Seçim tarihi “takriben” 14 Mayıs olarak açıklandı. Buna göre, seçimlere dört aydan az bir zaman kaldı. Bu son dönemeçte Millet İttifakı kampanyasının momentum kazanması ve iktidarla arayı açması muhalif seçmeni rahatlatacak önemli bir işaret olurdu. Çünkü, biliyoruz ki seçim sathı mailine otokratik bir iktidarla başabaş girmek, sandıktan büyük olasılıkla mağlup çıkmak demektir.
Oysa bugünkü tablo muhalefetin momentum kazanmaktansa durakladığını, hatta geçmiş aylara göre daha düşük bir seçmen desteğiyle ilerlediğini gösteriyor. Muhalefetteki bu duraklamayı çıplak gözle görmek de mümkün, fakat anket sonuçları da bu tespiti destekliyor. Bu anlamda son bir haftadır kamuoyunda dikkat çeken çalışmalardan birisi TEAM’in Ocak ayı araştırması oldu. 16 ilde 2524 kişiyle yüzyüze görüşmelerle gerçekleştirilen bu araştırmanın bulguları özetle diyor ki, Cumhur İttifakı oyları bir yıl sonra yeniden yükselişte. Bahar aylarında Millet İttifakı’nın 5-6 puan gerisinde olan Cumhur İttifakı, bugün az farkla da olsa öne geçmiş durumda. Öyle görünüyor ki, iktidar 2018 sonrası, başta ekonomik başarısızlığı sebebiyle, kaybettiği seçmen desteğini bugün yeniden kazanma eğiliminde. Yani, iktidardan kopan ve uzun süredir beklemede olan kararsız seçmen yavaş yavaş yeniden eve dönüyor.
Bu bizi ne kadar şaşırtmalı? AKP’den kopan oyların otomatik olarak muhalefete kaymayacağını, AKP’nin ekonomik başarısızlığının muhalefete seçim kazandırmaya yetmeyeceğini daha önce bu köşede ifade etmiştim. Muhalefetin AKP’den kopan oyları alması koşulsuz olamazdı. Bunun için, 6’lı masa, başta ekonomi olmak üzere seçmenin günlük ihtiyaçlarına odaklanan, ortak, net ve cazip bir alternatif program sunmalı ve bu program çerçevesinde, sahip olduğu en güçlü cumhurbaşkanı adayı ile ve olabildiğince erken kampanyaya başlamalıydı. Muhalefet, ancak seçmendeki memnuniyetsizliği, umut ve heyecana dönüştürdüğü ölçüde bu kesimden oy alabilecekti.
Muhalefet bunları henüz yeterince yapamadı ve sonuçları da seçmen desteğine yansıdı. TEAM’in ölçümlerine göre, Mİ’nin bahar aylarında yüzde 45’i bulan destek oranı sonbaharda yüzde 42-43 seviyesine, son olarak da yüzde 41’lere düşmüş durumda. Bu çok radikal bir düşüş değil fakat yine de alarm verici. Çünkü Millet ittifakı’nın seçim kazanmak için hız kazanması, rakibiyle arayı açması gerekiyor.
Peki bahardan bu yana ne oldu? Millet İttifakı hangi alanlarda eksik kaldı? Daha önemlisi bahar aylarındaki başarılı çizgisine tekrar nasıl ulaşabilir?
Millet İttifakı’nın en büyük handikaplarından biri seçim kampanyanın gecikmesi oldu. Seçimlere dört aydan az bir zaman kala hala cumhurbaşkanı adayını ilan etmediğinden, kampanyaya da başlayamadı. Bu önemli bir sorun. Çünkü, iktidar partisi iktidara geldiği anda bir sonraki seçimin kampanyasına otomatik olarak başlar. 20 yıldır iktidarda olan bir parti ise 20 yıldır kampanya yapıyor demektir. Bu durumda muhalefetin kampanya başlatması için “fazla erken” bir tarih olamaz. Ne kadar erken, o kadar iyidir. Ama görünüşe göre 6’lı masada daha farklı görüşler belirleyici oldu.
İkincisi, 6’lı masa son aylarda koordinasyon zorluğu çeken, iç rekabeti erteleyememiş bir görüntü sundu. Seçim kazanmaya harcayacağı enerjiyi güç paylaşımı dizaynına ve aday belirlemeye harcıyor izlenimi verdi. Böyle olunca, yekvücud olarak iktidarla rekabet edecek o net ve cazip alternatifi seçmene sunamadı. Koordinasyonunu sağlayamamış bir muhalefetin yönetebilirliği, vaatlerini yerine getirebilirliği sorgulandı.
İktidar, asgari ücret zamları, vergi afları, ucuz krediler, erken emeklilik gibi pragmatik faydalar sunar ve kararsız seçmeni eve geri çağırırken, muhalefet vaadleri dağınık ve belirsiz kalınca seçmen iktidarın seçim ekonomisi enstrümanlarına olumlu karşılık verdi.
