Geçtiğimiz günlerde uluslararası gazetecilerden oluşan bir ekip, dezenformasyon kampanyaları, şantaj, sabotaj ve hacking aracılığı ile çeşitli ülkelerde seçimlere etki ettiği iddia edilen “Team Jorge (Jorge takımı)” adlı İsrail merkezli bir grubu ortaya çıkardı.
Sosyal medyayı kullanarak dezenformasyon ve propaganda kampanyaları ile kamuoyunu manipüle ettiği iddia edilen bu grup akıllara 2017’de patlak veren ve kullanıcıların sosyal medya verilerinin seçim kampanyalarında şüpheli şekillerde kullanıldığını ortaya çıkaran Cambridge Analytica skandalını getirdi.
Sosyal medya aracılığı ile seçmenler üzerinde etki sağladıklarını iddia eden bu şirketler gerçekte ne derece başarılı? Seçim kampanyalarında sosyal medya verileri ne için kullanılıyor?
Team Jorge
The Guardian ve Le Monde’da yayınlanan habere göre, müşteri gibi davranan 3 muhabir İsrailli özel Team Jorge grubunun elebaşı olan “Jorge” takma isimli Tal Hanan ile internet üzerinden ve yüzyüze gerçekleştirdikleri görüşmeleri gizli kamera ile kayıt altına aldı.
Ekibinin yaptığı işi “black ops (kara operasyon)” olarak tanımlayan Hanan, Afrika, Güney Amerika ve Avrupa’da birçok ülkede ve Amerika Birleşik Devletlerinde çeşitli istihbarat birimleri, politik kampanyalar ve özel şirketler için kamuoyunu manipüle eden çalışmalar gerçekleştirdiklerini iddia ediyor.
Hanan’ın gazetecilere pazarlamaya çalıştığı ürün ise AIMS – Advanced Impact Media Solutions (İleri Etkili Medya Çözümleri) isimli bir yazılım paketi. Bu paket ile Twitter, LinkedIn, Facebook, Telegram, Gmail, Instagram ve YouTube üzerinde binlerce sahte hesabın kontrolü mümkün. Bu hesaplarla çeşitli yalan haberlerin yayılmasını sağladıklarını, ayrıca Gmail ve Telegram hesaplarını hackleyebildiklerini iddia eden Hanan, gizli kayıtlarda muhabirleri hacking gösterileri ile hayrete düşürüyor.
Yazılımları ile sosyal medya üzerinde binlerce bot hesabı kontrol eden Hanan’ın botlarını özel kılan ise gerçekçilikleri. Bazı botların birden fazla platformda birbiri ile bağlantılı hesapları var, bazılarının kredi kartı bilgileri bile mevcut. Hanan’ın özel bir yapay zeka ile kontrol edildiklerini iddia ettiği botlar sosyal medya üzerinde çeşitli operasyonlarda kullanılmış.
Cambridge Analytica
2018’de benzeri bir gizli kayıtta Cambridge Analytica başkanı Alexander Nix de müşteri sandığı gazetecilere çeşitli ülkelerde seçimleri etkilediklerini söyleyerek övünüyor, müşterilerinin rakiplerini safdışı bırakmak için kullandıkları şantaj yöntemlerini ve sahte hesaplar aracılığı ile nasıl propaganda yaydıklarını anlatıyordu.
Cambridge Analytica (CA), daha eski ve köklü bir İngiliz şirket olan SCL’in Amerika uzantısı. Kitlelerin davranışlarını etkileme yöntemleri üzerinde uzmanlaşmış bir davranış bilimi ve stratejik iletişim kuruluşu olan SCL(Stratejik İletişim Laboratuvarı) 1993 yılında Nigel Oakes tarafından kuruldu. Veri madenciliği ve veri analizi yöntemleri kullanarak askeri dezenformasyon ve propaganda kampanyaları, sosyal medya branding ve seçmen hedefleme üzerine çalışan SCL, özellikle azgelişmiş ülkelerde çeşitli politik kişi ve kurumlar için kamuoyunu manipüle eden kampanyalar yürütüyordu.
