6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depreminde göçük altında kalanları kurtarma umutlarımız gün geçtikçe daha da azalarak tükeniyor. Göçük altından mucize kurtarma haberleri geldikçe gözyaşlarına boğuluyoruz. Ölümlerin 35 bini aştığı, yaklaşık 5 katı yaralı olduğu, bölgedeki bina stokunun önemli bir kısmının yıkıldığı, hasar gördüğü ve kullanılamaz hale geldiği haberleri bütün ulusu yasa boğuyor.
Aksayan elektrik, su, ısınma, iletişim, ulaşım, genel sağlık, güvenlik ve sair sorunları hızla çözerek hayatı bölge içinde ve dışında normale döndürmeli; halk kendine gelinceye, yaralar tam olarak sarılıncaya kadar hummalı yardımlarımızı ve çalışmalarımızı sürdürmeliyiz.
Nüfus ve seçmen kütükleri hızla güncellenmeli
AFAD vasıtası ile bölge dışına taşınmış olan 200,000 kişi ve kendiliğinden bölge dışına göç etmiş olan yaklaşık 1 milyon kişinin adrese dayalı nüfus kayıtları ve oradan üretilen seçmen kütükleri hızla güncellenmeli; önceki yazımda açıkladığım üzere fiilî ve hukuki sebeplerle önce veya sonra yapılması mümkün olmayan seçimler 18 Haziran’da tam gününde olağan şartlarda yapılmalı; Türkiye bundan sonraki dönem için yöneticilerini seçmelidir.
Altındaki canlıları titizlikle tespit edilip çıkardıktan sonra, re’sen harekete geçmiş olan yargı, gönüllü barolar avukatlar ve mühendis bilirkişiler vasıtası ile en kısa zamanda enkazlardaki delilleri tespit edip hızla güvenceye almalı. Yargı görevini tam olarak yaptıktan sonra enkazları kaldırmaya, güvenli yerlerde yıkılan şehirleri daha iyi ve güvenli olarak inşa etmeli, yıkımın neden olduğu sosyal ve ekonomik zararları en az düzeyde tutmak için çalışmalıyız. Türkiye’nin milli güvenliğinde özel bir önemi olan Antakya’daki hoşgörü ve kültür zenginliğini mutlaka geriye inşa etmeliyiz.
Büyük depremler için ders çıkarmalıyız
Ancak bu yetmez. Benzer büyüklükte olacağı bilinen fakat tarihi kestirilemeyen İstanbul depremi ve diğer depremlere, Kahramanmaraş depreminden ders çıkararak daha iyi hazırlanmamız gerekiyor.
Marmara’da hangi fayların ne uzunlukta kırılacağı, sonucunda büyük bir deprem olacağı belli ama ne zaman kırılacağı bilinmiyor. Fakat nasıl bir yıkıma sebep olabileceği, yıkımı önlemek için alınması gereken tedbirler biliniyor ve deprem olduğunda halkı nasıl etkileyeceği, etkilerini en aza indirmek için yapılması gerekenler birebir bilinir ve kestirilebilir durumda.
Tek başına Kahramanmaraş depremi bölgesinin en az 3 katını temsil eden İstanbul tek başına Türkiye nüfusunun yüzde 20’ini barındırıyor, millî gelirimizin yüzde 45’ini üretiyor. Daha da önemlisi İstanbul, ülkemizin entelektüel, ekonomik ve sosyal olarak bel kemiği. İstanbul’a gelebilecek zarar ülkemizin bekasını yakından ilgilendiriyor. İstanbul depreminden etkilenmesi olası çevrede yaşanacak bir yıkım ülkenin neredeyse tamamının yıkımı gibi bir etki yaratacak.
Beklenen büyük İstanbul depreminde Kahramanmaraş depreminde yaşadığımız sorunları ve aksamaları tekrar yaşama lüksümüz yok.
Kahramanmaraş’ta geç kaldık
6 Şubat 2023 saat 4:17’de olan depremin olacağını ve büyüklüğünü bilim insanları önceden kestirmişlerdi. 1990’lardan beri ve en son 2 yıl önce tetikleyici depremler üzerine tekrar tekrar uyarmaktaydılar. Depremin olduğu anda bile bölgede büyük bir yıkım olacağı belliydi. Ancak hemen harekete geçme, yıkımın boyutunu hemen tespit etme, kamuoyunu hasar ve ihtiyaçlar konusunda bilgilendirme, kurtarma ve yardım çalışmalarını koordine ve kontrol etme, yardımları ihtiyaç yerlerine etkin ve hızlı bir şekilde ulaştırma, ihtiyaç sahiplerine dağıtmada ve birçok diğer konuda hükümet sınıfta kaldı.
