Categories: Siyaset

Erdoğan Anayasa Mahkemesi üstünlüğünü bitirme hazırlığında

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargı krizinde açık tavrını Anayasa Mahkemesi karşısında Yargıtay’dan yana koydu. Eleştirisinden TBMM de payını aldı. Fotoğrafta Erdoğan, yanında TBMM Başkanı Kurtulmuş olduğu halde 10 Kasım Atatürk’ü anma töreninde Anıtkabir’de görülüyor. (Foto: Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi üyelerine suç duyurusuyla başlayan yargı krizine dair 9 Kasım’da Özbekistan’dan dönüşünde gazetecilere söyledikleri 10 Kasım’da medyaya yansıdı. Yargıtay’ın aldığı kararın “asla kenara atılamayacağını” vurgulayan Erdoğan, AYM’nin “birçok yanlışları arka arkaya yapar hale geldiğini” söyleyerek kesin tavrını ortaya koydu. Bu gün katıldığı Atatürk’ü anma töreninde “Taraf değil hakemim” diyerek çıkışını yumuşatmaya çalıştıysa da uçaktaki konuşmasıyla seçtiği taraf açık görünüyor.

Erdoğan, Gezi Davasında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan Can Atalay’ın TİP’ten milletvekili seçildiği için tahliye edilmesi kararı alan Anayasa Mahkemesi ile birlikte TBMM’yi de eleştirdi.  Erdoğan, “Parlamentomuz da bu konuda ağır hareket ediyor” diyerek, Atalay kararının Genel Kurul’da okutulmaması nedeniyle ismini vermeden, dolaylı olarak TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a da gönderme yaptı.

Kurtulmuş, 9 Kasım sabahı CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yargı krizini görüşmek üzere Danışma Kurulu toplantısı talep etmesi üzerine saat 17.00’de talep ettiği toplantıyı daha sonra gerekçe göstermeden iptal etmiş, bunun üzerine CHP Meclis’i terk etmeme eylemi başlatmıştı. Özel ise YetkinReport’a yaptığı açıklamada “Numan Bey’e yakıştıramam ama akla yürütmenin yasamaya telkini geliyor” demişti.

Anayasa Mahkemesi hedefte

Böylece yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı aynı konu üzerine hem yargı hem yasama erklerine sert eleştirilerle hizaya gelme uyarısında bulunuyor.

Erdoğan’ın sözleri şöyle:

  • “Her şeyden önce Yargıtay’ın bir yüksek mahkeme olduğunu herhalde kimse inkar edemez. Anayasa Mahkemesi bu noktada maalesef birçok yanlışları da arka arkaya yapar hale geldi. Bu da bizi ciddi manada üzmektedir. Şu an itibarıyla Yargıtay’ın aldığı karar asla bir kenara atılamaz, itilemez. Anayasa Mahkemesinin kararına karşı Yargıtay da şu anda demiştir ki “Sen yüksek mahkemeysen ben de yüksek mahkemeyim ve yüksek mahkeme olarak da şu anda sizinle ilgili bir yaptırımı ben de talep ediyorum.”

Erdoğan’ın bu sözlerindeki “sen yüksek mahkemeysen ben de yüksek mahkemeyim” vurgusuna dikkat çekmek gerekiyor. Burada Yargıtay “ben”, Anayasa Mahkemesi “sen” konumundadır. Ama bundan da öte Erdoğan’ın yönetimde ikiliği sevmediği biliniyor.

Bu sözler iki yüksek yargı organından birinin işlevine son vermek istediği anlamına geliyor.

Erdoğan’ın işlevine son vermek istediği yüksek yargı organının Anayasa Mahkemesi olduğu görülüyor.

Çok seri bitirilmesi lazım

AYM’nin işlevine son verilmesi mutlaka MHP lideri Devlet Bahçeli’nin talep ettiği gibi kapatma yoluyla olmayabilir. Bunun için Anayasa değişikliği gerekiyor. Oysa Erdoğan, Can Atalay örneği üzerinden söylediği gibi sadece yüksek yargının değil, parlamentonun da hızlı hareket etmesinden yana.

Atalay konusundaki sözleri bunu gösteriyor:

  • “Şimdi, Can Atalay’ı alın koyun bir kenara. Bundan önce yine benzer şeyler maalesef oldu. Parlamentomuz da bu konularda ağır hareket ediyor. Yani birçok terörist parlamentoda dokunulmazlıkların kaldırılması süreci geciktiği için kaçtılar, yurt dışına çıktılar. Bunların bu kadar ağır ele alınmaması gerekiyor.
  • “Çok seri kararla bu işlerin bitirilmesi lazım. Seri olarak bu adımlar atılmayınca ondan sonra bakıyorsunuz birisi Amerika’da, birisi Almanya’da, birisi Fransa’da meydana çıkıyor. Ondan sonra da oralardan Türkiye’yi tehdit ediyorlar. (…) Anayasa Mahkemesi de bu konuyla ilgili olarak Yargıtay’ın attığı bu adımı hafife de alamaz, almamalıdır.”

Erdoğan yargı ve yasama süreçlerinin yürütmeyi geciktirmesini istemiyor.

