19 Mayıs 1919 Türkiye’nin Türkiye olması tarihinin dönüm noktasıdır. Bazı askeri tarihçiler Kurtuluş Savaşının başlangıcını 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi, silah bırakışma anlaşması olarak alırlar. Aslında silah bırakan, bıraktırılmak istenen sadece Osmanlı idaresindeki Türk ordusudur. Ordudaki direniş silah bırakmayı reddetme, saklama şeklinde başlamıştır. Kimi tarihçiler direniş ruhunun aslında 1915 Çanakkale’de ateşlendiği gerçeğinden yola çıkarak Çanakkale’yi Kurtuluş Savaşının başlangıcı sayar.
Kurtuluş Savaşının ve Cumhuriyetin Kuruluş Savaşının önderi Mustafa Kemal Atatürk için başlangıç 19 Mayıs 1919’da Samsun limanına ayak basmasıdır. 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Türkiye Büyük Millet Meclisinde, aslında bir Kurtuluş ve Kuruluş hesap verişi olan Nutuk’u okumaya “1335 (1919) senesi Mayıs’ının on dokuzuncu günü Samsun’a çıktım. Vaziyet ve manzara-i umumiye” (şöyleydi) diyerek başlamıştır.
1919’da manzara-i umumiye şöyleydi
Genel görünüm şöyleydi: 15 Mayıs 1919’da yani Mustafa Kemal Samsun’a doğru yola çıkmadan bir gün önce İngiltere destekli Yunanistan orduları İzmir’e çıkmıştır. 1918 Mondros Mütarekesiyle yenilgiyi kabul eden Türkiye’nin elinde kalan son vatan Anadolu ve Trakya’nın her yanı işgal altındadır. Güney illeri, Adana, Urfa, Antep Fransızların, Antalya ve Konya İtalyanların, Samsun ve Merzifon İngilizlerin işgali, Kars, Erzurum, Artvin, Rize, Gürcü ve Ermeni ordularının tehdidi altındadır. İstanbul’da Payitaht İngilizlerin kontrolündedir ve İngilizler henüz resmen olmasa da fiilen İstanbul’a deyim yerindeyse çökmüşlerdir.
Nutuk’un sonundaki gençliğe hitabında “bundan daha vahim ve elim olmak üzere” diye ifade edeceği üzere, “Saltanat ve hilâfet mevkiini işgal eden Vahdettin mütereddit (kararsız), şahsını ve yalnız tahtını temin edebileceğini tahayyül ettiği denî (alçak, zavallı) tedbirler araştırmakta, Damat Ferit Paşa’nın riyâsetindeki kabine âciz, haysiyetsiz, cebin (korkak), yalnız Padişahın iradesine tâbi ve onunla birlikte şahısların vikâye (kayırma, kollama) edebilecek herhangi bir vaziyete razıdır”.
Karamsar olmak, ümitsiz olmak
İsyan başladığındaysa artık pek çok şey göze alınır. Nitekim Payitaht Mustafa Kemal ve arkadaşları hakkında (yazar Halide Edip dahil) idam fermanı yayınlar. Aleyhlerinde müthiş bir karalama kampanyası başlatılır. Direniş ve kurtuluş hareketinin din düşmanlarının bölücü ve yıkıcı girişimi olduğunu söyleyen el ilanları Anadolu’da İngiliz ve Yunan uçaklarıyla havadan dağıtılır.
Bugünkü iktidar sahiplerinden kimilerinin “Keşke Yunan kazansaydı da şeriat, hilafet kalkmasaydı” diyebilen Kadir Mısıroğlu gibilerini baş tacı etmesi boşuna değildir. Çünkü kimilerimizin dedeleri kurtuluş için savaşırken, kurtuluş safında yer tutarken, kimilerimizin dedeleri işbirlikçilerin safındaydı. Bu gerçekle yüzleşmemiz lazımdır: Kurtuluş Savaşı sadece dış düşmanlara karşı verilen bir işgali defetme savaşı değil, onların işbirlikçilerine karşı verilen bir iç savaş niteliğindeydi.
Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik, siyasi, toplumsal tablo kimilerini kötümserliğe, karamsarlığa çekiyor.
Ancak karamsar olmak, ümitsiz olmak demek değildir.
19 Mayıs’ın kısa tarihçesi
Aslında gençliğe yönelik bir spor bayramı fikrini ortaya atan ve “İdman Bayramı” olarak 26 Nisan 1916’da Kadıköy’de “İttihad Spor Kulübü çayırında” uygulayan kişi, Türkiye’nin Olimpiyat Oyunlarında temsilini sağlayan ilk Milli Olimpiyat Komitesi başkanı Selim Sırrı Tarcan olmuştur.
19 Mayıs ilk olarak 1926’da Samsun’da “Gazi Günü” olarak kutlanmıştır. Beşiktaş kulübünün girişimleriyle 1935’te Fenerbahçe Stadında düzenlenen “Atatürk Günü” spor gösterileri Galatasaray sporcularının da katılımıyla bayrama dönüşmüştür. Düzenlenen Spor Kongresinde söz alan Beşiktaş Kurucu Üyesi Ahmet Fetgeri Aşeni’nin, bugünün “tüm gençliğe mal edilebilmesi” amacıyla yaptığı “19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı” teklifi Atatürk’ün de onayıyla kabul edilerek, 1938’de ilk kez bu adla resmi bayram olarak kutlanmaya başlamıştır.
O yılın Atatürk vefat edecek ancak 19 Mayıs bugüne gelecek, ümit vermeye devam edecektir.
İngiltere Kralı Edward, tebrik göndermek için doğum gününü sorduğunda, Mustafa Kemal 19 Mayıs yanıtını vermiştir; doğduğu günü bilmemekte, Zübeyde hanımın “bir bahar günü” sözünden yola çıkmaktadır.
Atatürk kahramanımızdır, doğum günü 19 Mayıs’tır.
19 Mayıs 1919’da Türkiye gerçekten kötü durumdaydı, o zaman ümit varsa, şimdi fazlasıyla vardır.
Atatürk’ü anma, Gençlik ve Spor Bayramınız kutlu olsun.