Cengiz Holding’in Kanadalı Liberty Gold firmasından satın aldığı Halilağa Bakır Madeni Projesi’nin oksijen cenneti Kaz Dağları açısından felaket olacağını anlatmak ve engellemek için yıllardır süren bir mücadele sözkonusu.
Tam da Akbelen’de ağaçların kesilmesini önlemek için direniş sürerken, Kaz Dağları’nda da Türkiye’nin yakından tanıdığı şirket, DSİ eliyle ağaç kesimine ve şantiye inşaatına başladı bile. Hem de Kaz Dağları’na geri dönüşsüz zararlar verecek olan Halilağa Bakır Madeni projesinin iptal kararı Danıştay tarafından onandığı halde.
2012’de verilen “ÇED Gerekli Değildir” kararı ile çalışma izni almış olan ve bir şekilde göstermelik üretimlerle ruhsatını devam ettiren Truva Bakır A.Ş. firması artık Cengiz Holding’in sahipliğinde karşımızda.
Şirketin “Halilağa Bakır Ocağı Kapasite Artışı, Cevher Zenginleştirme Tesisi ve Atık Depolama Tesisi” projesi için 2020’de başlattığı proje kapsamında tüm itirazlara rağmen projeye 2021 yılında “ÇED Olumlu” kararı verilmiş, “ÇED Olumlu” kararının iptali için 90 davacı tarafından üç ayrı dava açılmıştı.
Bilirkişi raporlarında, söz konusu alanda yapılacak projenin doğal ve kültürel varlıklar üzerinde geri dönüşsüz tahribata neden olacağının belirtilmesi üzerine “ÇED Olumlu” kararı iptal edilmiş, karar itiraz yolu kapalı olmak üzere Danıştay tarafından da onaylanmıştı.
Ancak burada kalmadı, bu süreçte şirket, ÇED Raporunda değişiklikler yaptı. Eski proje ruhsat alanına bir ruhsat daha eklenerek, ruhsatlar birleştirildi, yeni bir ruhsat alındı ve projenin adı değiştirildi.
Yeniden başlatılan ÇED süreci sonrası, şirket tekrar “ÇED Olumlu” kararı aldı. Karara karşı bu kez 95 davacı tarafından 2023’de yeniden dava açıldı. Dava süreci halen devam ediyor. Davada yürütmeyi durdurma talebi yerine getirilmedi ve henüz bilirkişi keşfi için de bir karar verilmedi.
Yürütmeyi durdurma kararı verilmemiş olması nedeniyle mevcut “ÇED Olumlu” kararına dayanarak şirketin faaliyete başlamasının önünde de yasal bir engel bulunmuyor.
Nitekim, YetkinReport’a bilgi veren yetkililer, şirketin hem göletlerle ilgili hem de proje alanındaki özel mülkiyete konu alanlar için tapu sahiplerine tebligat göndererek, kamulaştırma tehdidi ile pazarlık teklifinde bulunduğunu belirtti.
1 Ağustos 2023’te yapılan görüşmelere katılan bazı köylülerden alınan bilgiye göre, düşük teklif verilmesi nedeniyle köylüler arazilerinin satışını kabul etmedi.
Biraz projenin detaylarından bahsedelim: Maden ruhsat alanı 5995,74 hektar (ha), ÇED Alanı 580,21 hektar ve üç poligondan oluşuyor. 580,21 ha’lık ÇED alanının 513,80 ha’lık kısmı orman arazisi; 66,41 ha’lık kısmı ise orman sayılmayan alan içerisinde yer alıyor.
Projenin adında “bakır” olsa da aslında “ÇED Olumlu” kararı verilen işletme kapsamında “yeraltı ocağı altın madeni de” yer alıyor ve hem “altın” hem de “bakır” elde edilmesi bekleniyor.
Proje Süresi: 2 yıl inşaat dönemi, 15 yıl işletme dönemi ve 2 yıl kapatma dönemi olmak üzere toplam 19 yıl olarak planlanmış, işletme Yöntemi ise patlatmalı açık ocak işletmeciliği olarak belirtilmiş.