Ulaşım, iletişim, sağlık ve yer yer güvenlik hizmetlerinde büyük aksamalar ortaya çıktı. Değişik devlet birimleri arasında eşgüdüm sağlanamadığı, ilk müdahale etmesi gerekenlerin bir kısmı da deprem mağduru olduğu için felakete müdahale etme, arama ve kurtarma çalışmalarında kabul edilemez gecikmeler ve aksamalar ortaya çıktı. Bunların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabul ettiğinden daha ciddi olduğu anlaşılıyor. Örneğin depremden hemen sonra bir – iki saat sonra alınması gerekirken OHAL kararı 45 saat sonra ilan edildi.
Şimdi öncelik İstanbul depremi olmalıdır
Bir yandan Kahramanmaraş depreminin yaraları sarılırken diğer yandan önceliğimiz bu depremden ders çıkararak eli kulağında sayılan büyük İstanbul depremine iyi hazırlanmak olmalıdır. Bunun için akılla hareket etmeli, en azından şu hususlarda çalışmalar hızla yapılmalıdır:
1- 6 Şubat depreminde yaşanan tüm sorunlar kurumlararası eşgüdüm ve komuta eksikliği, hasar ve ihtiyaç tespiti, yardım güçlerinin, ağır makinalar ve malzemelerin ikmali (lojistik) sorunları da dahil olmak üzere belgelenmeli ve bu sorunların veya benzerlerinin tekrar etmemesi için yapılacaklar etraflıca çalışılmalıdır.
2- 6 Şubat depreminde Anadolu plakasının yaklaşık 3 ila 6 metre batıya atıldığı, bunun başka depremler de üreteceği tahmin edilmektedir. Konunun ulusal ve uluslararası uzmanlarından oluşan bir bilim heyeti derhal kurulmalı ve beklenen İstanbul depremine etkileri en ileri imkanlarla araştırılıp tartışılmalı, kurulun tespit ve tavsiyelerine göre diğer tedbirler alınmalıdır.
Tatbikatlardan ders çıkarmak
3-İstanbul depremi için bilim insanları fay hattının tamamen mi kısmen mi kırılmasına bağlı olarak iki büyüklük ihtimali öngörmektedirler. Bu iki ihtimale göre de afet senaryoları oluşturulmalı ve askeriyede olduğu gibi sanki bu ihtimaller gerçek olmuş gibi tatbikatlar- simülasyonlar yapılmalıdır. Bu tatbikatlarda 6 Şubat depreminde yaşanan bütün tecrübeler İstanbul için de gerçek olmuş gibi kabul edilmeli, tatbikat ona göre gerçekleştirilmelidir.
4-Bu tatbikatlar öncesinde ve tatbikat tecrübelerine dayalı olarak Büyük İstanbul depreminde görev alacak olan her kurumun, görevlilerinin sorumlulukları, deprem anında ve sonrasındaki yetkileri net olarak belirlenmeli, inisiyatif kullanma hakları ve çerçevesi çizilmeli, kurumlar ve kişiler kendi başlarına hareket etmek durumunda kalsalar bile bir eşgüdüm içinde olacakları bir faaliyet ve yönetim düzeni kurulmalıdır. Kahramanmaraş çevresinde deprem olacağına göre tatbikatların yapılmasına rağmen ders çıkarılmadığı anlaşılmaktadır.
Sivil toplum ve kamu işbirliği
5-Sivil toplumun kurtarma ve yardım faaliyetlerine asla engel olunmamalıdır. Ancak sivil toplumun hemen harekete geçtiği dikkate alınarak bu faaliyetlerin çerçevesi, eşgüdüm için bilgilendirme ve raporlama esasları net olarak belirlenmelidir. Sivil toplum kuruluşları ve bireysel gönüllüler, görev yapacakları yerler, görevleri, diğer ekip üyeleri belli edilerek şimdiden örgütlenmeli, her bir görev için en az üç kişi olmak üzere görevlendirmeler peşinen yapılmalı, gerekli bilgi ve belgeler şimdiden düzenlenmeli ve ellerine teslim edilmelidir. Resmi veya sivil olduğuna bakılmaksızın bu görevlilerin yetkileri, hukuki imkân ve sorumlulukları net olarak belirlenmeli, bu hususlar tek bir yönetmelikte derlenip toplanmalı ve ana hatları yetki belgelerine yazılmalıdır.
