AK Parti kaynaklarına göre 12 Eylül’deki MKYK toplantısında yeni bir seçim stratejisi çizilmesi konusunda fikirlerin berraklaşmaya başladı. Bir süredir devam eden çalışmalar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla 2023 seçimlerinde güçlerin hem Cumhurbaşkanlığı hem TBMM çoğunluğuna bölünmesi yerine Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanması yönünde ilerleyecek. Bunun anlamı AK Parti’nin milletvekili seçimlerine önem vermemesi değil ama önceliğin Cumhurbaşkanlığı seçiminin mutlaka kazanılmasına verilmesi.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını kazandıktan sonra Meclis’te AK Parti ya da AK Parti ve MHP Cumhur İttifakı çoğunluğu kaybedilse bile geçici ya da kalıcı ittifaklarla “bir yolunun bulunacağına” inandığı anlaşılıyor.
Parti kaynaklarına göre, bu hedef çerçevesinde yeni seçim stratejisi belirlemek amacıyla ayrı bir çalışma grubu oluşturulması düşünülüyor. Bu çalışma grubu resmen ne Parti Genel Merkezi ne de Beştepe’ye bağlanacak ama doğrudan Erdoğan’a sorumlu olacak. Strateji çalışma grubunun çalışma mekanları da ayrı olacak ve muhtemelen Ankara ve İstanbul’da kurulu bürolardan çalışan toplam 30-40 isimden oluşacak.
Neden gerek duyuldu, kim yönetecek?
İsminin açıklanmaması kaydıyla YetkinReport’a bilgi veren bir kaynak, neden Parti ya da Cumhurbaşkanlığına resmen bağlı olmayan bir yapı tercih edileceği sorusunu ilginç bir benzetmeyle yanıtladı. “15 Temmuz gecesi şehit edilen Erol Olçok da böyle çalışırdı” dedi; “Böylece bu tür gruplar parti içi rekabet ve ekipleşmenin dışında daha rahat çalışıp fikir üretebiliyor.”
Siyaset kulisinde bu çalışma grubunun başına düşünülen ismin ise Ertan Aydın olacağı konuşuluyor.
Sosyoloji profesörü Ertan Aydın, Erdoğan’a metin yazarlığı ve siyasi danışmanlık yapmış bir dönem Ankara milletvekilliğinde bulunmuş bir isim. Partinin siyasi İslamcı kökenden gelmeyen, merkez sağa yakın kanadından biliniyor.
AK Parti’de seçim stratejisi hazırlama işini genellikle Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Başkanlığı üstleniyor; şu anda Mustafa Şen. AK Parti kaynakları Ar-Ge ekibinin çalışmalarına devam edeceğine ancak Aydın gibi daha merkeze yakın bir isimle, özellikle bu kesimdeki oy kaybını durduracak bir seçim stratejisi çizilebileceğini ifade ediyor.
Adaylar kesinleşene dek Meclis açık
Yeni hedefe göre oluşturulacak seçim stratejisi bası zayıf noktalar içeriyor.
Örneğin, eğer ağırlık Meclis çoğunluğu sağlamaktan çok ne yapıp edip Cumhurbaşkanlığını korumak olacaksa, üstelik Erdoğan’ın “yıpranmış isimleri listeye almayın” talimatı sonrasında seçim öncesinde yapılacak kritik oylamalarda AK Partili vekiller üzerinde disiplin nasıl sağlanacak?
Erdoğan’ın bu ihtimale karşı kesin aday listeleri Yüksek Seçim Kuruluna verilmeden Meclis’in kapatılmaması, böylece bu dönemde yapılacak kritik oylamalara bütün milletvekillerinin listede yer verileceği umuduyla katılımının sağlanması çalışması istediği bilgisi var.
Seçim ise 14 Mayıs, ya da 21 Mayıs’ta olacak gibi. Bu, Erdoğan’ın seçimin ilk turda sonuçlanmayacağı ihtimalini artık hesaba kattığı anlamına geliyor. Böylece 18 Haziran’da Cumhurbaşkanı seçilemezse ikinci tur okulların kapanıp Kurban Bayramı tatili ardına gelen, AK Parti açısından riskler içeren 2 Temmuz’da yapılmamış olacak. Erdoğan ayrıca böylece bir ay bile olsa erken yapılacak seçimle, eğer karar Meclis’ten çıkarsa -ki İYİ Parti bunu engellemeyeceği işaretini verdi- yeniden aday olamayacağı tartışmasının önünü keseceğini umuyor.
Seçim stratejisi ve kritik Mart-Nisan ayları
Yeni çizilecek seçim stratejisi içinde Mart ve Nisan ayları kritik önem taşıyor; özellikle de seçim kararının alınması beklenen Mart ayı.
Erdoğan, Mart ve Nisan aylarında Ocak’ta memur ve işçi ücretlerine yapılacak zammın etkisiyle hayat pahalılığı tepkilerinin dineceğine inanıyor. Ayrıca “yerli ve milli” TOGG otomobilinin bu sırada piyasaya sunulması, Karadeniz doğal gazının karaya naklinin tamamlanması, Şangay Zirvesi sırasında Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile anlaşmazlığı giderdikleri Akkuyu nükleer santralinin elektrik üretimine başlaması da hep bu sürece planlanıyor. Keza TOKİ konutları gibi geleceğe umut bağlayıcı projelerin ve dış politikada “dünya lideri” algısının yaygınlaştırılmasının moral etkisi de hesaplanıyor.
Bu hesapların tutup tutmayacağını zaman gösterecek. Ancak Erdoğan’ın önceliği Meclis çoğunluğuna değil Beştepe’yi korumaya veren hedef değişikliği işleri eskisi kadar kolay görmediğinin işareti. Bu da akla CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “Erdoğan parlamentoda çoğunluğu kazanamayacağını biliyor” sözlerini getiriyor.
Ortada bir gerçek daha var. Şu anda Altılı Masa içindeki tartışmalar en çok seçim stratejisi değişikliği sürecindeki Erdoğan’ın işine yarıyor.