Önce dünden bu yana diplomatik camiada antenleri açan bir iddiadan söz edelim. Türkiye’nin ilişkileri kesmeden önceki son Şam Büyükelçisi Ömer Önhon, Arapça yayınlanan El Mecelle gazetesindeki makalesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 15 Ağustos’ta TBMM’de konuşma yapması beklenen Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı Ankara’da Hamas yönetimiyle buluşturma ihtimalini yazdı. Olursa bu bir ilk olmayacak. Abbas son olarak bir yıl kadar önce, 25 Temmuz 2023’te Beştepe’de Hamas lideri İsmail Haniye ile görüşmüştü. Ancak bu kez durum farklı.
Haniye 31 Temmuz’da Tahran’da öldürüldü. Yerine yıllarını İsrail hapishanelerinde geçiren Yahya Sinvar seçildi. ABD, İran’ın İsrail’e misilleme ihtimali gerekçesiyle Doğu Akdeniz ve Basra Körfezi’ne müthiş askeri yığınağa başladı. Kongre daha dün İsrail’e 20 milyar dolarlık askeri yardım paketini daha onayladı.
Abbas bunu görüyor.
İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya da bütün diplomatik, askeri ve istihbarat imkânlarıyla İsrail’in yanında. ABD’nin Orta Doğu’daki en büyük askeri üssünün bulunduğu Katar’da barınan Hamas liderliği bir yandan intikam ateşiyle yanarken diğer yandan İsrail’in muhtemel suikast girişimine karşı teyakkuzda. Ve Gazze’de katliam devam ediyor; 7 Ekim’deki Hamas saldırısından bu yana İsrail’in askerî harekâtında öldürdüğü Filistinli sayısı ise 40 bini geçti.
Hamas’ın 2006’da Gazze’deki seçimi kazanmasından sonra ilk iş olarak, kendisinin başında bulunduğu Filistin Kurtuluş Örgütünü kanlı çatışmalardan sonra Gazze’den attığını unutmayan Abbas bunu da görüyor.
Keza Abbas, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı arayıp Türkiye’nin Hamas’ı İsrail’le anlaşmaya ikna etmesini istediğini de biliyor.
İşler bu noktaya geldikten ve Türkiye ile İsrail arasında (istihbaratı bilemiyoruz ama) bütün iletişim kanalları kesildikten sonra Hamas, üstelik artık başında keskinliğiyle bilinen Sinvar varken iş bitirici aracı olarak Türkiye’yi görür mü?
Peki, Abbas görür mü?
Doğrusu Erdoğan’ın 27 Temmuz’da, Haniye öldürülmeden dört gün önce Rize’de, “Abbas’ı davet ettik gelmedi. Bizden özür dilemesi lazım. Bakalım gelebilecek mi?” çıkışı yanlış oldu.
Birincisi, Türkiye Cumhurbaşkanı Filistin liderinin davetini reddettiğini dünyaya ilan etmiş, Filistin sorunundaki yaptırım gücünün azaldığını söylemiş oldu.
İkincisi, her gün halkının ve topraklarının bir kısmını daha kaybeden, yaşama savaşındaki bir halkın liderinden, sırf çağrısı üzerine hemen gelmediği için özür beklemek yanlıştı.
Abbas o sıralarda Mısır, Katar ve ABD yetkilileri arasında doksanına merdiven dayamış haliyle mekik dokuyor bir an önce İsrail ateşinin durması için çabalıyordu; ateşi Erdoğan’ın mı, Sisi’nin mi, Biden ya da Putin’in mi bitireceği umurunda değildi.
Şimdi de Ankara’ya Moskova’dan geliyor.
Erdoğan’dan önce Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’le görüştü. Abbas’la, önem verdiği liderleri ağırladığı (ABD Başkanlarının Camp David’i benzeri) Moskova’nın Novo-Ogaryovo sayfiyesinde görüştü.
Klişe açıklamalar yapıldı. Rusya, Filistin’in yanındaydı, iki devletli çözümden yanaydı, ateşkesin sağlanması için elinden geleni yapacaktı ve saire.
