Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) nin iki eski eş başkanı Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş altı yıla yakın bir süredir cezaevinde tutuluyor. Demirtaş, Edirne Cezaevinden yazdığı yazılarla Türkiye kamuoyuna sesini duyurmaya devam ederken Yüksekdağ ile ilgili Anayasa Mahkemesinin (HDP) verdiği karar, iki eş başkanın tutukluluklarını gündeme taşıdı.
Anayasa Mahkemesi Yüksekdağ’ın milletvekili seçildikten sonra yargılanmasının devam etmesinin ve buradan çıkan mahkumiyet kararı ile vekilliğinin düşürülmesinin hak ihali olduğuna karar verdi. Demirtaş ise “HDP birlik çağrısını Türkiye’ye ulaştırmalı” dedi.
AYM: Yüksekdağ’ın tutukluluğu hak ihlali
Yüksekdağ’ın hakkında 2012 yılında katıldığı bir anma sebebiyle açılan davanın Yargıtay görüşmeleri, HDP eş başkanı 2015’te vekil seçildikten sonra devam etti. Hakkında “örgüt propagandası” sebebiyle verilen mahkumiyet kararının yargıtayda onanmasının ardından Yüksekdağ’ın milletvekilliği 2016’da düşürüldü.
HDP eş başkanı, 2016’da “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla göz altına alındı ve tutuklandı. Bu sırada Ankara’da başlatılan Kobane davası ile tekrar tutuklandı. Yüksekdağ hakkında ilk mahkumiyet 2017 yılında terör propagandasından geldi, ancak tutuklandığı dava için karar henüz verilmedi. Yüksekdağ bu süre içinde cezaevinde tutuldu.
Anayasa Mahkemesi, Yüksekdağ’ın ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine, vekil seçildikten sonra yargılanmasının yasama dokunulmazlığının ihlali olduğuna, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Mahkeme, kararda ceza yargılamalarına tabi tutularak yargılanan Mustafa Balbay ve Sebahat Tuncel ile ceza yargılamaları sebebiyle vekillikleri düşürülen Enis Berberoğlu ve Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında verilen ihlal kararlarına atıfta bulundu.
AYM, yeniden yargılama talebini reddetti, ihlaller nedeniyle Yüksekdağ’a 30 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Mahkeme daha önce Yüksekdağ’ın uzun tutukluluğu için hak ihlali olmadığına karar vermişti.
Demirtaş: HDP Türkiyelilik vurgusunu anlatmalı
HDP’nin aynı dönem eş başkanlığını yürüten Selahattin Demirtaş, cezaevinden yazdığı mesajlarla gündemdeki yerini tutmaya devam ediyor. Özellikle Kürt oylarının seçimlerde belirleyici rol oynayacak olması hem muhalefet hem de iktidar kanadının stratejileriyle ilgili yorumlarda HDP’nin tutumunu tartışmaya açıyor.
Demirtaş daha önceki mesajlarında “HDP Türkiye açılımı yapmalı” demiş, silahlı çatışmaların sona ermesi için PKK’nin tutuklu lideri Abdullah Öcalan’ı işaret etmesi tepki çekmişti.
T24’ten Murat Sabuncu’nun sorduğu sorulara avukatları aracılığıyla yanıt veren Demirtaş, önceki yazısındaki “Türkiyelilik“ vurgusuna açıklık getirdi.
Demirtaş, “Toplumun önemli bir kesimi bölünme, silah, şiddet, terör korkusu yaşıyor. İktidar da bu korkuları sürekli kaşıyarak öfkeyi HDP’ye yönlendiriyor. Dolayısıyla HDP bir günah keçisine dönüştürülmüş oluyor,” dedi.
“Gerekirse her gün birkaç kez, ülkeye iç barışı getireceğimizi, şiddeti kalıcı olarak sonlandıracak politikalarımızı aktarmak, bölünme diye bir gündemimiz olmadığını ikna edici şekilde anlatmak ve tüm toplumu barış, kardeşlik, duyguları etrafında buluşturmak zorundayız”
Demirtaş: “PKK’nin Türkiye’ye karşı silahlarını bırakmasını isterim”
Kürt sorununun çözümü için diyalog ve müzakerenin HDP’nin ana çizgisi olduğunu vurgulayan Demirtaş, “HDP PKK’nin uzantısı, sözcüsü ya da destekçisi değildir, PKK ile bir bağı yoktur. Bunu Türkiye Kamuoyuna anlatabilmemiz gerekir. Demokratik siyaset yürüten bir partinin silahlı bir örgütle bağı olamaz.” dedi.
Kürt sorununun “şiddet zemininin dışına çıkması gerektiğini” belirten Demirtaş, “mümkünse PKK’nin Türkiye’ye karşı silahları tümden susturmasını, bırakmasını isterim. Ancak ne yazık ki ortada iki temel engel var,” dedi.
Eski HDP eş başkanı, “hükümetin askeri operasyon dışında bir seçeneği devreye koymadığını, silahta ısrar ettiğini” söyleyerek, “Oysa biz PKK’nin ikna edilmesi gerektiğini savunuyoruz” dedi. Bunun için de PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşülmesi gerektiğini belirtti.