CA, 2012 yılında Amerikan seçimlerinde çalışmak üzere SCL tarafından kuruldu ve pek çok seçim kampanyasında görev aldı. 2017 yılında eski bir çalışan olan Christopher Wylie’nin itiraflarıyla CA’nın işleyişi ortaya çıktı ve bir skandal yarattı.
In Silica: Toplumun bilgisayar ortamında modeli
1989 doğumlu Kanadalı bir veri analizcisi olan Christopher Wylie, London School of Economics mezunu. Öğrencilik yıllarından itibaren bir toplumdaki bireylerin karakter özelliklerini kullanarak bu bireylerin tercihlerini öngörebilen bir bilgisayar modeli yaratma hayali kuran Wylie, bu modeli politika ve politik kampanyalarda kullanacağı bir alanda çalışmak istiyordu.
Bir toplumdaki tüm bireylerinin davranış modellemesini içeren sanal bir toplum kurmak ekonomistlerin büyük bir hayali. Toplumun “in silica” kopyası olabilecek böyle bir model belirli bir topluluğun nasıl davranacağına dair çeşitli öngörüler ve analizler yapılmasını sağlayabilir. Veri analizcileri, matematikçiler, davranış bilimciler ve diğer pek çok alandaki bilim insanları uzun zamandır böyle bir modelin nasıl kurulabileceği üzerine çalışıyor.
Wylie’nin bu sorun için bulduğu çözüm toplumdaki bireyleri psikolojik bir karakter analiz yöntemi olan “Büyük Beş” modelini kullanarak modelleyen “psikografi” yöntemiydi. Bu modelleme için bireylerin karakter özelliklerini belirleyen test verilerine ihtiyacı olan Wylie’nin imdadına Cambridge Üniversitesinin Facebook üzerinde gerçekleştirdiği karakter test verileri yetişti. Bu veriler Facebook tarafından çeşitli bilimsel araştırmalarda kullanılmak için ücret karşılığı bilim insanlarına sunuluyordu. Ancak varolan veriler yeterli değildi.
Psikografi modelleri işe yarıyor mu?
2013 yılında Cambridge Analytica’da çalışmayan başlayan Wylie, Cambridge Üniversitesinden bir veri analistine Facebook üzerinde karakter testi yapacak özel bir app sipariş etti. Ancak bu app verileri toplarken kullanıcılardan tüm profil verilerinin yanı sıra kendilerinin ve arkadaşlarının tüm beğenilerine erişme izni de istedi. Bu sayede 87 milyonu aşkın Facebook kullanıcısının profil ve beğeni verilerine ulaşan CA, bu beğenileri analiz ederek kişilerin karakterlerini çok net bir şekilde modelleyebildiklerini iddia ediyordu.
CA’nın kullandığı bu yöntem, kişilerin daha önce verdikleri oylar, alışveriş geçmişleri, vb. bilgileri kullanan geleneksel yöntemlerden farklı olarak her bir kişiye özel “psikografik” bir profil yaratıyor.
Yöntemin etkinliği tartışma konusu, ilk ortaya çıktığında büyük sansasyon yaratan modelleri inceleyen uzmanlar Facebook verilerinin bu şekilde analizi ile yaratılan profillerin en fazla astrolojik burçlar kadar isabetli olduğunu söylüyor.
Facebook ve Cambridge Analytica Skandalı
Şirkette kısa bir süre çalışıp ayrılan Christopher Wylie, 2017’de bağımsız gazeteci Carole Cadwalladr’a verdiği röportajda Cambridge Analytica’nın Facebook üzerinden bu verileri nasıl elde ettiği ve çeşitli seçimleri etkilemek için bu verileri nasıl kullandığını anlatarak büyük bir skandal yarattı.
Skandal bir yandan sosyal medya şirketlerinin kullanıcı verilerini ne şekilde kullandığına dair ciddi sorunları ortaya dökerken diğer yandan Başkan Trump ile ilgili Rusya bağlantısı söylentilerine de malzeme sağladı.