Siyaset psikolojisi bize seçmenin bilindik kötüyü, bilinmedik iyiye tercih edebileceğini söyler. Neticede, muhalefet ancak vaadde bulunabilirken iktidar somut kazanımlar sunmaktadır. Ve çalılıktaki iki kuştansa eldeki bir kuş evladır. Bu açıdan, iktidarlar kararsız seçmen üzerinde muhalefete göre daha avantajlıdır ve 20 yıllık bir iktidarla rekabet eden muhalefetin sunduğu alternatif ancak net olarak daha üstün ve ikna edici olursa başarılı olacaktır. 6 partinin seçimlere bu kadar az kala farklı söylemlerle seçmene seslenmesi, ortak kampanyanın ve adayın gecikmesi, seçmen desteğinde erime yarattı.
Üçüncü olarak ise, Millet İttifakı kararsız seçmende oy değiştirtecek duygu durumunu henüz yaratamamış görünüyor. Muhalefetler, iktidara yönelik eleştirilerle seçmende memnuniyetsizlik yaratabilir, kaygı ve öfke duygularını harekete geçirebilir. Fakat bunlar seçmende oy değişikliği yaratmaya yetmez, hatta zaman zaman ters tepebilir. Bilhassa kaygı ve korku duyguları, seçmeni olduğu yerde kalmaya, konfor alanına sığınmaya itebilir. Öfke ise, kaygıya göre daha hareketlendirici bir duygu olsa da kısa solukludur.
Öfkeyle çıkılan yolun pek sonu gelmez.
Seçimlerde iktidarın değişeceğinin sinyali umut ve heyecanın artmasıdır. Oysa TEAM’e göre muhalif seçmen iktidar seçmenine göre yaklaşık iki kat daha kaygılı, neredeyse üç kat daha öfkeli. Fakat bu olumsuz duygular heyecana dönüşmemiş. CHP ve İYİP seçmenin yaklaşık yüzde 30’u heyecanlı, yüzde 35’i umutlu.
Öte yandan veriler gösteriyor ki AKP seçmeni de pek mutlu ve heyecanlı sayılmaz ve bu da aslında muhalefet için önemli bir siyaset alanı sunuyor. TEAM’e göre, AKP seçmeninin yalnızca yüzde 40’ı heyecanlı, yüzde 46’sı mutlu. AKP seçim ekonomisiyle seçmenini yuvaya geri çağırsa da gerçek anlamda bir heyecan yaratabilmekten uzak. Yine de bu geri dönüşü kolaylaştırmak ve romantize etmek için elinden geleni yapıyor. “İlk günkü aşkla,” “bizimki bir aşk hikayesi” gibi sloganlarla seçmenine eski duygularını hatırlatmaya çalışıyor. Ekonomik sorunlara rağmen başka bir partiye gitmemeyi bir çaresizlik değil, bir duygusal seçim olarak duyumsatmaya çalışıyor. Görünüşe göre başarılı da oluyor. Seçmen bu yorgun aşk hikayesini seçeneksizlikten de olsa kabul ediyor.
AKP bir yandan da seçmenine geri dönmek için yeni gerekçeler sunuyor. Örneğin “toplum cinsiyetsizleştiriliyor mu?” gibi sorularla yeni muhafazakar kaygılar uyandırmaya ve böylece seçmenini yerinde tutmaya çalışıyor. Fakat bu tür yapay anksiyetelerin vatandaşın acil ihtiyaçları yanında ne derece gündem yaratacağı şüpheli.
Özetleyecek olursak, bugün tablo muhalefet açısından dün olduğundan daha olumlu değil. Fakat iktidarın yumuşak karnı da hala ortada ve muhalefet aktörlerinin ellerinde ne varsa masaya koydukları takdirde kazanmaları hala mümkün. Heyecan yaratan bir aday ve coşkulu bir kampanya gidişatı hızla değiştirebilir. Seçim kampanyası hala olağandan yavaş seyrediyor ve Cumhur İttifakı da -belki de Millet İttifakı’nı uyarmamak için- geçmiş seçimlerde izlediğimizden daha ağır bir tempoda ilerliyor. Momentumu ilk kazanan ise arayı kapatılamayacak şekilde açabilir. Bakalım, bu hangi taraf olacak.
ABD’nin seçeceği 47’inci Başkan, Türkiye’nin 12 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çalışacağı 5’inci Başkan olacak. AK Parti…
İçişleri Bakanlığı 4 Kasım sabahı Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü, Batman Belediye başkanı Gülistan…
Karl Marx’ın meşhur sözüdür: tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekrarlanır. CHP’li İstanbul Büyükşehir…
ABD’nin Orta Doğu’dan da sorumlu Merkezi Komutanlığı (CENTCOM) 1 Kasım’da gönderileceği duyurulan ilk B-52 stratejik…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasını protesto etmek için düzenlenen mitingdeki…
Avrupa Komisyonu'nun üyeliğe aday ülkelerin son bir yıl içindeki gelişmelerini değerlendiren yıllık raporu, 30 Ekim…