Yargıtay, kamuoyunda “Büyükada Davası” olarak da bilinen ve 11 insan hakları savunucusunun yargılandığı davada verilen hapis cezası kararlarını bozarak dosyaları yeniden yargılama için ilgili ilk derece mahkemelerine gönderdi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Büyükada Davası olarak da bilinen davada 2020 yılında 4 kişiye verilen hapis cezalarına dair dosyayı yeniden inceledi. 21 Kasım’da hükme varan Yargıtay dairesi, “eksik araştırma” ile hüküm kurulduğu, suça dair “kesin delil bulunmadığı” gerekçeleriyle verilen hapis cezalarını bozdu. Dosyalar tekrar yargılanma için ilgili mahkemelere gönderildi.
Büyükada Davası
2017 yılında İstanbul Büyükada’da düzenlenen bir atölye çalışması sırasında 11 insan hakları aktivisti gözaltına alınmış, bu isimler casusluk, “örgüte yardım” “örgüt üyeliği” suçlamalarıyla yargılanmıştı.
2020 yılında sonuçlanan davada Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç’a silahlı terör örgütü üyeliği suçlamasından 6 yıl 3 ay, Günal Kuşun, İdil Eser ve Özlem Dalkıran’a da “örgüte yardım” suçlamasıyla 1 yıl 13 ay hapis cezası verilmişti.
Nalan Erkem, İlknur Üstün, Ali Gharavi, Peter Steudtner, Veli Acu, Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli hakkında beraat kararı verilmişti.
Mayıs ayında, AİHM, yetkililerin “Taner Kılıç’ın suç işlediğine dair makul şüphesi” olmadığını, Kılıç’ın terörle bağlantılı suçlamalarla tutuklu yargılanmasının “doğrudan insan hakları savunucusu olarak yürüttüğü çalışmalarla ilgili” olduğuna hükmetti. Bu bağlayıcı karar Ekim ayında kesinleşti.
Yargıtay: Eksik araştırma, kesin delil yokluğu
4 kişiye verilen hapis cezalarına dair dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Sairesi, Taner Kılıç’a verilen hapis cezasında “eksik araştırma” ile hüküm kurulduğunu belirtti.
Yargıtay, İdil Eser ve Özlem Dalkıran’ın hapis cezasına gerekçe gösterilen PKK/KCK ve DHKP/C silahlı terör örgütlerine, sanık Günal Kurşun’un ise FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne yardım ettiklerine dair dosyada her türlü şüpheden uzak kesin delil bulunmadığını vurguladı.
Yüksek yargı dört isme verilen hapis cezası kararlarını bozdu ve kararın İstanbul 35’inci Ağır Ceza Mahkemesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3’üncü Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine hükmetti.
Uluslararası Af Örgütü’nden açıklama
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnès Callamard konu hakkındaki açıklamasında, “Bugünkü karar, akıl almaz boyutlarda bir adaletsizliğe son verdi. Mahkumiyet kararları nihayet bozulduğu için büyük bir rahatlama duyuyoruz; ancak mahkemenin Taner’in dosyasının ek araştırma gerektirdiği yönündeki kararı hayal kırıklığı yarattı” dedi.
Callamard sözlerini şöyle sürdürdü:
“Beş yıldan uzun süre boyunca, bu dört cesur insan hakları savunucusuna yöneltilen temelsiz suçlamaların birbirini izleyen mahkemeler tarafından gerçekmiş gibi kabul edilmesiyle adaletsizlik çarklarının döndüğüne tanık olduk. Bugünkü karar, buna benzer siyasi güdümlü yargılamaların gerçek amacını ortaya koydu; o da mahkemelerin muhalif sesleri susturmak için silah olarak kullanılmasıdır.”
“Bugünkü kararı kutlarken, Türkiye’nin dört bir yanında çok sayıda insan hakları savunucusunun cezaevinde tutulduğunu, tutuklanma kaygısıyla yaşadığını ya da benzeri temelsiz kovuşturmalarla karşı karşıya olduğunu da unutmuyoruz” diyen Agnès Callamard sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Bugünkü zaferden güç alacağız. Sonuna kadar Taner’in yanında olmaya, Türkiye’de insan haklarının sorumsuzca kısıtlanmasına karşı mücadele etmeye ve hükümetin tehditleriyle susturulmayı reddeden insanlar için çaba göstermeye devam edeceğiz.”