İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın 19 Mayıs’taki helikopter kazasında ölümleri, helikopterle haberleşmenin kesilmesinden neredeyse 18 saat sonra açıklanabildi. Kazanın yerini Türkiye’nin gönderdiği Akıncı dronu (İHA) sayesinde saptayabildikleri belirtilirken bir de gece görüş kabiliyeti olan Cougar helikopteri göndermişti Türk Millî Savunma Bakanlığı. Buna rağmen İran arama-kurtarma ekiplerinin Reisi’nin, yani ülkenin cumhurbaşkanının cenazesine ulaşması birkaç saat daha aldı.
Sorular burada başlıyor
Reisi kaza geçirmeden bir saat kadar önce sınır bölgesinde Azerbaycan-İran ortak yapımı Kız Kalesi barajının açılışını birlikte yaptıkları Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’le vedalaşıp ayrılmışlardı. Zaten haberlerden ciddi üzüntü duyduğunu ilk açıklayan da Aliyev oldu. Onu Türk Dışişlerinin “gelişmelerin üzüntüyle izlendiği” açıklaması ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İran makamlarının enkaza ulaşması için her türlü desteği verileceği açıklaması izledi.
Akıncı ve Cougar, İran sınırına yakın üslerinden havalandılar. Gece yarısı saatlerinde Akıncı’nın Tebriz’in doğusunda Culfa şehri yakınlarındaki dağlık arazide saptadığı ısı kaynağının enkaz olduğu önce Anadolu Ajansı, ardından İran devlet televizyonunca duyuruldu.
Ondan bir süre öncesinde İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in “Devlet işleri kesintiye uğramayacak” açıklamasıyla zaten Reisi’nin hayatından ümit kesildiği anlaşılıyordu.
Sorular burada başlıyordu.
Daha bir ay kadar önce İsrail’e hava saldırısı düzenliyormuş gibi füze yağdıran Cumhurbaşkanı Reisi’yi taşıyan 1960’lardan kalma Bell 212 helikopterinin GPS cihazı yok muydu?
Meteoroloji turuncu kodlu fırtına uyarısı vermesine rağmen neye güvenerek yola çıkmışlardı?
Diğer iki helikopter
Reisi’nin heyeti Azerbaycan sınırından üç helikopterle yola çıkmışlardı. Enerji Bakanı Ali Akbar Mehrabian ve Ulaştırma Bakanı Mehrdad Bazerpash’ı taşıyan helikopterler Tebriz’e ulaşmıştı. Peki, o helikopterlerin pilotları, ya da yer istasyonu Cumhurbaşkanının helikopteriyle bağlantının nerede kesildiğini saptayamamışlar mıydı? Helikopterler arasında iletişim yok muydu?
Bu noktada İsrail’den “Biz yapmadık” açıklaması geldi; Reisi’nin İsrail’e doğrudan saldırı emri veren ilk İran lideri olması bakışları İsrail’e çeviriyordu. Yapıp yapmadıklarını ya da bir vekil örgüte yaptırmadıklarını henüz bilemiyoruz ama zaten şu lime lime dökülen manzarada İsrail’in fazla bir şey yapmasına gerek da olmadığı görülüyor. 1979 İslam devriminden bu yana iş başında olan Mollalar Rejiminin İran’ın binlerce yıllık devlet yapısını işleyemez hale getirdiği anlaşılıyor.
Mollalar rejimi binlerce kilometre öteye uçan roketler yapabiliyor ama Cumhurbaşkanının kaza geçirdiği yeri tam olarak saptayamıyor. Mollaların gücü başörtüsünden saçı göründüğü için Masha Amini’nin dövülerek öldürülmesine, yüzlerce muhalifin idam edilmesine, rakiplerine siber saldırılara yetiyor ama Cumhurbaşkanının elektronik takibini yapamıyor.
Reisi’nin ölümüyle açığa çıkan
Batı basını şimdiden Kremlinolojiye başladı. 63 yaşında ölen şahin Reisi aslında 85 yaşındaki Hamaney’in halefi olmaya en yakın isimdi. Daha önce halk arasında Şah’ın babadan oğula iktidar devrini çağrıştırdığı için şans verilmeyen Hamaney’in oğlu Mücteba öne çıkabilirdi. Acil toplanan İran kabinesi 5 günlük yas ilan ederken Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Muhbir de geçici Cumhurbaşkanı ilan edildi. Muhbir hem Reisi’nin sertlik yanlısı iç siyasetinin icracılarından hem Hamaney’e hem de Devrim Muhafızlarıyla iyi ilişkiler içinde. Ve ayrıca İslam Devriminin el koyduğu mülk ve işletmelerden oluşan milyarlarca dolarlık Setad kamu holdinginin başında. Setad ve Muhbir ABD’nin yaptırım listesinde.
Zaten Reisi’nin helikopterinin düşmesi senaryoları arasında yaptırımlar nedeniyle çekilen yedek parça sıkıntısı nedeniyle Cumhurbaşkanının Devrim öncesinden kalma ABD yapımı ama külüstür helikopterin fırtınaya dayanamaması da bulunuyor.
Muhbir de Meclis Başkanı Muhammed Baghir Galibaf ve Tahran belediye Başkanı Alireza Zakani gibi 50 gün içinde yapılması beklenen cumhurbaşkanlığı seçimi adayları arasında sayılıyor.
Seçimler göstermelik olursa
Halkın, rejimin de yönetimin de seçim yoluyla değişeceği yolunda umut ve beklentisi kalmamış gibi. İran’da seçimler zaten dini liderin onayladığı adaylar arasında ve genellikle yüzde 40 gibi bir katılımla yapılıyor.
Mollalar rejimi geldiği noktada giderek kağıttan kaplan görüntüsü vermeye başlıyor.
Hamaney ve -şimdilik geçici de olsa- Muhbir yönetimi, mollalar rejiminin baskısından bunalan muhaliflerin Reisi’nin ölümünü fırsat bilip seslerini çıkarmaması, çıkaranların şiddetle bastırılması için ellerinden geleni yapacaklardır.
Emir Abdullahian’ın yerine Dışişleri Bakanlığına İran’ın nükleer müzakerecilerinden Ali Bagheri Kani’nin getirilmesi, İran’ın içeride ne kadar tavizsiz siyaset izliyorsa dış politikada o kadar müzakereci görüntü vermek istediğini gösteriyor. Ama bir de devrim Muhafızları etkeni ver ki, Reisi’nin ölümü, Tahran’ın İsrail’in Gazze operasyonuyla patlama noktasına gelen Orta Doğu cephaneliği üstüne ateşle gitmesine yol açabilir.