Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyasının en önemli mitinglerinden birini 6 Mayıs’ta ortaklarıyla birlikte İstanbul, Maltepe’de yaptı. Aslında Kılıçdaroğlu da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gibi 7 Mayıs’ta yapmak istiyordu İstanbul mitingini, ama Kılıçdaroğlu bir gün öne çekti. Erdoğan da 7 Mayıs’ta Atatürk Havalimanından çevirdiği Millet Bahçesinde benzeri bir gövde gösterisiyle Kılıçdaroğlu’na yanıt verdi.
Tahmin edildiği gibi İstanbul 14 Mayıs seçiminin asıl mücadele sahası oluyor.
Benim bu yazıda dikkat çekmek istediğim ise Millet İttifakı partilerinin dünkü mitingden önce yaptığı ekonomi kurmayları toplantısı.
İstanbul’da Emirgan’daki belediye tesislerinde yapılan toplantıya altı partiden ikişer iktisatçı katıldı. Toplantıya; CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, CHP Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak; DEVA Partisi Ekonomi ve Finans Politikaları Başkanı İbrahim Çanakcı ve Sanayi, Girişimcilik ve Dijital Dönüşüm Politikaları Başkanı Burak Dalgın; Demokrat Parti Ekonomik İşler Başkanı Bülent Şahinalp ve Genel İdare Kurulu Üyesi Ali Arif Aktürk; Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota ve Parti Sözcüsü Serkan Özcan; İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Bilge Yılmaz ve Genel Başkan Başdanışmanı Birol Aydemir; Saadet Partisi Genel Başkanvekili Sabri Tekir ve Genel İdare Kurulu Üyesi Musa Öztürk katıldı.
Cumhurbaşkanı seçilirse CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun ekonomi politikasında yapılması ve yapılmaması gerekenler kılavuzunu sunacak, bazıları kabinesinde yer alacak kadro belli oldu böylece.
Uygulama takvimi belli sözü
Toplantı sonrası yayınlanan bildiride ekonomi dünyasının, yerli ve yabancı yatırımcının bir süredir şikayetçi olduğu bazı önemli başlıklara yer verildi. Bazıları şöyle:
– Enflasyonla mücadele için Merkez Bankasının siyasi müdahaleden arındırılması,
– Hukukun üstünlüğü, hukuk güvenliği ve yargı bağımsızlığı,
– Öngörülebilir iş ve yatırım ortamı, gerçekçi hedefler,
– Ehliyetli, liyakatli, dürüst ve deneyimli kadrolarla çalışılması,
– Durum ve Hasar Tespit Komisyonu ile kamuda gizlenen açıkların saptanması,
– Kamuda israfı önleme ve yeni vergi politikası.
Ama bana kalırsa bütün bunların yanı sıra daha bildirinin girişindeki “Ekonomik adımların seçim sonrası hayata geçirilebilmesi için öncelik sıralaması yapıldığı ve uygulama takvimi belirlendiği” ifadesi önem taşıyor.
Hatırlanacağı gibi Kemal Kılıçdaroğlu tarafından da seçimi kazandığında kabinede muhtemelen Hazine Bakanı olarak yer vereceği İYİ Partili Bilge Yılmaz 15 Mayıs’ta piyasalarda yaşanabilecek faiz-döviz şoklarına karşı neler yapılacağının önceden (tercihan 8 Mayıs’ta) açıklanmasını önermişti.
Kılıçdaroğlu’nun borsa uyarısı
Yılmaz’ın bu uyarısının Kılıçdaroğlu tarafından ciddiye alındığı belli.
Nitekim ekonomi kurmayları toplantısının ardından Twitter üzerinden yayınladığı mesajında İstanbul Borsasında manipülasyon yoluyla küçük yatırımcıyı çarpanları uyararak, 15 Mayıs sabahı Borsa’ya soruşturma emri vereceğini söyledi; tabii 14 Mayıs’ta ilk turda kazanması halinde. Borsa İstanbul, malum Türkiye Varlık Fonu kontrolünde. Borsa’nın başında da aynı zamanda TVF Başkan Yardımcısı Erişah Arıcan bulunuyor. Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı seçimi kazanırsa TVF’nun kaldırılıp soruşturulacağını da vadediyor.