Şirketin ve Facebook’un etik ilkelere uygunluğu tartışılır uygulamalarını ortaya dökerek Trump’ın nasıl olup da başkan seçilebildiği ve Brexit referandumunun neden olumlu sonuçlandığına dair elle tutulur bir fail veren, ve hatta CA’da Rus ajanların çalıştığını ileri süren Wylie, Amerikan ve Avrupa solunun kahramanı oldu. Cambridge Analytica’da çalıştığı dönemi anlattığı bir kitap yazan Wylie, Trump’ın Rusya bağlantısını inceleyen soruşturmada kongrede ifade de verdi.
Ancak Şirketin Brexit referandumunu etkilediği iddialarının soruşturulması çerçevesinde sözkonusu Facebook verilerini ve Wylie’nin geliştirdiği psikografik karakter analizi yöntemini inceleyen İngiliz “Information Commissioner’s Office” (Bilgi Delegesi Bürosu), yöntemin pek de etkili olmadığı, Rusya bağlantısı iddiasının ise desteksiz olduğuna dair bir rapor yayınladı.
Christopher Wylie: Bir itirafçının öyküsü
Société dergisinden Anthony Mansuy’un yaptığı araştırmalar, Wylie’nin üniversite yıllarından beri psikografi ile toplumların analiz ve modellemesini yapmak istediğini, uzun zamandır bu yöntemleri politik kampanyalara pazarlayan bir şirket kurmayı hedeflediğini gösteriyor.
Wylie 2013’te Cambridge Analytica’dan ayrılırken yanına 87 milyon kişinin Facebook verilerinin analizini de aldı. Sonradan etik olmayan biçimde elde edildiklerini açıklayacağı bu Facebook verilerini kullanarak tam olarak CA’nın yaptığı işi yapmak için Eunoia isimli bir şirket kuran Wylie, Brexit kampanyasında ve 2016 Trump kampanyasında çalışmak için kampanya yetkilileri ile iletişime geçti. Ancak Trump kampanyası yetkilileri CA başkanı Alexander Nix’e aynı verileri kullanan başka firmaların da kendileri ile temas kurduğunu haber verince Nix, Eunoia’ya verilerin kullanımı ve müşterilerini çaldığı iddiası ile dava açtı. Bu dava sonrası Eunoia 2017’de çalışmalarına son verdi.
Aynı yıl, gazeteci Carole Cadwalladr’ın Trump’ın seçim kampanyası ve sosyal medya üzerinden yürütülen kampanyalarla ilgili yaptığı araştırmalar onu Cambridge Analytica’ya ve Wylie’nin geliştirdiği psikografik yöntemlere ulaştırdı.
Kurduğu şirketi kapatmak zorunda kalan, ve geliştirdiği teknikte kullanılan Facebook verilerinin nasıl temin edildiğine dair sorular sebebi ile gazetecilerin peşine düştüğünü farkeden Wylie’nin son çaresi CA’nın bütün kirli çamaşırlarını ortaya dökmek oldu.
Politik veri analizi pazarı
Kitabında yazdıkları ile Trump karşıtı sol görüşlü bir kişi olduğu, Facebook verilerinin elde edilmesinde ve kullanılmasında “isteksiz bir çalışan” olarak rol aldığı izlenimi yaratan Wylie, kendi kurduğu Eunoia şirketine ve Trump kampanyası için çalışma çabalarına hiç değinmiyor. Mansuy 2020 yılındaki ropörtajında Wylie’ye kitabında Eunoia’dan ve Trump kampanyası için yaptığı görüşmelerden neden bahsetmediğini sordu. Soru karşısında bocalayan Wylie’nin verdiği cevap “So what? (E n’olmuş yani?)” oldu.
Wylie 2018’den beri H&M şirketinde kendi ifadesiyle “şirketi daha sürdürülebilir ve daha karlı kılacak ve müşterilerinin ihtiyaçlarına daha iyi cevap vermelerini sağlayacak etik yapay zeka sistemleri” geliştiriyor. Wylie’nin bu işe girmesinde psikografinin etkinliğine dair efsanelerin payı tartışılmaz.