Sadece Putin ve Abbas’ın açıklamalarının sıradanlığı dahi aslında önemli bir şeyler konuşulmuş olduğuna işaret ediyor.
Abbas’ın Rusça konuştuğunu biliyor muydunuz? İsrail’in 1948’de ailesini sürdüğü Şam’daki yüksek öğreniminden sonra lisansüstü ve doktora eğitimini, Sovyetler Birliği döneminde üçüncü dünya ülkelerindeki etkisini artırmaya da hizmet eden Halkların Dostluğu (namı diğer Patrice Lumumba) Üniversitesinde yaptığını? Ya da Yaser Arafat’la birlikte kurucularından olduğu El Fetih’in Moskova’yla diplomatik ilişki kanalı olduğunu?
Abbas Moskova’yla bu bağlantılarının yanı sıra El Fetih (ve FKÖ) içinde Filistin halkının yararının uzlaşmadan yana olduğunu savunan kişilerin başında yer almıştır. İsrail’le konuşulması gerektiğini FKÖ içinde ilk ortaya atan siyasetçi olmuştur.
Abbas 15 Ağustos’ta TBMM’de ilk kez de konuşmayacak. Daha önce, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığının ilk aylarında, hem de İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez ile Meclis’e birlikte gelip -ayrı ayrı- hitap etmişliği vardır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da Abbas’ın konuşmasını Meclis’te izleyeceği bildiriliyor.
Bir soru: Abbas konuşmasında Hamas’ı da açıktan ya da dolaylı olarak eleştirir mi?
Gerçi Abbas’ın çoğu diplomatı arka cebinden çıkaracak diplomatik deneyim ve kapasitesiyle Erdoğan’ı kendi halkı önünde sıkıntıya sokacak bir şey söyleyeceğini sanmıyorum.
Abbas, Erdoğan’ı yeniden kazanmaya çalışacaktır.
Türkiye özellikle 2006’dan sonra Filistin’de yumurtaları Hamas sepetine koymaya başladı. FKÖ’nün hiçbir geçmişi ve mücadelesi yokmuş gibi Hamas’ı ve sadece Hamas’ı Filistin’in kurtuluş hareketi ilân etmesi doğru olmadı. Bu çıkış Türkiye’de İsrail’in Gazze zulmüne karşı yükselen tepkiler üzerinden hamaset duygularını kabarttı, Hamas’tan övgü aldı ama Türkiye’nin Filistin konusunda 1970’lerden bu yana oluşan manivela gücünü artırmadı.
ABD’nin Filistin konusunda Türkiye’den beklentisini Hamas’ı İsrail koşullarında anlaşmaya ikna etmeye indirgendiği durumdayız.
Abbas’ın Erdoğan’ı yeniden kazanma çabasına Erdoğan’ın da Abbas’ı, yani FKÖ’yü yeniden kazanma çabasıyla karşılık vermesi doğru olacaktır.
Türkiye’nin tarihi, coğrafi, siyasi ve vicdani Filistin sorumluluğu bütün yumurtaları Hamas sepetine koymamasını gerektiriyor.
Abbas ziyareti bu fırsatı sunuyor, doğru değerlendirilmeli.
Mehmet Öğütçü ve Rainer Geiger Ortadoğu, yıllardır süregelen siyasi istikrarsızlık ve ekonomik çalkantıların izlerini taşıyan…
Yeni yıla girmemize sayılı gün kala, Milli Eğitim Bakanlığı sayesinde çocuklarımızı ve gençlerimizi maazallah kazara…
ABD ordusu bir kez daha Donald Trump’a Suriye resti çekiyor. Başkanlık görevini 20 Ocak’ta devralacak…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD'nin Gazprombank için uyguladığı yaptırımlardan Türkiye'yi muaf tutacağını…
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller'ın Suriye'de Türkiye destekli Suriye Milli…
Esad gitti ama bence Suriye için en çetin meydan okuma yeni başlıyor. İsrail, ülkenin tüm…