Çiğdem Toker’in T24’teki yazısında, Cumhurbaşkanlığı’nın Bakanlıklara yönelik mealen “Ey bakanlık, senin görev alanına giren bir konuda, düzenlenmesi gerektiğini düşündüğün bir saha bir tedbir varsa, bunu bana kararname taslağı şeklinde hazırla gönder. Gerekirse biz onu kararnameye dönüştürürüz,” talimatı verdiğini okuduğumda 16 Şubat 2023 tarihli Resmi Gazete’nin 6807 sayılı kararını okuyordum.
Bu karar, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 4737 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 3.maddesinin (b) bendi kapsamında yapılacak ihalelere ilişkin usul ve esasları yürürlüğe koyuyor. Kamu İhale Kanunu kimbilir kaç kere değişikliğe uğramışken ve tam da önümüzdeki günler yeni ihalelere gebe iken, dikkat kesildim.
Öncelikle, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 3.maddesinin (b) bendi hangi ihaleleri kapsıyor ona bakalım:
“Savunma, güvenlik veya istihbarat alanları ile ilişkili olduğuna veya gizlilik içinde yürütülmesi gerektiğine Cumhurbaşkanı veya ilgili bakanlık tarafından karar verilen veya mevzuatı uyarınca sözleşmenin yürütülmesi sırasında özel güvenlik tedbirleri alınması gereken veya devlet güvenliğine ilişkin temel menfaatlerin korunmasını gerektiren hallerle ilgili olan mal ve hizmet alımları ile yapım işleri”
Hazine ve Maliye Bakanlığı, bu maddedeki gerekçeye dayanarak yapacağı hizmet alımları için ihale yöntemlerini tanımlayan, bakanlığını özne yapan bir kararın alınmasını sağlamış.
İhale yönetimi sadece Cumhurbaşkanı yetkisinde mi olacak?
Bu karar sonrası, yürülükten kaldırılan mevzuat ise: 14/5/2012 tarihli ve 2012/3194 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürülüğe konulmuş olan esaslar.
Altında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu dahil dönemin bakanlarının imzasının bulunduğu Bakanlar Kurulu Kararı.
Bu kararın 2. Maddesi mevzuatın kapsamını “Güvenlik veya istihbarat alanları ile ilişkili olduğuna veya gizlilik içinde yürütülmesi gerektiğine veya mevzuatı uyarınca sözleşmenin yürütülmesi sırasında özel güvenlik tedbirleri alınması gerektiğine veya devlet güvenliğine ilişkin temel menfaatlerin korunmasını gerektiren hallerle alakalı olduğuna Bakanlık tarafından karar verilen mal alımı, hizmet alımı ve yapım işleri” olarak tanımlıyordu.
Yapılan yeni düzenlemede ise: “Güvenlik ile ilişkili olduğuna veya gizlilik içinde yürütülmesi gerektiğine Cumhurbaşkanı veya Hazine ve Maliye Bakanı tarafından karar verilen veya mevzuatı gereğince sözleşmenin yürütülmesi sırasında özel güvenlik tedbirleri alınması gereken veya devlet güvenliğine ilişkin temel menfaatlerin korunmasını gerektiren hallerle ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığı merkez birimlerinin mal ve hizmet alımları” kapsanmış.
Deprem yapılandırılması için mi kullanılacak?
Yani mevcut düzenlemede “her bakanlığın” belirlenen özel şartlarda uygulayabileceği ihale yöntemleri yer almış ve kararın ilgili bakanlık tarafından verilmesi mümkün kılınmışken, yeni düzenleme Cumhurbaşkanı veya Hazine ve Maliye Bakanı ve birimlerini adres gösteriyor.
Buradan şu iki çıkarım yapılabilir:
- Her bir bakanlık için bu düzenleme yapılacak (ne kadar mantıklı?),
- Bu usul ve esaslara göre ihale yöntemi sadece Cumhurbaşkanı veya Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkisinde olacak
Konunun uzmanlarının açıklamasına muhtaç görünüyor.
Bu Cumhurbaşkanlığı kararının, ulusal menfaat, güvenlik ve gizliliğin gerektirdiği hususlar, standardizasyonun korunması, modernizasyonun sağlanması yanısıra gerekçeler içinde yer alan, “süratle hareket ilkeleri” kıstası öne sürülerek, deprem bölgesinde 1 yıl içinde yapılacağı iddia edilen işler için kullanılması amaçlanıyor olabilir.