Politik kampanyalarda adaylara çeşitli veri analizi ve stratejik iletişim yöntemleri sağlayan şirketlerin oluşturduğu çok büyük bir pazar var. Bu pazarda hedef kitleleri net şekilde belirlemeyi sağlayan yeni ve etkili veri analizlerini ve etkili sosyal medya kampanyalarını sunan firmalar çok yüksek ücretler talep edebiliyor. Bu yöntemlerin etkinliğine dair yapılan olumlu olumsuz her haber, pazarlanmak istenen ürünün piyasa değerini artıran bir reklam değerinde.
Team Jorge yazılım paketi: “İşportacıya benziyor”
The Guardian’daki gazetecilerin ele geçirdikleri e-mailler Team Jorge’nin 2015 ve 2017’de Cambridge Analytica’ya yazılımlarını (ve sahte sosyal medya hesaplarına erişimi) pazarlamaya çalıştıklarını ancak şirketin ilgilenmediğini gösteriyor. Çalışmalarında etik olmayan yöntemler kullanmaktan çekinmedikleri kendi başkanları tarafından itiraf edilen CA’nın Team Jorge’nin ürünü ile ilgilenmemesinin tek bir sebebi olabilir: Ürün işe yarar değil.
Gizli kamera görüntülerinde gazetecilere çeşitli kişilerin Telegram ve Gmaillerini hackleyerek gösteri yapan ve muhabirlerin “Bu resimleri nerden buluyorsunuz?” sorusuna “Bunu sana söylemek istemiyorum çünkü sonra seni öldürmem gerekir” şeklinde cevap veren Hanan, güvenilir bir gizli operasyoncudan çok taklit bir eşofmanı orjinal diye satmaya çalışan bir işportacıya benziyor.
Guardian gazetesi haberinde “Hile konusundaki uzmanlıkları göz önüne alınınca Hanan ve meslektaşlarının gizli muhabirler tarafından ifşa edilmeleri şaşırtıcı” diyor.
Belki de hiç şaşırtıcı değil.
Gazetecilerin “Team Jorge”nin kontrolündeki bazı bot hesaplarla ilgili bilgileri kendilerine iletmesinin ardından bu hesapları kapatan Facebook yetkilileri, hesapların daha önce benzer aktiviteler yürüttüğü için engellenen farklı bir İsrail’li şirketle de bağlantılı olduğunu açıkladı.
Botlar, sahte hesaplar ve dezenformasyon
Sosyal medya üzerinde yayılan dezenformasyon, komplo teorileri ve yalan haberler çağımızın belki de en büyük problemi. Özellikle Rusya’nın sosyal medya üzerinden sahte hesaplar kullanarak Batılı ülkelerde iç karışıklığa sebep olacak görüş ve akımların yayılmasına yardımcı olduğu biliniyor. Ancak elinizde ne kadar bot veya sahte hesap olursa olsun bu süreç kontrol edilebilir olmaktan çok uzak. Rus botlar çeşitli komplo teorilerini yayarken deneme-yanılma yöntemi ile çalışıyor ve hangi teorinin ya da hangi yalan haberin tutacağını ve yayılacağını önceden tespit etmek olanaksız.
Bu kontrol edilemez güçleri kontrol ettiğini ve hatta yönlendirdiğini iddia ederek para kazanmaya çalışanların varlığı ise hiç de şaşırtıcı değil. Bu unsurların bilgi kirliliğini arttırdıkları bir gerçek, ancak uzun vadede ne derece etkili oldukları, daha açık ifade etmek gerekirse yaratacakları etkiyi ne derece biçimlendirebildikleri konusunda ciddi şüpheler var.
“Team Jorge” ise kesinlikle türünün tek örneği değil, ancak bu kadar haber olduktan sonra sattıkları yazılım paketinin ve çeşitli “hizmetlerinin” fiyatının birkaç kat artacağını öngörebiliriz.