Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 28 Mayıs’ta üçüncü defa yeniden seçildikten üç hafta kadar sonra, 21 Haziran’da yeni AK Parti Grubuna ilk kez seslendi, zaferini kutladı.
Erdoğan seslenişine 20 Haziran’da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Grubuna hitabında “6’lı değil, gerekirse 16’lı masa kurarak” kendisini er geç devireceği sözleriyle adeta alay ederek başladı. Konuşması boyunca buna bir kez daha değinip, “İstersen 160’lı masa kur” diye üsteledi. Ancak konuşmasındaki en ilginç yanlarından biri, yüzde 52 ile seçilmesine karşı AK Parti’nin yüzde 35,6 oy almasını yetersiz bulmasıydı.
Evet, AK Parti 2002 seçimlerinden bu yana her sandıktan olduğu gibi bu defa da birinci parti çıkmıştı ama, 2018 seçimlerindeki yüzde 42,5 oyunu 7 puan düşürmüştü. Yani bir yandan zaferini kutlarken, halkın sandık yoluyla AK Parti’ye “verdiği mesajlara kayıtsız kalamazdı”.
AK Parti 19 Haziran’da Erdoğan başkanlığında yaptığı MKYK toplantısında da sonbaharda Büyük Kongreye gitme kararı almıştı; il ve ilçe kongrelerini Büyük Kongre’den sonra yapacaktı.
İktidar zaferini yetersiz bulurken
Bu kararın anlamı açık. Erdoğan zaferini yetersiz buluyor ve AK Parti’nin oy kaybını giderecek önlemleri bir an önce alıp ilan ettiği iki hedefe kilitlenmek istiyor.
Bu hedeflerden biri, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere 2019’da CHP’ye geçen büyükşehir belediye başkanlıklarını 31 Mart 2024’te geri almak. Diğeriyse Anayasayı değiştirmek. Erdoğan dün “Yeni Meclisimiz Türkiye Yüzyılının kurucusu ve mimarı olacaktır” sözleriyle ifade etti. Yeni Meclis, yani 28’inci dönem TBMM’nin oluşum itibarıyla şimdi kadarki en milliyetçi-muhafazakâr Meclis olduğunu da akılda tutmak gerekiyor. Erdoğan’ın zaferini yeni Anayasa’yla taçlandırmak istediği yeni Meclis’in yapacağı Anayasa konusunda kendi önerilerini ortaya koymak, Atatürk, cumhuriyet ve laiklik vurgu ve uyarılarını yapmak ise ne Atatürk’ün kurduğu parti olan CHP’ye ne da Millet İttifakındaki ortağı İYİ Parti’ye, ama Erdoğan’ın Cumhur İttifakındaki stratejik ortağı, MHP lideri Devlet Bahçeli’ye kalmıştır.
Çünkü muhalefet, bu kritik dönemeçte ufukta görünen yeni Anayasa’ya kendi katkılarını verme, etkilemeye çalışma gündeminden uzak, kendi iç sorunlarıyla fazlasıyla meşgul görünüyorlar.
İYİ Parti CHP ve ipe un sermek
Yaklaşım farkını vurgulamamız gerekiyor. Erdoğan, Kılıçdaroğlu ve İYİP Genel Başkanı Meral Akşener seçim sonrası sarsıntılarla uğraşırken bir an önce hareket hattını belirlemek için il ve ilçe kongrelerini geciktirici gerekçe yapmıyor.
Bu konuda daha seçimden önce 24-25 Haziran’da olağanüstü kurultay ilan eden Akşener’i ayrı yere koymamız gerekiyor. En azında İYİP’te bir an önce yönetimi yenileyip yola devam niyeti var.
Kılıçdaroğlu zaten 28 Mayıs akşamı yenilgiyi kabulle istifa edip CHP’yi olağanüstü kurultaya götürmediği için eleştiri yağmuru ve baskı altında. İstifa konusunu ayrı tutarak, doğru bir adımla değiştirdiği MYK’nın aldığı 15 Ekim’e kadar bütün ilçe ve il kurultaylarını bitirme kararının sonbaharda Büyük Kurultayla sonuçlanıp sonuçlanmayacağıysa belli değil. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Kılıçdaroğlu’nun yerine geçme isteğini gerekçe yaparak kurultayı 31 Mart 2024 yerel seçiminin sonrasına bırakma eğilimi var CHP yönetim katlarında.
Erdoğan zaferini yetersiz bulup değişim isterken CHP, adeta yenilgisiyle yüzleşmemek için ipe un seriyor.
Kılıçdaroğlu’nun kendisini ve CHP’yi bu durumda görmekten memnun olduğunu hiç sanmıyorum ama sadece kendi açısından değil, Türkiye’deki siyasetin kalitesi açısından da hızla eylem almasında yarar olduğu görülüyor.