Ancak bu mesaj kendi başına seçimin hemen ertesinde yaşanabilecek piyasa sabotajlarına karşı uyarı niteliği taşıyor.
Nitekim 10Haber sitesinde Barış Soydan, Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin vatandaşları borsaya yönlendirmesine karşı İstanbul Borsası’nın son bir ayda yüzde 10 değer kaybettiğine, değer kayıplarının 2023 başından bu yana yüzde 20’ye ulaştığına dikkat çekiyor.
Millet İttifakının ekonomi kadrosu gibi hassas konularda erken uyarı radarlarını harekete geçirdiği de belli.
Peki, Cumhur İttifakı seçimi kazanması halinde yola hangi kadroyla ve hangi politika çerçevesinde devam etmeyi planlıyor?
Şimşek, Yılmaz, Elvan. Kavcıoğlu
Erdoğan’ın seçimi kazanıp koltuğunu koruması halinde Hazine ve Maliye koltuğunda Nebati’nin oturmayacağı belli.
Peki, kim oturacak? Ve kimin oturacağı ekonomik politikanın seyri açısından bir şey değiştirecek mi?
Erdoğan (Deva lideri Ali Babacan’a göre) Hazine’ye bakarken aylarca randevu vermediği, bakanlıktan alıp meydanlarda yuhalattığı Mehmet Şimşek’ten -bildiğimiz kadarıyla- iki kez ret yanıtı aldı. Şimşek “işlerinin yoğunluğunu” gerekçe gösterip gittiği halde AK Parti kaynaklarının hâlâ “ama bize yardım edecek” dediğine bakılırsa, hâlâ da Şimşek’ten umudunu kesmiş değil.
Erdoğan ve “evet efendimcileri” zannediyor ki, Londra sermaye çevreleriyle ilişkide olan Şimşek’i ekibine dahil ederse, kendi yönetimindeki Türkiye hakkında yeterince bilgiye sahip olan uluslararası sermaye bir anda Türkiye’nin “Ortodoks” politikaya döndüğünü düşünecek.
Şimşek’in dönüşü kendi vicdanı ve midesinin kaldıracağı bir iş ama Ankara’da konuşulan yedek isimler var. Örneğin damadı Berat Albayrak’tan sonra göreve getirip aldığı Lütfü Elvan. Örneğin daha önce bakanlık yapmış olan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Cevdet Yılmaz. Örneğin “sözümden çıkmıyor” diye takdir ettiği Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu.
Beştepe’nin ekonomi kurmayları
Hepsi daha önce denenmiş isimler. Erdoğan yeni isim üretemiyor. Ekonominin başına kimi getirirse getirsin dümende kendisinin olacağı, ince ayarlarla mevcut ekonomi politikasına devam edeceği belli.
İnsanın aklına geliyor doğrusu: Erdoğan neden hep denenmiş isimlerde ısrar ediyor da Beştepe’deki ekonomi baş danışmanlarından örneğin Yiğit Bulut ya da Cemil Ertem’den gibi isimlerden bakan olarak yararlanmayı düşünmüyor? Ya da şimdiye dek bakanlık görevlerini reddetmiş Erişah Arıcan’dan?
Millet İttifakı ekonomi kadrosunda yer alan DEVA Partili Burak Dalgın, “Kılıçdaroğlu’nun değişik görüş, alan ve deneyimlerden gelen böyle bir kadroyu biraraya getirebilmiş olması bile” diyor; “Seçimi daha kazanmadan bile elde edilmiş bir kazanımdır.”
Muhalefetin seçimi kazanması halinde ekonomi kadro ve senaryoları belli olmaya başladı ama iktidarınki pek belli değil.