AK Parti’nin hala TBMM Komisyonuna resmen sunmadığı 9’uncu Yargı Paketinde yer alacağı söylenen “etki ajanlığı” maddesiyle İngiltere’nin Ruanda’ya göndereceği sığınmacıların turist kisvesiyle Türkiye’ye aktarılacağı iddiaları arasında ne alaka olduğunu sorabilirsiniz. Tutarsızlık alakası var.
Etki ajanlığı ve tutarsızlık
Etki ajanlığı iktidardaki Cumhur İttifakının özellikle MHP kanadının çok üzerinde durduğu konu. MHP lideri Devlet Bahçeli’ye kalsa, Osman Kavala ve Anayasa Mahkemesi hakkında ağzını açandan, Sinan Ateş cinayeti konusunda yazana dek her kes dış güçlerin etki ajanı olarak yargılanmalı. AK Parti içinden itiraz homurdanmaları Meclis kulislerinde duyuluyor doğrusu, ama yüksek sesle konuşmaya cüret eden yok. Muhalefet partileri dışında elbette.
Ama bu tutarsızlık uluslararası planda açığa çıkıyor.
Gürcistan, AK Parti ve MHP
NATO Parlamenterler Asamblesi 27 Mayıs’ta Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da toplandı. Önceki Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu başkanlığındaki TBMM Türkiye NATO-PA Grubu da bu toplantıya katıldı. Toplantı sonunda konuşulanları karara bağlayan 490 Sayılı deklarasyon, Türkiye Grubunun oylarıyla kabul edildi. Bu bildirgenin 12’inci maddesinde, NATO’ya üyelik başvurusu yapan Gürcistan’ın yakınlarda etki ajanlığı suçunu yasalara eklemesi konusunda bakın ne denmiş:
• “[NATO] Gürcistan’ın demokrasisini, bağımsızlığını, egemenlik ve toprak bütünlüğü ile Avrupa ve Avrupa-Atlantik hedeflerini güçlü şekilde desteklemekle birlikte, ülkedeki demokrasinin güçlendirilmesi ve NATO ve AB hedeflerine ters düşen “dış nüfuzun şeffaflığı” adı verilen yasadan derin endişe duymakta ve Gürcü yetkililere bu yasayı Gürcistan demokrasisine daha fazla zarar vermeden geri çekme çağrısında bulunmaktadır.”
TBMM’de ne diyecekler?
Etki ajanlığı tartışmasında bir tutarsızlık örneği olan bu maddeyi itirazsız kabul eden Türkiye Grubu üyeleri arasında kimler mi var Çavuşoğlu’ndan başka? Örneğin, Hayat Başkan Yardımcısı, önceki Gençlik ve Spor Bakanı, AK Partili Mehmet Kasapoğlu var, MHP milletvekilleri Mevlüt Karakaya, Kamil Aydın var; bütün heyeti saymayayım.
CHP TBMM Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın geçenlerde etki ajanlığı suçlaması önerisine karşı çıkarken bu konuya şöyle değindi:
• “Haftaya göreceğiz, Dokuzuncu Yargı Paketinde etki ajanlığı konusunda bu arkadaşların elleri acaba hangi tarafı gösterecek? Dolayısıyla, biraz daha ahlak, biraz daha ciddiyet, biraz daha etkinliği bu güzel memleket herhâlde hak ediyor.”
Tutarsızlık dememiş Günaydın, onu ben diyorum.
Teskin etmek CHP’ye düştü
Ruanda’dan sığınmacı gelecek konusu ise tutarsızlık sınırlarını da aşıyor sakarlık ve işbilmezlik sınırlarına yaklaşıyor.
İngiltere’nin Ruanda’ya göndereceği göçmenlerin turist görünümü altında Türkiye’ye nakledileceği iddiaları konusunda en aydınlatıcı açıklamayı kim yaptı biliyor musunuz?
Doğrusu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı 31 Mayıs’ta bu iddiaların dezenformasyon olduğu yolunda bir açıklama yaptı. Ama artık İletişim Başkanlığının açıklamalarının güven erozyonuna uğramasından mı yoksa açıklamanın teknik ayrıntılara boğulmasından mıdır nedir, iddialar devam etti.
Sonunda “Ruanda’dan sığınmacılar geliyor” iddiaları konusunda kamuoyunu teskin edici açıklama -geçmişinde yalnızca İsrail ve ABD’de Türkiye Büyükelçiliği değil, Dışişleri Sözcülüğü de bulunan CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan’dan geldi.
Tutarsızlık demek yetmiyor
Açıklamasını sosyal medya hesabı üzerinden yapan Tan, şunları söylemiş:
• “Bu anlaşma kapsamında iki ülke arasında turizm yatırımları, bilgi ve istatistik paylaşımı, heyet değişimi haricinde bir husus öngörülmüyor. (…) Anlaşmanın, Ruanda’dan daha çok turist getirmek gibi bir maddesi ya da amacı da bulunmuyor.
• “Fakat İngiltere’nin Ruanda’ya mülteci yerleştireceği haberleri ile bu anlaşmanın aynı tarihe denk gelmesi, karmaşadan beslenen birtakım kesimlere malzeme veriyor (…) yersiz paniğe yol açıyor.
• “Halkımıza doğru ve açıklayıcı bilgi verilmemesi yüzünden Ruanda ile yapılan sıradan turizm anlaşması bir bardak suda fırtına kopmasına yol açabiliyor ve bizler böylece gerçek sorunlara odaklanmaktan uzaklaştırılıyoruz”
Gerçi ekonomik krizi tartıştırmamak için AK Parti’nin aynı derecede sıkıntıda olduğu sığınmacılar konusunu açmak isteyeceğini sanmıyorum. Burada kasıttan çok tutarsızlık, sakarlık ve biraz da “aman bir tatsızlık çıkmasın” baştansavmacılığı var sanki.
Öyle ya, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 31 Mart yenilgisinin faturasını kimlere çıkartacağı henüz kesinleşmedi. Ne olur ne olmaz, değil mi?