Hacıbekirler, Muratlar, Halilağa, Yanıklar, Osmaniye, Yaylacık köyleri bu projeden etkilenecek.
Arazi, orman ve şahıs arazileri üzerinde yer alıyor. Ormanlık alan için orman kullanım izinleri alınacak, şahıs arazileri için ya sahiplerinden satın alınacak ya da devlet tarafından kamu yararı gösterilerek acele kamuştırma yapılıp şirkete tahsis edilecek.
Tarım arazileri tarım dışı alan olarak belirlenecek. Halbuki, ÇED alanı içerisinde bulunan 66 ha alan tarım alanı ve köylüler tarım alanlarını çeşitli şekillerde değerlendiriyor. Proje kapsamında bu alanların köylülerin elinden alınması söz konusu olacak.
Hazırlanan ÇED Raporunda 353 bin 511 adet ağacın kesileceği belirtilmektedir. 1 ağaç bile kesilmemeliyken, yörede, 1 milyon ağacın kesilebileceği öngörülmektedir.
Sonuçta, Halilağa Bakır Madeni Projesi ile 773 futbol sahası büyüklüğünde orman, mera ve tarım toprağı yok edilecek, 3 köy haritadan silinecek, su sıkıntısı çekilen köylerde yeraltı suları ve dereler maden şirketine tahsis edilecektir.
Proje gerçekleşirse, ÇED alanı ve çevresindeki su kaynakları, içme suyu ve tarımsal sulama hatları kullanılamaz duruma geleceğinden, alternatif su kaynaklarının bulunması; maden sahası faaliyetleri su kaynaklarını kullanılamaz hale getirmeden önce, alternatif su projelerinin inşaatının tamamlanarak hizmete sunulması gerekiyor.
ÇED Alanı civarında toplam 9 adet kaynak ve 7 adet çeşme belirlenmiş. Kaynakların tümü kaptaj içerisinde yer almakta ve köylerin su depolarına iletiliyor. Kaynakların dışında yöre halkı tarafından, daha çok otlatılan hayvanların sulama ihtiyacını karşılamak üzere kullanılan çeşmeler de bulunuyor.
Hacıbekirler ve Muratlar köylerine giden isale hatları, ünite alanlarının altında kalıyor. İnşaat aşamasında bu içme suyu hatları deplase edilecek.
Tesisin işletme döneminde günlük toplam su ihtiyacı 131,46 lt/sn olarak hesaplanmış.
Bu kapsamda tesiste günde 11.358,144 m³, ayda 340.744,320 m³ kullanma suyuna gereksinim olacak. Bu değer yıllık kullanım olarak yaklaşık 4,1 milyon m³ suya denk geliyor. Sahada yapılan çalışmalar neticesinde bölgenin, tesisin ihtiyacını sağlayacak nitelikte yeraltı suyuna sahip olmadığı anlaşılmış.
Su Temin Planı’nda Halilağa Bakır Projesi kapsamında ihtiyaç duyulan suyun sağlanması için üç farklı unsuru içeren bir yapı öngörülmüş. Bunlar Hacıbekirler Göleti, Sazlıdere Göleti ve Uzunalan Deresi su alma yapısı.
Hacıbekirler 1 ve 2 Göletlerinin suyu, Kocabaş Çayı’ndan yapılacak pompaj yardımıyla temin edilecek.
Bölgede su kıtlığı olduğu ve köylerde susuzluk çekildiği biliniyor. Ayrıca su alınması planlanan Kocabaş Çayı da Çan İlçesi için çok önemli ve Çan’daki çeşitli tesisler kısıtlı bir kapasiteye sahip bu çaydan faydalanmakta. Gölet inşaatları, su alma yapıları, derivasyon kanalları, taş ocakları vb. bağlantılı tüm tesislerin bölgenin biyoçeşitliliğine, flora ve faunasına, yeraltı ve yerüstü sularına etkileri tüm yönleriyle incelenmeli ve detaylı bir ekosistem değerlendirilmesi yapılmalıdır.
