Rusya’nın TASS haber ajansı 23 Ağustos akşam saatlerinde Rus paralı asker ordusu Wagner’in başı Yevgeni Prigojin’in öldüğünü duyurdu. Wagner’in Telegram kanalı Gri Bölge de “Prigojin öldü” yayını yaptı. St. Petersburg’a gitmek üzere Moskova’dan havalandıktan kısa süre sonra Tver yakınlarında düşmüştü. Şu ana dek Prigojin’in gerçekten o uçakta bulunup öldüğüne dair tek resmî açıklama Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in ailesine gönderdiği taziye mesajı: “yetenekliydi ama ciddi hatalar yapmıştı”.
Bu hataların başında kuşkusuz uçağının düşmesinden tam iki ay önce, 23 Haziran akşam saatlerinde Putin’e karşı ayaklanması geliyordu. Ayaklanma, Ukrayna’ya karşı savaşının ikinci yılındaki Putin’i zor durumda bırakmıştı. O kadar ki Putin ayaklanmaya katılanları, Moskova’ya ilerleyişlerini durdurmaları karşılığında bir defalığına affetmek zorunda kaldı; Prigojin’in görevden alınmasını istediği Savunma Bakanı Sergey Şoygu ise yerini korudu.
Ukrayna harekâtının tahminlerinden öte uzaması Putin’i Prigojin ve Wagner’i Ukrayna’da da kullanmasına yol açtı ve deyim yerindeyse çanak çömlek orada patladı.
Prigojin: Putin yaralı bırakır mıydı?
Bir süre Aleksandr Lukaşenko tarafından Belarus’ta konuk edilen Prigojin kısa süre sonra yeniden ortaya çıktı. Uçağın düşmesinden iki gün önce, 21 Ağustos’ta çöllük arazi fonunda, “Afrika’yı özgürleştirmekten” söz ediyordu.
Wagner, Rusya’nın Afrika’daki vekalet savaşı ordusuydu. Libya’da Türkiye hükümet yanlısı güçlerin safındayken, isyancı saflarda Wagner de bulunuyordu. Son olarak 26 Temmuz’daki Nijer’de yönetime el koyan darbecilerin Wagner’den destek istediği bildiriliyordu. Prigojin’in komutanlarıyla birlikte Moskova’dan St. Petersburg’a girmesi dahi başının artık belada olmadığı izlenimini vermiyor muydu? Fazla ortalardaydı ya da ortalarda olmasına izin veriliyordu.
Prigojin eğer ortadan kaldırıldıysa, ABD de hatta Afrika’daki çıkarları yara alan Fransa da failler listesinde yer alabilir; birkaç istihbarat örgütünün iş birliği dahi düşünülebilir. Ama dünyada kendisini ciddiye alan hiçbir devletin, hiçbir yönetimin savaş ortasında kendi saflarında ayaklanma çıkaran silahlı bir sorun odağıyla hiçbir şey olmamış gibi yola devam etmesi beklenemez; hayatın olağan akışına aykırıdır. Moskova, kaplanı öldürmeyen yaranın güçlendireceği ihtimaline göre hareket etmişe benziyor.
Yanıttan çok soru var
Prigojin vakasında henüz yanıttan çok soru var. Füzeyle düşürüldüğü ihtimali düşme görüntülerinin ortaya çıkmasıyla ortadan kalkmış gibi.
Ancak, Prigojin’in ayaklanırken ordu yönetimini suçladığı, ordunun da Prigojin’den fena halde rahatsız olduğu biliniyordu; Wagner’in Ukrayna güçlerine karşı daha atılgan savaştığı da öyle.
Batı basını Putin’in aynı gün Hava ve Uzay Kuvvetleri Komutanı Sergey Surovikin’i görevden almasına dikkat çekiyor. Surovikin’in iki ay önceki Wagner ayaklanmasından haberi olduğu halde Putin’e bildirmediği ve bir süredir ortada görülmediği –The Moscow Times’a göre– tutuklanıp sorgulandığı iddiaları vardı.
Ancak Rus askeri istihbaratınca eğitildiği bildirilen Prigoijin’in bütün komuta heyetiyle pikniğe gider gibi aynı uçağa binmesi de ciddi bir sorudur. Aynı zamanda bütün Wagner komuta heyetinin o gün aynı uçakta seyahat edeceğine dair istihbarat bilgisine de sahip olunduğu anlamına gelir.
Bu bir suikast ise, füzeye de gerek yok zaten. Zamanında Wagner’e sızdırılmış bir ajanın uçağın bakımı sırasında iki vidayı gevşetmesi bile düşürmek için yeterli olabilir. Eşref Bitlis Vakasını unutmayalım.
Suikast ise Putin biliyor muydu?
Gerçekten durum buysa, şimdi lideri ve komuta heyeti ortadan kalkmış halde, uluslararası örgütlenme ağıyla bir paramiliter örgüt -ister Rus ister başka- o kabiliyete sahip herkesin kullanımına açık durumdadır.
Prigojin’in -eğer öldürüldüyse- başka bir istihbarat servisi tarafından öldürülmüş olması ihtimali elbette vardır. Ama tartışmaya açık konulardan biri de böyle bir suikastın Putin’den habersiz yapılmış olmasıdır ki bu ihtimal Putin’e karşı yapılmış bir eylem sayılır ve Putin’in sinirlerini daha da bozar. “Putin’in Prigojin öldü” haberini İkinci Dünya Savaşının dönüm noktalarından olan Kursk Zaferinin yıldönümü töreninde alır almaz Moskova’ya dönüşü, Putin’in Wagner yeni bir ayaklanma ihtimalinden endişe duyduğu olarak da yorumlanabilir.
Gerçi Putin’in bilgisi içinde bir eylemse bu da Putin’in duyduğu endişenin bir işareti sayılır. Her durumda Ukrayna Savaşının Rusya’ya toprak kazancı ama Putin yönetimine sadece askeri ve ekonomik değil, siyasi maliyet getirdiği, bu maliyetin büyüdüğü anlaşılıyor.
Ankara dikkatle izliyor
Prigojin Vakası, Türkiye’nin tahıl anlaşması özelinde Rusya ile Ukrayna arasında belki de tek işler kanal olarak devrede olduğu bir sırada gündemde. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Ukrayna, daha sonra da Rusya’ya gidiyor bu konu için.
Putin’le yakınlığı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için değerli; özellikle de Batı ile ilişkileri dengelemesi bakımından. Putin içinse, örneğin S-400 gibi stratejik bir konuda Erdoğan’ın NATO içinde başlattığı tartışma bile tek başına bir anlam ifade ediyor. Mayıs seçimlerine giderken Akkuyu Nükleer Enerji Santrali ve BOTAŞ üzerinden verdiği mali destek Erdoğan açısından önemliydi.
Konuyla doğrudan ilgisi yok belki ama Erdoğan’ın -ondan da çok yakın çevresindeki bazılarının- defalarca “gelecek” demesine ve bunu adeta gurur meselesi yapmasına karşı Moskova’nın “tarih veremeyiz, durun bakalım” demesi güvenlik gerekçelerine dayanıyor olabilir; koyun et derdinde yani.