Sanki görünmez bir el TBMM’nin tatile girip AK Parti’nin kritik oylamalar için MHP’ye ihtiyaç duymayacağı zamanı kolluyordu. İki haber 31 Temmuz gece saatlerinde peş peşe geldi. Önce, saat 23:21’de AK Parti Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş o gün Silivri’de Osman Kavala, Tayfun Kahraman ve Can Atalay ile Bakırköy Cezaevinde ise Çiğdem Mater ve Mine Özerdem ile görüştüğünü “X” hesabından duyurdu.
Aradan bir saat geçmeden, 1 Ağustos saat 00.12’de CHP lideri Özgür Özel yine “X” hesabından Anayasa Mahkemesi’nin birkaç dakika önce Resmi Gazetede yayınlanan gezi Davası gerekçeli kararını duyurdu: Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi “yok hükmünde” idi.
TBMM tatile girmiş ama siyasetin çarkları yeniden ivmelenmişti.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Cumhur İttifakı ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bu durumdan hoşnut olmayacağı açık.
Türkeş aylardır uğraşıyor
MHP’liler, partilerini kuran kişinin Tuğrul Türkeş’in babası Alparslan Türkeş olması gerçeğini zaten hazmedemiyor, ihanet olarak görüyorlardı. Türkeş AK Parti’ye katılmadan önce MHP yöneticiliği de yapmıştı.
Ama şimdi, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisindeki Türk Grubu Başkanı sıfatıyla Osman Kavala ve Gezi Davasının Türkiye’nin Avrupa’daki demokratik algısını olumsuz etkilediğini ve ayrıca Türkiye karşıtlarınca nasıl kalkan olarak kullanıldığını gördüğünü söylüyordu. Kavala’nın yeniden yargılanması sağlanmalı, Türkiye bu sorunu kendi yargı sistemi içinde çözebildiğini göstermeliydi; “gerçek milliyetçiliğin” bu olduğunu öne sürüyordu.
Epey hedef yapıldı. Hatta İYİ Parti Adana Milletvekili, baba bir kardeşi Ayyüce Türkeş Taş da kendisini kınadı ama o pek aldırmadı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkeş’in beklediği görüşme iznini TBMM’nin yaz tatili öncesi, oylanacak sadece sokak hayvanları yasası kalmışken verdi. Görüşme ise TBMM tatili başladıktan sonra yapıldı.
TİP ve CHP başından itibaren Kavala ve Gezi’yi sahiplenmişti. Ama soyadı Türkeş olan, AK Partili bir isminin de sahiplenmesi davayı sağ kamuoyuna da taşıdı, siyaset-dışı özellik kazandırdı.
Atalay: Yaşar ne yaşar ne yaşamaz
Türkeş, Kavala ve diğerleriyle birlikte Can Atalay ile de görüşebildi sonunda. Bunun sadece Bahçeli’yi kızdırmayacağı da ortada. Tıpkı tesadüfen Türkeş’in Kavala’yla görüştüğü gün Resmi Gazetede yayına gönderilen Gezi Davası Gerekçeli Kararında olduğu gibi.
Hatırlayalım, 23 Mayıs 2023’te Gazi Davasından tutuklu olduğu halde TİP Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ın durumu AYM ile Yargıtay arasında Bahçeli ve Erdoğan’ın Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum’un taraf olduğu tartışmalara konu olmuştu. Sonunda AK Partili TBMM Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, yönettiği oturumda Yargıtay kararını okunarak Atalay’ın vekilliğinin düşmesini sağlamıştı.
Aziz Nesin’in trajikomik “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” romanında olduğu gibi, Can Atalay, Resmî Gazetede yayınlanan kararla birlikte ne milletvekili ne değil.
T24’te yazan Anayasa hukukçusu Tolga Şirin’e göre, tıpkı Bozdağ’ın Yargıtay kararını okutup milletvekilliğini düşürmesi gibi, muhalefet partilerine üye bir TBMM Başkanvekili, bu AYM kararını yönettiği Genel Kurul oturumunda kürsüden okutup Atalay’ın milletvekilliği sürecini kaldığı yerden sürdürebilir. Geriye Atalay’ın tahliye edilip milletvekili yemini ederek sırasına oturması kalır.
Ağustos sıcağı nelere gebe?
Ne MHP ne siyaseten işlerine gelmeyen yargı kararlarını yıkıcılık sayanlar bu işin peşini yine bırakmayacak, Atalay’ın milletvekilliği hakkını yine düşürüp onu yine hapse göndermeye çalışacaklardır.
Ama görünen o ki bu demokrasi ve hukuk mücadelesi o zaman da devam edecektir.
Değişime direnen kesimin fark etmediği siyasi atmosferdeki değişimin 31 Mart 2024 yerel seçim sonuçlarıyla başladığıdır. Türkeş, dünyadaki gelişmelere de açık bir siyasetçi olarak bunu görüyor. Ben Türkeş’in bu mücadeleyi Erdoğan’a rağmen, ona karşı verdiği kanısında da değilim.
Erdoğan bunu kendi siyasi çizgisi içinde eritip, o arada belediyelere baskı gibi uygulamalarla dengeleme sürecinde. Kavala davasıyla Türkeş toplumda AK Parti algısına olumsuz katkı yapmadı; bunu da görmek istemiş olabilir.
AK Parti’de 31 Mart hesaplaşmasının TBMM’nin yaz tatiliyle birlikte yeni bir aşamaya girdiğini, hızlanacağını da bu süreçten ayrı düşünmemek lazım.
Ağustos sıcağı bakalım başka nelere gebe?