6- Ulusal ve uluslararası bilgilendirme, yurt dışında yardımların toplanması, yönetilmesi ve ülkemize getirilerek amaca uygun olarak şeffaf ve hesapverir bir şekilde yönetilmesi için ön hazırlıklar şimdiden yapılmalıdır.
7- Bütün bu hazırlıklar anlamlı sürelerle yenilenmeli ve ihtiyaca göre güncellenmelidir.
Uluslar acı tecrübelerle öğrenir
Kahramanmaraş depreminde yaşananlardan çıkarılması gereken diğer önemli bir ders de AFAD gibi devlet kurumlarının benzeri kurumların siyaseten tam tarafsız, toplumun her kesimini kucaklar ve itimat edilir hale getirilmesidir. Daha da önemlisi sadece Türkiye’de değil dünyada da yüksek itibarı olan Kızılay siyasî etkiden ve partizanlıktan ari olarak faaliyet gösterecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır
Kızılay ve halka mal olmuş benzeri kurumların faaliyetleri, finansmanı, kaynakları, eksikleri ile nasıl yardım toplayarak felaketlere hazırlanacakları, yardımların nereye sarf edildiği tam şeffaf ve hesapverir ve hale getirilmeli, denetlenerek halka rapor edilmeli ve böylelikle hem halkın hem de uluslararası toplumun itimadını yeniden kazanmaları sağlanmalıdır.
Böylece bu kurumlar ulusal ve uluslararası felaketlere müdahale edebilir, dünyanın her yerinde yardım kaynaklarını harekete geçirebilir, gönüllüleri ve çalışmalarını organize ederek felaketlerde en yüksek başarıyı sağlar hale gelmelidir.
Halka rağmen, halka karşı devlet görevlisi olamaz
1999 Büyük Marmara Depreminde de görmüştük, 2023 Kahramanmaraş depreminde de görüyoruz: dayanışma güdüsü bu kadar yüksek, harekete geçmekte bu kadar hızlı ve istekli Türk milletinin afetler ve felaketlerde yardım etme istek ve kararlılığının önüne hiçbir güç geçemez.
Devlet kurumları da yöneticiler de meşruiyetlerini ve güçlerini milletten aldıklarının bilincinde olmalı; devleti milletten ayrı bir varlık, kedilerini de onun sahibi gibi gören anlayışı terk etmelidirler. En başta Cumhurbaşkanı olmak üzere yöneticiler devlet kurumlarını ve makamlarını kutsamaktan, milleti makamlara ve kendilerine biat ettirmek arzusundan vazgeçmelidir. Devlet kurumlarının ve yöneticilerin milletin hizmetçisi oldukları hem yöneticilerin zihnine hem de tüm devlet yapılarının en görünür yerlerine yazılmalıdır.
Afet veya depremler bakanlığı çözüm mü?
Afet veya deprem bakanlığı kurmak gibi sorunu birisine havale edip halı altına süpürecek göstermelik tedbirler yerine afetlerde afet yönetiminin, tüm devlet kurumlarının ve sivil toplumun eşgüdümünü, ani ve hızlı hareketini sağlayacak, yönetiminde sivillerin etkin olacağı bir kurum oluşturulmalıdır. Bu kurumun itici gücü sivil toplum kuruluşları olmalı her kesimin temsil edilmesi, etkin çalışması, kararlara katılması sağlanmalı ancak devlet kurumları karar sahibi olmamalıdır. Kurumun yöneticileri liyakat bazlı ve eşit yetkinliğe sahip olanlar arasından açık yarışma usulü ile seçilmelidir.
Bilinen depremlerde önlenebilecek yıkımları ve kayıpları 2023 Kahramanmaraş depreminde de önleyememiş olan bir toplumun üyesi olmanın utancıyla ölenlere rahmet, kalanlara sabır ve dayanma gücü diliyorum.