HDP’nin de içinde bulunduğu Emek ve Özgürlük İttifakı 14 Mayıs’taki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmayacaklarını açıkladı.
Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleri EHP, EMEP, HDP, SMF, TİP ve TÖP, 22 Mart’ta Ankara’da yaptıkları ortak açıklamada önümüzdeki seçimlerde cumhurbaşkanı adayı çıkarmayacaklarını belirtti.
HDP eş başkanı Pervin Buldan, ittifak adına okuduğu ortak açıklamada, “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tek adam yönetimine karşı tarihsel sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. AKP-MHP iktidarı, toplumun bugününü çalmıştır ve yarınını da tehdit etmektedir,” ifadelerini kullandı.
Buldan, “Ülkede demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin, toplumsal adaletin gerçekleşmesi için yoksulluğa, yolsuzluğa, talana ve ranta dayalı bir yönetimi sürdürmüş olan bu iktidardan, büyük tahribatın sorumlularından hesap sorma konusunda kararlıyız. Bu nedenlerle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmayacağımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz,” dedi.
EMEP Genel Başkanı Ercümet Akdeniz, basın açıklamasında, “Bizim için esas olan şey, Başkanlık koltuğunun, başkanlık makamının, başkanlık yetkilerinin ve cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin lağvedilmesidir. Bundan sonra alacağımız tutumda ana ilkelerimiz bunlar olacaktır,” ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu’na dolaylı destek
İttifak’ın açıklaması CHP lideri ve Millet İttifakının cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun TBMM’de HDP’yi ziyaretinin ardından geldi.
HDP eş başkanı Mithat Sancar 20 Mart’taki toplantının “yapıcı” bir toplantı olduğunu belirterek, ittifak bileşenlerinin bir iki gün içinde cumhurbaşkanlığı ile ilgili açıklamasını yapacağını duyurmuştu. HDP daha önce kendi adayını göstereceğini, ancak Millet İttifakı’nın tutumuna göre kararı yeniden değerlendirebileceğini açıklamıştı.
AK Parti ve MHP ittifakı olan Cumhur İttifakı’na karşı bir tutum alacaklarını belirten Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleri, bu açıklamalarıyla Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını da dolaylı bir biçimde desteklemiş oldu.
Açıklamadan satır başları şöyle:
AKP iktidarının son yirmi bir yılda uyguladığı ekonomik ve sosyal politikalar hayatın her alanında büyük bir yıkım yaratmış; özgürlükleri kısıtlayan, baskı ve hukuksuzluklara dayalı uygulamalar sınır tanımamıştır. Yaşadığımız çoklu sorunlar, çözümsüzlük ve ağır bunalım her geçen gün derinleşmektedir. AKP-MHP iktidarı, toplumun bugününü çalmıştır ve yarınını da tehdit etmektedir.
Ülkeye bir kâbus gibi çökmüş olan bu siyasi iktidar, her türlü tahakküm pratiklerini uygulayarak tek adam yönetimini ülkenin her bir karışına yaymış durumdadır. “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” Türkiye halklarını nefessiz bırakmaktadır.
Türkiye’nin en temel ihtiyacı halkın egemenliğine dayanan gerçek ve güçlü bir demokrasidir. Evrensel hak ve özgürlüklerin tanındığı ve anayasal güvence altına alındığı, demokratik hukuk ilkelerinin geçerli olduğu, sosyal ve ekonomik hakların yaşam bulduğu bir düzen istiyoruz. Yerel katılım mekanizmalarının işlediği güçlü bir yerel demokrasi olmadan bu hedefe ulaşmak mümkün değildir.
Ülke ve toplum olarak 15 Mayıs sabahına umutla uyanacağız. Demokratik değişimi gerçekleştirecek güçlerin parlamentoda çoğunluğu kazandığı, Kürt sorununda demokratik ve barışçı bir çözüm için Meclis’in asli bir irade olarak görüldüğü, tüm muhatapların şeffaf bir diyalog ekseninde özgür bir tartışma yürütebildiği, yurttaşların eşit, özgür ve barış içinde bir geleceği kuracağı günler bütün vicdan sahibi insanlarımızın özlem ve talebidir.
Türkiye’nin demokratikleşmesinin yolu Meclis’te emek, adalet ve barışta ısrar edenlerin, demokratik değişim ve dönüşümü gerçekleştirecek olanların, yani bizlerin önemli bir gücü elde etmesinden geçmektedir. Tek adam sistemi ve restorasyon arasında sıkıştırılmak istenen halkımızın gerçek alternatifi bizleriz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tek adam yönetimine karşı tarihsel sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Ülkede demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin, toplumsal adaletin gerçekleşmesi için yoksulluğa, yolsuzluğa, talana ve ranta dayalı bir yönetimi sürdürmüş olan bu iktidardan, büyük tahribatın sorumlularından hesap sorma konusunda kararlıyız.
Bu nedenlerle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmayacağımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz. Halkın çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesinin, kamu yönetiminde adaletin sağlanmasının, toplumsal cinsiyet eşitliğinin, doğaya saygının, gençlere özgür yaşamın, barışçıl bir dış politikanın, tarafsız ve bağımsız bir yargının, özgürleşen kimliklerin ve en önemlisi de bütün bunları içeren demokratik bir anayasanın tesis edildiği bir siyasal iklimi inşa etmek acil hedefimiz ve mücadele sebebimizdir.
Türkiye’nin çatışmaya değil aklı selim olanı uygulayarak barışmaya; toplumsal ve siyasal sorunlarımıza kalıcı, gerçekçi ve kapsayıcı çözümler üretmeye ihtiyacı var. Toplumu kutuplaştıran, gerginlik çıkaran, iç ve dış düşmanlar yaratarak huzursuzluğu büyüten, milyonlarca yurttaşın taleplerini ve özlemlerini görmezden gelen bir kişinin kazanma şansı olmayacaktır.