14 Mayıs seçimlerinin ardından Kemal Kılıçdaroğlu açıklama yaparak yeni seçim kampanyasını da başlatmış oldu. Seçim sonrasında Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı seçileceğine inanan kitlede yaşanan büyük hayal kırıklığı çabuk terkedildi.
Gençler el koydu
CHP Çankaya İlçe Binasına gençlerin abartısız, akın akın geldiklerine tanık oldum. Örneğin, ODTÜ’lü 4 genç, ders arası, görev istemek için gelmişler. Müşahid olmakla yetinmek niyetinde de değiller. “Bizler bilgisayar konusunda yetkiniz, veri girişine de yardımcı olmak istiyoruz” dediler.
Kendi aralarında örgütlenen, seçim günü toplu halde okullarda her işe koşacağız bizden faydalanın diyen, bu arada olanlar üzerine kafa yoran pek çok gençle karşılaştım bu bir kaç günde.
Bir yandan da çıkış arıyorlar. Çünkü aynı şu cümledeki gibi güven sorunu da yaşıyorlar: “Üzgünüm ama ne sırtımızı güvenle yaslayabileceğimiz bir oluşum var ne de eylemsiz kalarak beklediğimiz sonucu alabileceğimiz bir gerçeklik.”
İşte tam bu süreçte, eyleme geçelim diyen insan selini organize etmek ve bu enerjiyi verimli bir şekilde yönetmek gerekiyor.
CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı, “görev almak isteyenleri not almaya yetişemiyoruz” diyor.
Milletvekilleri illerde görevlendirildi
CHP, çalışma programını tamamlamış. Mevcut ve yeni seçilen tüm milletvekilleri illerde görevlendirilmiş. Ankara’da ise hiç bir milletvekiline görev verilmemiş. Ankara milletvekilleri dahi başka illere gidecek çalışmak için.
Ankara Mansur Yavaş’ın sorumluluğuna bırakılmış. Bütün milletvekili aday ve aday adayları da çalışmalara katılacak, hatta sokak bazında görevlendirilecek. Oy kullanmayanlara ulaşılmaya çalışılacak. Oy potansiyeli olan bölgeler hedef alınarak birebir saha çalışması yapılacak. Keşke seçim öncesi de bu seferberlik sağlanabilseydi dedirten farklı bir sinerji ve azim var.
Kılıçdaroğlu’nun yol haritası belirlendi
Bir kaç gündür yol haritasını belirlemek için çalışan CHP Yönetimine Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlama işaretini vermesi bekleniyordu ki basın açıklaması ile bu gerçekleşti.
Çoğunluğu genç ve kadınlardan oluşan katılımcılar ve “Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu” sloganlarının yankılandığı salonda Kemal Kılıçdaroğlu, daha önce bir seçim olmamış gibi, 28 Mayıs günü, sıfırdan milletin karşısına çıkılacağının altını çizerek başladı konuşmasına.
Kılıçdaroğlu, “demokrasi şöleni ve huzur havası içinde geçmesi gereken bir seçim sürecinin, Erdoğan’ın yalan ve iftira kampanyalarıyla gölgelendiğini, karşısında daha mert, daha yürekli bir rakip görmek istediğini, miting meydanlarında montajlanan görüntüleri gerçek gibi anlatan ve bundan da medet uman bir adayı bu ülkenin haketmediğini,” söyledi.
Sandık güvenliği
Günlerdir oylara sahip çıkılamadığı yönündeki eleştirilere cevaben, tüm tutanaklara sahip olduklarını, tek bir oyun dahi hakkını yedirmeyeceklerini, YSK’ya gerekli tüm itirazları yaptıklarını aktardı.
28 Mayıs seçim sabahı ise her sandıkta beş müşahide ihtiyaç olduğunu belirterek, “Hakkını yedirmeyecek, her koşulda güvenebileceğimiz çok daha fazla yiğit, kadın ve erkek sandık görevlisine de, müşahide de ihtiyacımız var.” dedi ve kendisine oy veren 25 milyon kişiye çağrıda bulundu.
