“Bizi çok iyi dinledi. Ben bunu beklemiyordum”
İngiltere’de faaliyet gösteren bir şirketin Türkiyeli yöneticisi, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile Londra’da yapılan toplantının ardından izlenimlerini bu cümle ile aktardı. Toplantıda tıpkı kendisi gibi, Birleşik Krallık’ta kurulmuş ve burada faaliyet gösteren, özellikle yapay zekanın teknolojik ürünlerde kullanımı, dijital ürünler gibi alanlarda üretim yapan şirket yöneticileri bulunuyordu. Kılıçdaroğlu’nun, 2-5 Kasım tarihleri arasında gerçekleştiridiği Londra seyahatindeki yoğun programlarından biri de Türkiyeli girişimciler ile toplantı olmuştu.
Kılıçdaroğlu, beraberindeki CHP heyeti ile birlikte İngiltere’nin başkenti Londra’da üç gün boyunca 14’ü aşkın fon kuruluşu ile toplantı yaptı, üniversite yetkilileri, enstitü yetkilileri ile görüştü. Türkiyeli öğrencilerle ve girişimcilerle bir araya geldi. Finans ve iş çevrelerinde üst düzey görevler üstlenen yöneticiler ile yemekli bir toplantı gerçekleştirdi. Yarım saatlik aralarla ardı ardına dizilmiş bu toplantılarda bir toplantıdan diğerine, 2017 Adalet Yürüyüşünden aklımızda kalan hızlı tempolu yürüyüşüyle geçti. Gazeteciler tıpkı paparazziler gibi yanından koşarken nefes nefese kalıyorlardı.
Görüşmelerin amacını CHP yetkilileri “Türkiye’ye temiz para getirmek,” olarak açıklıyorlardı, Türkiye kara paranın merkezi olmuştu, Türkiye’ye meşru para kaynakları ve yatırımlar bulunmalıydı. Bu söylem, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun seyahatine çıkmadan önce sosyal medyadan paylaşarak tartışma yarattığı uyuşturucu çıkışı ile uyumluydu. Türkiye ekonomisinin büyüme kaynaklarını sorguluyordu Kılıçdaroğlu.
Teknoloji, gençler ve yatırım
Tüm bu ziyaret boyunca tüm Türkiye gibi biz de neden özellikle bu kuruluşların seçildiğini, neden özel olarak bu üniversiteler ve enstitüler ile görüşüldüğünü merak ediyorduk. Çünkü CHP heyeti, geleneksel finansman kaynakları ile görüşmemiş, özel olarak “venture capital,” “girişim sermayesi” adı verilen özel sermaye kuruluşları ile görüşmüştü. Bu kuruluşlar arasında, henüz fikir aşamasındaki iştirakleri destekleyenler de vardı orta derecedeki girişimleri büyütmeye odaklananlar da. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun ifadesine göre aralarında “100 milyon sterlinlik fonları yönetenler,” “342 milyar dolarlık teknoloji yatırımı yapanlar” vardı.
Bu kuruluşların hangi girişimleri desteklediği sorusunu sorduğumuzda ve toplantı yapılan şirketleri biraz incelediğimizde önümüze şu anahtar kelimeler çıkmıştı: gençler, teknolojik ve bilimsel yenilik, dezavantajlı kesimin güçlendirilmesi.
Üniversite olarak, University of the Arts London ve Royal Academy of Art seçilmişti. Dünyada Yapay Zeka üzerine çalışmaları ile ön plana çıkan Alan Turing Enstitüsü’nün yetkilisi ile özel bir görüşme yapılmıştı.
Görüşmelerde ise Kılıçdaroğlu ve CHP heyeti, bu kuruluşları Türkiye’ye çağırmaktan ya da fon getirmelerini istemekten ziyade, bu kuruluşların nasıl çalıştığı, nasıl bir ortamda faaliyet gösterdikleri, Dünya’da teknolojik girişimlerin ne şekilde büyütüldüğü konusunda bilgi almış, önerileri “dikkatle dinlemişti”.
Üniversite, ürün, sermaye
Kılıçdaroğlu, toplantılarının ardından onu Londra’da takip eden gazetecilerle yaptığı toplantıda “Biz Türkiye’yi ileri taşımak, Türkiye’yi katma değeri yüksek ürün üreten bir ülke haline getirmek istiyoruz,” dedi.
Türkiye’nin yüksek teknoloji ürünü üretemediği, katma değeri düşük endüstri ürünleri ile büyüdüğü, Dünya ekonomisinde bu sebeple geride kaldığı eleştirilerine yanıt arıyor gibiydi bu sözleri.
CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ise, neden geleneksel finansman kaynakları yerine “girişim sermayesi” ile ilgilendiklerini sorduğumda, CHP’nin Dünya ekonomisindeki yenilikleri görmek istediğini, geleneksel sermaye kaynakları ile zaten bilinen ilişkilerin devam ettiğini söyledi. Böke, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Avrupa Yatırım Bankası gibi kuruluşların yatırımlarının zaten devam ettiğini, ancak siyasetçilerin teknolojik ürünlerin üretilmesi, bilimsel bilginin iştirake dönüştürülmesi, bu iştiraklerin büyütülmesi için kurulan yeni mekanizmalar hakkında bilgi almasının çok önemli olduğunu belirtti.
Anlaşılan CHP, üniversitelerde yapılan çalışmaların geliştirilmesinin yanında, bu çalışmaların ürünlere ve girişimlere dönüştürülmesi ve bu girişimlerin de Dünya ekonomisine açılacak bir çerçeve yakalayabilmesi için yapılması gerekenleri araştırıyordu.
Kılıçdaroğlu bu çalışmaların ayrıntıları hakkında sorduğumuz soruya “Kasım sonunda açıklayacağız” diye cevap verdi. Çalışma sürdürülüyordu.
Araştırma sonuçları: Hak, Hukuk, Adalet
CHP heyeti 4 gün boyunca onlarca kuruluştan bilgi almış, “girişim sermayesi,” bu sermayenin yüksek teknoloji ürünleri için nasıl kullanıldığı, teknolojik fikirlerin nasıl ürüne dönüştürüldüğü, bu ürünlerin hangi ortamda geliştirildiği konusunda yetkililerin görüşünü kaydetmişti.
Kılıçdaroğlu’na görüştükleri fonları Türkiye’ye çağırıp çağırmadığı soruldu. CHP lideri bu soruya verdiği cevapta “Aynen söyledim,” dedi. Kuruluşların “bizim gelmemiz için siz hukukun üstünlüğünü getirecek misiniz? Bizim fonlara güvence sağlayacak mısınız?” sorularını sorduklarını iletti. Hukuk, ilk tema olarak ön plana çıkmıştı.
Türkiyeli girişimciler ile yaptığımız sohbette, görüşmenin genelde benzer temalar etrafında döndüğü bilgisini edindik. Hukuki altyapı bunlardan biriydi. Yatırımcılar, hukuki sistemin belirsizliği, fikir mülkiyeti haklarındaki regülasyon, sistemin yavaş yürümesi gibi şikayetlerden bahsetmişlerdi. Altyapı eksiklikleri ve eğitim sistemi eleştirilmişti. En önde “öngörülebilir bir ülke olması” isteği dillendirilmişti.
Selin Sayek Böke, kuruluşların üç noktada vurgu yaptıklarını aktardı: “bir yetenek havuzunun oluşturulması, fikirlerin iştirake dönüştürülmesi, bu iştiraklerin büyüyebileceği bir ortamın olması.” Böke, bununla ilgili özellikle üniversitelerde çalışma yapılmasının uygun olacağını dillendirdi.
Beyin Göçü
Kılıçdaroğlu’nun cevap aradığı bir başka konu da “beyin göçü” gibi duruyordu. Basın mensupları ile toplantıda Kılıçdaroğlu, Türkiye’de “girişimci ruhu olan bir şeyler yapmak isteyen gençler olduğunu ancak buna uygun bir sistem olmadığı için arayışlarını batıda sürdürdüklerini” söyledi.
“Biz o sistemi Türkiye’de yaratacağız, fonlar gelecek,” dedi.
Zaten, ziyareti sırasında paylaştığı videolarda özellikle gençlere seslenmiş, çalışmalarının gençlere odaklanacağı ipucunu vermişti.
Kılıçdaroğlu, “Ciddi bir ekosistem yaratmak ve bu ekosistem içinde özgürlüklerin adaletin hakkın korunduğu hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir sistem içinde Türkiyeyi büyütmek istiyoruz,” dedi ve “Millet İttifakı olarak iktidara geldiklerinde” bunu sağlayacaklarını belirtti.
6’lı Masanın bu konudaki görüşleri hakkındaki soruya ise çalışmalarının sürdüğünü, tam mutabakat sağlanana kadar çalışmalarını sürdüreceklerini belirtti.
Türkiyeli yatırımcıları en çok şaşırtan onların fikirlerinin sorulmuş olması ve bunun dikkatle dinlenmiş olmasıydı. Bu görüşmelerden ne derecede uygulanabilir sonuçlar çıkacağı bir yana, sembolik olarak “dinleyen lider” temasının da ön plana çıktığını söyleyebiliriz.