“Acil ihale edilecek yapım işlerinde ÇED raporu aranmaz”
Yeni düzenlemeye yapılan eklentiler ise bazı sorulara yol açabilir.
Bu işler yapılırken, dikkate alınacağı belirtilen 4734 sayılı Kanunun 5. maddesindeki temel ilkelerden olan:
“İdarelerin, bu Kanuna göre yapılacak ihalelerde; saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği, gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla sorumlu olması” maddesinde şeffaflık kavramının,
Yeni düzenlemeye eklenen:
“Bu usul ve esaslar kapsamında yapılan alımlarda; Devlet güvenliğine ilişkin menfaatlerin korunmasını gerektiren haller veya her türlü gizlilik dereceli bilgi, belge, proje ve bunlarla ilgili yerlerin güvenliğinin sağlanması gözetilir,” cümlesiyle ve gizlilik gerekçesiyle delinmesi söz konusu olabilir mi mesela?
“Aralarında kabul edilebilir doğal bir bağlantı olmadığı sürece mal alımı, hizmet alımı ve yapım işleri birarada ihale edilemez. Eşik değerlerin altında kalmak amacıyla mal veya hizmet alımları ile yapım işleri kısımlara bölünemez”, maddesinin,
“Bu usul ve Esaslar kapsamında yapılan alımlar, birlikte veya kısımlar halinde yapılabilir,” diyerek değiştirilmesi gibi.
Yine bu madde içinde yer alan “doğal afetlere bağlı olarak acilen ihale edilecek yapım işlerinde ÇED raporu aranmaz,” ilkesi, önümüzdeki süreçte tepki çekecek yapılanmalara zemin hazırlayabilir mi?
Pazarlık usulü, doğrudan temin
Mevcut Kamu İhale Kanunun Temel İlkelerinden birisi “açık ihale usulü ve belli istekliler arasında ihale usulü” iken, 2/7/2018-KHK-703/171 düzenlemesiyle, “Cumhurbaşkanlığı hizmetlerinin özelliği ve güvenlik şartlarına uygun şekilde yerine getirilme zorunluluğu nedeniyle Cumhurbaşkanlığınca gerçekleştirilecek her türlü mal ve hizmet alımları ile yapım işlerine ilişkin ihalelerin” Pazarlık usulü ile yapılmasının önü açılmıştı.
Ayrıca, “Doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya yapım tekniği açısından özellik arz eden veya yapı veya can ve mal güvenliğinin sağlanması açısından ivedilikle yapılması gerekliliği idarece belirlenen hallerde veyahut idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması” durumunda da Pazarlık Usulü yöntemi uygulanabiliyordu.
Yapılan yeni düzenlemede ihale yöntemi olarak “Pazarlık Usulü” tanımlanmış.
Pazarlık usulü ihale, ilan yapılmaksızın idarece davet edilen isteklilerin teklif verebildiği usul ve en az üç isteklinin ihaleye davet edilmesi gerekiyor.
Ayrıca Bakanlık, fiyat üzerinde görüşme yaparak “Doğrudan temin” yöntemi ile de hizmet alabilecek. Bu durumda, ihale komisyonu kurma, yeterlilik kriterlerini arama zorunluluğu bulunmaksızın, doğrudan temin mümkün olacak.
Hazine ve Maliye Bakanlığı özelinde yapılan düzenleme elbette daha detaylı olarak irdelenebilir. Belki uzun süredir bu düzenlemenin yapılması düşünülüyor da olabilir. Ama içerisinden geçtiğimiz bu acı günlerde, tam da yazımın başında atıfta bulunduğum Çiğdem Toker’in sözleriyle birleştirince biraz şüpheci davranmış olabilirim.
İnşaat sektörünün içerisindeki yanlışlar nedeniyle de bu kadar büyük bir afetle karşılaşmışken, yeniden yapılandırmanın, şüphe bırakmayacak şeffaflıkta ihale yöntemleri; bilimsel kurallara dayanan proje ve uygulama süreçleri ile gerçekleştirilmesini beklemek hakkımız olsa gerek.
Güvensizlik en önemli kaygımızken…