Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün, 19 Ekim’de Meclis’e CHP milletvekili olarak girmiş olan Mehmet Ali Çelebi’nin yakasına rozet takıp AK Parti’ye aldı.
Çelebi ve eşine “kadının kariyeri çocuk” deyip PKK’yı örnek göstermesi kabul edilir değildi, çok da tepki topladı ama ben olayın başka boyutu üzerinde duracağım. Çünkü Çelebi’nin AK Parti’ye transferinin ertesi günü AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Eşref Fakıbaba hem partisinden hem milletvekilliğinden istifa etti.
Her seçime doğru Meclis’te milletvekili hareketleri olur ama bu defa kulisler bir başka heyecanlandı: Erdoğan şimdi hangi milletvekilini AK Parti’ye alacaktı?
Neden mi? Çünkü Çelebi’nin katılımıyla Radyo Televizyon Üst Kurulu’nda (RTÜK) AK Parti kontenjanından bulunan Taha Yücel’in ASELSAN Genel Müdür yardımcılığına atanmasıyla boşalan üyelik İYİ Parti’ye geçmemiş olacaktı. Oysa CHP Kontenjanından RTÜK üyesi İlhan Taşçı’nın Fakıbaba’nın istifasından dakikalar sonra yayınladığı Tvit mesajında olduğu gibi, bu durumda RTÜK’te İYİ Parti kontenjanından da bir üye olması gerekiyordu.
Bunu önlemenin yoluysa AK Parti’ye bir transfer daha yapmak olabilirdi.
RTÜK, yasaklar ve ince hesaplar
Bu heyecan ince Meclis hesaplarına dayanıyor.
Hesaplar TBMM’nin Kanunlar ve Kararlar Müdürlüğünde yapılıyor. Grubu olan siyasi partilerin toplam milletvekili sayıları RTÜK üye sayısı olan 9’a bölünüp küsurat hesapları yapılıyor.
İktidar açısından RTÜK’ün önemiyse 2023 seçimleri yaklaştıkça daha da artıyor. Sansür yasası AK Parti ve MHP oylarıyla boşuna çıkarılmadı. Muhalif ses, hatta eleştirel ses duyulsun istenmiyor.
RTÜK daha yeni Tele-1 televizyonuna 3 gün yayın durdurma cezası verdi. Şubat 2023’e dek “benzeri” durumda kanalı kapatacağı tehdidiyle beraber. Yayının “benzeri” olduğuna karar verecek olan RTÜK’ün AK Parti kontenjanından üyeleri; MHP’nin de bir kontenjanı bulunuyor.
Yayını durdurma gerekçesi ise CHP’den istifa edip TİP’e geçen İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil’in Diyanet İşlerini eleştirmesi. Şiddete teşvik yok, nefret söylemi yok, hakaret yok. Ama Diyanet İşeri’nin eleştirilmesi bir AK Parti’ye dokunuyor ve bir televizyonun kapatılmasına giden süreci başlatıyor.
RTÜK üzerine bu ince hesapların odak noktası da aynı: seçimler öncesinde medya üzenindeki siyasi kontrolü pekiştirmek.
Çoğunluk sadece AK Parti’ye
Aslında bir RTÜK üyeliğinin de İYİ Parti kontenjanına verilmesi RTÜK içi nihai dengeyi değiştirmeyecek; çoğunluk yine Cumhur İttifakına ait olacak. Ama AK Parti, MHP’nin herhangi bir konuda yan çizmesi ihtimalini dahi göze almak istemiyor.
Nitekim Erdoğan’ın Alevi-Bektaşi konusunu Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlama girişimi sonrasında MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Cemevleri ibadethanedir” çıkışı yaptığı biliniyor. Bu nedenle RTÜK’te üye çoğunluğunun tek başına AK Parti’de olmasını istiyor; MHP de destek olursa ne âlâ.
Dolayısıyla Meclis kulisinde Erdoğan’ın AK Parti’ye alacağı bir sonraki ismin kim olacağı konusunda bir heyecan dalgası yaşanması, bazılarının yüreklerinin kıpır kıpır olması boşuna değil.
Tabii bu muhalefet partileri için de geçerli. AK Parti’den ayrılacak her yeni isim, dahası CHP ve İYİ Parti’ye katılacak her yeni ismin yerine bir arayış daha başlayabilir.
Bu elbette sadece RTÜK için geçerli değil ama bu seçim öncesi oradan patladı işte.
Siyaset beklenmedik yerlerden hareketlenebiliyor.