Terör çıkışı
Kılıçdaroğlu, propaganda dönemi boyunca kendisini terör örgütleriyle ilişkilendirmeye çalışan Erdoğan’a, salondan da en fazla alkışı alan şu çıkışları yaptı.
“Erdoğan, sen değil misin terör örgütleriyle defalarca masaya oturan, kapı arkalarında milletimizden gizli gizli pazarlıklar yapan? Senin ne haddine bizim vatan sevgimizi sorgulamak! Senin ne haddine bize kara çalmak! Buradan açık ve net tekrar ilan ediyorum.
Bütün vatandaşlarıma ilan ediyorum. Ben terör örgütleriyle masaya asla oturmadım ve hiçbir zaman da oturmayacağım. Nokta!”
“Erdoğan, sen değil misin FETÖ’yü besleyip büyüten, ayağına kadar giden, ‘ne olursun, yalvarıyorum, geri dön’ diyen sen değil misin? Sen değil misin onunla el ele verip milletin ordusuna, şanlı Türk Silahlı Kuvvetlerine kumpas kuran? Ben bunları bilmiyor muyum? Bu millet bunları bilmiyor mu? Buradan ilan ediyorum. Ben hiçbir zaman Mehmetçiğimize kumpas kuranlarla yan yana durmadım, asla ve asla durmayacağım. Nokta!”
Mülteciler
Mültecileri göreve gelir gelmez evlerine göndereceğini söylemesi ise, daha önceki açıklamalarına göre daha radikaldi. Erdoğan’ın ülkenin sınırlarına, namusuna sahip çıkmadığını, ülkeye bile bile 10 milyondan fazla mülteci getirdiğini, ithal oy sağlamak için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını haraç mezat satttığını ve kendi vatandaşlarımızı mülteci konumuna düşürdüğünü, söyledi.
Kılıçdaroğlu, mevcut yönetimin tekrar seçilmesi halinde olası Türkiye tablosunu ise şöyle çizdi:
“10 milyondan fazla sığınmacının olduğu, doların 30 liraya çıktığı, ekmeğin 10 lira olduğu, sefaletin derinleştiği, suç makinasına dönen kaçak ve sığınmacılar ile mafya çetelerinin kontrolüne geçen ve yağmaların başladığı şehirler.”
“Artan kadın cinayetleri, genç kızların kendi başına özgürce dolaşamayacağı sokaklar, domuz bağıyla insanlarımızı öldürenlerin ortak olduğu bir iktidar.”
“Teröristlere taviz verilen bir yönetim anlayışı.”
Kılıçdaroğlu, vatanını seven hiç kimsenin böyle bir tabloya izin vermemesi ve 28 Mayıs’ta sandığa giderek bu tehlikeyi önlemesi gerektiğini söyleyerek tamamladı konuşmasını.
Seferberlik hali
Milletin kendiliğinden bir seferberlik başlattığı, insiyatif aldığı, CHP teşkilatlarına görev almak için akın ettiği gözönüne alınırsa, Kılıçdaroğlu’nun çağrısı çoktan karşılık bulmuş görünüyor.
Belki bugünlerde, bir dostun da önerdiği gibi, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni tekrar tekrar okumalı ve dillendirmeliyiz. Böylece hala ayağa kalkmamış gençlere de ulaşılabilir.
Tam da 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımızı kutlarken, Gençliğe, öncelikli vazifesinin, Türkiye’nin bağımsızlığını ve Cumhuriyetin temel değerlerini sonsuza kadar korumak olduğunu, Türk milletinin geleceğinin buna bağlı olduğunu söylemiş olan Atatürk’ü saygı ve sevgiyle anıyorum.
Türk Gençleri kendilerine seslenen Atatürk’ün şu sözlerini her zaman hatırlamalı ve demokrasinin temel aracı olan oy kullanma haklarını muhakkak kullanmalıdır.
“Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”