AYM’yi kapatmadan söndürmek

Anayasa Mahkemesi 27 Mayıs 1960 askeri darbesi ardından, o dönem siyasi etki altında kalmakla suçlanan Yargıtay’ın üzerinde Anayasaya uygunluk denetimi amacıyla kurulmuştu; Yargıtay-AYM çekişmesi o zamanlardan kalma. Şimdi AYM muhalefet tarafından “Anayasa’ya darbe girişimi” olarak adlandırılan mevcut yargı krizi üzerinden iktidar tarafından işlevsiz bırakılmak isteniyor.

AYM’nin yüksek yargı işlevine kapatılmadan son verilmesi, örneğin istifalar yoluyla değiştirilmesi yöntemiyle de mümkün. Özellikle Erdoğan’ın bu çıkışı ardından Anayasa Mahkemesi üyelerinden Atalay’a tahliye oyu kullandığı için Yargıtay’ın suç duyurusuna muhatap olan 9 üyeden istifa edenlerin olması kimseyi şaşırtmayacak. İstifaların yerine hem Cumhurbaşkanı hem de Meclis’teki AK Parti ve MHP oylarıyla yeni yargıçların atanacağı da bir gerçek. Kaldı ki istifa gelmese de Erdoğan’ın bu çıkışının yargı üzerinde siyasi etkisi olacaktır.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın görevi zaten 17 Nisan 2024’te doluyor. Erdoğan’ın onun yerine, iki ay içinde önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından Yargıtay üyeliğine, oradan da AYM’ye atadığı İrfan Fidan’ın geçmesini istediği biliniyor.

Şirinliğin alemi yok

Oluşumunun değiştirilmesiyle AYM’nin AİHM kararlarına uyumu öngören Anayasa’nın 90’ıncı Maddesi üzerinde titizlenmeyeceği e öngörülebilir. 90’ıncı Medde’den AİHM referansının çıkarılması Anayasa değişikliğini bekleyebilişr diye bakılıyor sanırım. Böylece Cumhurbaşkanının Hukuk Baş Danışmanı Mehmet Uçum’un tanımıyla “milli yargı” karşısında “Batıcı ve neo-liberal yargıyla” geriletişmiş sayılacak belki de. Adaleti milli ve milli olmayan diye tanımlamanın o gün iktidarda kim varsa onun tarafından belirleneceği riskiyle birlikte elbette.

Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi ve TBMM’ eleştirisinden yargı bağımsızlığı eğilimli tepkiler veren AK Partililer de payını almış, ayarı yemiş görünüyor:

  • “Eğer partimden bazı arkadaşlar da burada Yargıtay’ı yerip, Anayasa Mahkemesi’ne övgüler düzüyorsa onlar da yanlış yapıyorlar. Bizim birimiz hepimiz, hepimiz birimiz anlayışıyla hareket etmemiz lazım. Buralarda kalkıp da birilerine şirin görünmenin anlamı yok. Son olarak şunu da vurgulamak isterim ki, Anayasa yapma yetkisi Yüce Meclisimizindir ve bu yetkisini devredemez. Kimse de milletin iradesi ile oluşmuş meclisin bu mutlak yetkisine el uzatamaz.”

Erdoğan cümlesini “Ben hariç” diye bitirmemiş.

Siyasi hava sertleşiyor

Yargı krizi 9 Kasım akşamı CHP milletvekillerinin TBMM’yi terk etmeme eylemiyle yeni bir aşamaya geçti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel CHP’nin 10 Kasım öğleden sonra Türkiye Barolar Birliğince düzenlenen protesto yürüyüşüne de destek vereceğini açıkladı. Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi kararına tepki gösteren diğer muhalefet partileri ve sivil toplum kuruluşlarının tutumu Erdoğan’ın bu çıkışı ardından ne yönde değişecek, değişecek mi?

Her halükârda Erdoğan’ın çıkışıyla siyasi havanın daha da sertleşeceği söylenebilir.

 

Murat Yetkin

Gazeteci-Yazar

Recent Posts

Özel, Bahçeli’ye Sinan Ateş cinayetini sordu: o iki isim kim?

Sinan Ateş cinayeti davası siyasetin gündeminde yer tutmaya devam ediyor. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin CHP…

10 saat ago

Şimşek fiili başbakan gibi: dış politikadan iç güvenliğe kadar

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i hedefe koymak gibi bir niyetim yok. Onu zaten AK…

17 saat ago

Reisi’nin ölümü: İran’daki mollalar rejimi kâğıttan kaplan mı?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın 19 Mayıs’taki helikopter kazasında ölümleri,…

1 gün ago

Kastamonu’nun derdi ne?

Behlül Özkan - Evren Balta 31 Mart seçimleri bitmiş, sonuçlar açıklanmış ve artık yeni bir…

2 gün ago

Yeni “oyun değiştirici” teknolojiler hayatımızı riske mi atacak?

Ateşli tartışmalarımızda “bugün dünyadaki en önemli oyun değiştirici gelişme nedir?” diye sorulduğunda kimisi iklim değişikliğini,…

2 gün ago

İddia: Merkez Bankası alıma geçmeseydi dolar şimdi 32 değil 27 TL idi

31 Mart seçimlerinden önce ABD dolarının TL karşısında daha fazla değer kazanmaması için rezervlerinden döviz…

2 gün ago