Göletlerle ilgili alınmış olan “kapsam dışı”, “ÇED sürecinin uygulanmasına gerek yoktur” gibi kararların bölge için yapılmış herhangi bir Ekosistem Değerlendirme Raporu’na göre verilip verilmediği de bilinmiyor.
Maden projesine proses suyu sağlayacak tüm yapıların ve bu yapılarla ilgili tüm tesislerin, -kaldı ki bir bölümü zaten halihazırdaki ÇED alanı içinde kalmaktadır- madenle birlikte tek ÇED Raporu içinde değerlendirilmesi gerekmektedir ve ÇED’i parçalayıp bölmek ÇED Yönetmeliğine aykırıdır.
3 Ağustos 2023’de Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği bir basın bildirisi ile, ruhsat alanında, Hacıbekirler Köyü orman yolunda yol genişletme, ağaç kesimi, hafriyat, teraslama gibi çalışmaların yapıldığı ancak herhangi bir bilgilendirme tabelası olmadığını duyurdu.
Alana gidildiğinde Mİ Yapı’ya ait araçların çalıştığının görüldüğü, alana girilmesi ve bilgi alınması konusunda sıkıntılar yaşandığı bildirildi.
Bazı kaynaklardan şantiye kurulumu yapıldığına dair bilgiler edinilmişti.
Söz konusu alanın koordinatlarının maden projesinin ruhsat alanı içinde ve ÇED alanı sınırında olduğu görülmüştü.
Projenin ÇED Olumlu kararına 95 davacı ile dava açılmış, dava süreci halen devam etmekteyken ağaç kesimleri ve yol çalışması için herhangi bir izin ve tahsislerin olup olmadığının ilgili kurumlara sorulduğu ancak yazılı yanıt alınamadığı da basın bildirisinde yer aldı.
Dernek, söz konusu faaliyetin “Halilağa Bakır Ocağı Projesi” veya DSİ’nin “Hacıbekirler 1 ve Hacıbekirler 2 Projeleri” ve buna bağlı taş ocağı ile ilgili olup olmadığını, şirketin madencilik faaliyetine başlayıp başlamadığını, Truva Bakır Madencilik A.Ş.’ne veya DSİ’ye herhangi bir işletme izni verilip verilmediğini, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne de yazılı olarak sordu ve hala cevap bekliyor.
TEMA’nın da hazırlamış olduğu detaylı raporda belirttiği gibi, zengin canlı tür çeşitliliği, ormanları, kadim kültürü ve tarımsal ekonomisi ile Türkiye’nin ve Dünya’nın önemli doğa ve kültür alanlarından biri olan “Kaz Dağları Yöresi” bugün madencilik faaliyetleri nedeniyle bir varoluş mücadelesi vermektedir.
Maden Kanunu’nda bugüne kadar yapılan değişiklikler tüm koruma statülerini hiçe sayarak doğa alanlarını, tarım alanlarını, meraları ve kültür miraslarımızı madencilik faaliyetine açmıştır.
Akbelen, Kaz Dağları, Cerattepe, Murgul vb. derken, mevcut yönetim anlayışı sürdükçe, mücadele de devam edecektir.
Not: Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği YK. Başkanı Süheyla Doğan Ünal’a verdiği bilgiler için teşekkürlerimle.
Mehmet Öğütçü ve Rainer Geiger Ortadoğu, yıllardır süregelen siyasi istikrarsızlık ve ekonomik çalkantıların izlerini taşıyan…
Yeni yıla girmemize sayılı gün kala, Milli Eğitim Bakanlığı sayesinde çocuklarımızı ve gençlerimizi maazallah kazara…
ABD ordusu bir kez daha Donald Trump’a Suriye resti çekiyor. Başkanlık görevini 20 Ocak’ta devralacak…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD'nin Gazprombank için uyguladığı yaptırımlardan Türkiye'yi muaf tutacağını…
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller'ın Suriye'de Türkiye destekli Suriye Milli…
Esad gitti ama bence Suriye için en çetin meydan okuma yeni başlıyor. İsrail, ülkenin tüm…