Neredeyse iki yıldır Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan kendini göstermek isteyen alt düzey yöneticiye dek bütün AK Partililer CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na “hodri meydan” dediler, onun aday olmasını istediler. Dilekleri yerine geldi; muhalefetin adayı Kılıçdaroğlu oldu. Ancak AK Partide şimdi nasıl bir seçim stratejisi izlenmesi gerektiği konusunda iki değişik görüş var. Kararı elbette dün, 8 Mart’ta MHP lideri Devlet Bahçeli’yle durum değerlendirmesi yapan Erdoğan verecek. Bu da muhtemelen önümüzdeki hafta başında yapılacak AK Parti MYK toplantısı sonrasında kesinleşecek.
Partinin seçim stratejisi ekibi Erdoğan’ın bu defa her seçim ve referandumda yaptığından farklı bir yol izlemesinden yana. Erdoğan’ın rakiplerini yerden yere vurup cevap vermeye kışkırtması ve hatipliğini konuşturup köşeye sıkıştırmaya çalışması yerine, yaptığı işleri, yolları, havalimanları, köprüleri anlatmasının yeterli olacağı kanısındalar. Özellikle deprem felaketi ardından “yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır” söylemiyle yıkımı umuda çevirmeyi hedefleyecek bir seçim stratejisi öneriyorlar.
Güvercin ya da şahin stratejisi
Erdoğan’ın kabine toplantısı ardından “işimiz kavga değil, deprem” diyerek muhalefete yüklenmeden konuşması buna örnek sayılabilir. Ancak bir önceki konuşmasındaki “Ne namussuzlar, ahlaksızlar, adiler” tiradı da diğerine örnek.
AK Partinin siyaset kurtları ise Kılıçdaroğlu’nun “zayıf rakip” olduğu kanısında ve yirmi yıl boyunca başarılı olmuş ezip geçme stratejisi yanlısı. Bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun aday olmasından memnun görünüyor ve bunu söylüyorlar da. Geri tepme riskine rağmen Kılıçdaroğlu’nun Alevi olmasını istismar etmeyi düşünenler çoğunlukta olmasa da yok değil. Ramazan ayını hem bu bakımdan hem de devlet gücünü çekinmeden kullanarak seçmenin gözünü kamaştıracak işlerle değerlendirmesinden yanalar.
Erdoğan’ın her konuşmasının girişinde uzun uzun icraatını anlatması, kaç kilometre yol, kaç havaalanı, kaç körü yaptığını tekrarlaması yeni bir şey değil. Hocası Necmettin Erbakan’dan aldığı hizmet odaklı siyaset ve yapılanları sürekli gündemde tutma dersinin gereği. Bunu zaten yapacaktır. Mesele muhalefetin ve aslında rakibi Kılıçdaroğlu’nun üzerine ne kadar sertlikle gideceği ve ne kadar faullü oynayacağı…
Seçime doğru üç aşama
Seçimin söylem stratejisi Erdoğan’ın son kararını bekliyor ama seçimin aşamaları hemen hemen ortaya çıkmış gibi.
Birinci aşama seçim sürecinin başlaması beklenen 10 Mart’tan milletvekili aday listelerinin belirleneceği 10 Nisan tarihine dek olan dönem. Bu dönemde depremin hala sıcak olan acıları da dikkate alınarak fazla “gürültülü” bir kampanya öngörülmüyor. CHP’nin de planladığı gibi hareketli propaganda müzikleri kullanılmayacak. Zaten 22 Mart’ta Ramazan başlayacak.
AK Parti kurmayları, ikinci aşama olarak 10 Nisan’da adayların kesinleşmesinden 21-23 Nisan’daki Ramazan/Şeker Bayramını öngörüyorlar. Erdoğan’ın bu süreyi konut temel atma törenlerinden Karadeniz doğal gazının karaya getirilmesi, TOGG’dan yerli elektrikli tren, bor işleme tesisinden Milli Muharip Uçağın hangardan çıkarılmasına dek “büyük işlerle” kullanması planlanıyor.
Son aşama ise Bayram’dan 14 Mayıs seçimine dek geçecek 3 haftalık süre. Bu aşamada artık yas döneminin de son bulduğu var sayılarak eski usul, “gürültülü” kampanya yürütülmesi öngörülüyor.
AK Parti’nin dezavantajı sadece deprem felaketi, etkileri süren ekonomik kriz ve çözülemeyen Suriyeli mülteciler sorunuyla sınırlı olmayabilir; rakibi ciddiye almamak en ciddi hata olacaktır. Bu hata aynı şekilde Kılıçdaroğlu ve ekibinin “Erdoğan’ın işi artık bitti” rehavetine kapılması için de geçerlidir.