADAT’ı terörist yetiştirmekle ve seçim güvenliğini tehdit edecek tertipler içinde olmakla suçladı. Beklenmeyen, ters köşede bırakan bir hareketti. Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet’ten Orhan Bursalı’ya SADAT’ın Erdoğan’ın talimatıyla hareket ettiğini ve “yurtdışında yaptıkları işleri yurt içinde de yapabileceklerini” söyledi. Aynı mülakatta örtülü tehdit yoluyla “Sandığa gitsem de bir şey değişmeyecek, nasıl olsa bunlar gitmeyecek” yılgınlığına yol açmalarına izin vermeyeceklerini vurguladı.
İşin ilginç yanı HDP’nin önceki eş-başkanı Selahattin Demirtaş’ın da bir gün önce kamuoyundaki görüş sahiplerine Edirne cezaevinden gönderdiği mektupta, muhalefetin en azından seçim güvenliğini konusunda işbirliği yapması gerektiğini önermesiydi. Kılıçdaroğlu’nun aynı akşam, yine İmamoğlu ve Kaftancıoğlu’yla birlikte annesi vefat eden HDP eş başkanı Mithat Sancar’a taziyeye gitmesi dikkatlerden kaçmadı.
CHP’yi eksen kaymasıyla suçlayan çevrelere Kılıçdaroğlu’nun bir yanıtı 15 Mayıs’ta gezi mahkûmlarının aileleriyle buluşması oldu. Yine İmamoğlu ve Kaftancıoğlu yanındaydı. Mesajı “Bedel ödeyenlerin yanındayız” oldu.
Kılıçdaroğlu’nun haftayı Pazar gecesi Twitter üzerinden yayınladığı bir mesajla bitirmesi de yine kendisini CHP’yi sağa çekmekle suçlayanlara yanıt niteliğindeydi. CHP lideri, AK Partili İzmit, Derince Belediyesinin Aynur Doğan konserini zamanında izin almadığı gerekçesiyle yasaklamasını, Birgün gazetesi haberini alıntılayarak kınıyordu. “Eğlenceyi, yasaklayan Anayasa değişikliği getirsinler, yakışır” diyor, sonra da Aynur Doğan’ın sevilen şarkısına atfen “Geceye Dar Hejîrokê (İncir Ağacısın) iyi gider” diye bitiriyordu. (Dinlemek isteyenler bu bağlantıya tıklayabilir.)
Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi toparlarken en büyük yardımcılarından birisi kuşkusuz hem idareden hem yargıdan peş peşe gelen yasaklama kararları. Yasaklar arttıkça tepkiler de artıyor. Kılıçdaroğlu’nun Bursalı’ya söylediği, AK Parti’nin muhalif seçmende “Sandığa gitsem de bir şey değişmeyecek, nasıl olsa gitmeyecekler” yılgınlığı yaratmasına izin vermeme iddiası ve Kaftancıoğlu’nun “umudu örgütleme” hedefi bu çerçevede görülebilir.
Kaftancıoğlu’na verilen hapis ve siyaset yasağı cezasının onaylanması CHP’yi kendine getirdi denebilir. Bunun için Kılıçdaroğlu’nun örgütü adeta omuzlarından tutup sarsması gerekti. Son zamanlarda yan yana gelemeyen, parti içinde parti gibi davranan isimler, şimdi Kılıçdaroğlu ile aynı karede yer alıyor, alamayanlar da o fotoğrafa girmeye çalışıyor. Kaftancıoğlu olayından önce “Yanımda durmayan, yolumdan çekilsin” demek zorunda kalan Kılıçdaroğlu İstanbul hamlesiyle parti içinde sözünü güçlendirdi.
Meydan muharebesi deyince yanlış anlaşılmasın, 2023 seçiminden söz ediyoruz. 21 Mayıs’ta Maltepe’de planlanan miting, seçim yarışının asıl sahnesinin İstanbul olacağını gösteriyor. Nüfusun da seçmenin de yaklaşık beşte biri İstanbul’da. Sayı olarak en çok muhafazakâr seçmen, solcu, özgürlükçü seçmen, en çok Kürt, Karadenizli, Balkanlı, Çerkez seçmen İstanbul’da. İstanbul, Türkiye’nin küçük bir modeli.
Erdoğan zaten bunun farkında. Şimdi CHP’yi de Millet İttifakı ortağı İYİ Parti’yi de bu mücadelede görüyoruz. Aslında Cumhurbaşkanlığı seçimi iktidarın İstanbul’u geri alma, muhalefetin de koruma seçimi olacak gibi.
Üç MHP milletvekilinin istifası haberi 20 Kasım akşam saatlerinde siyaset kulisine bomba gibi düştü. Beklenen…
Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Termik Santrali’nde yaklaşık 500 madenci özelleştirme kararına karşı kendilerini maden…
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın üç MHP milletvekilinin istifasının istendiğini, istifa…
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın beraberindeki heyet ile birlikte CHP Genel Merkezi'ne gitti,…
Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve İngiltere dışişleri bakanları Polonya Dışişleri Bakanının ev sahipliğinde 19 Kasım’da…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yeni bir nükleer doktrin imzalamasıyla ilgili…