Diyarbakır’da -hâlâ çözülemeyen- Narin Güran cinayetinin gündemden düşürülme gayretleri devam ederken meydana gelen cinayet ve olaylar, Türkiye’nin sistemin yönetimin kadın ce çocukları korumaktan aciz hale geldiğini acı şekilde gösterdi.
Son olarak İstanbul, Fatih’te bir genç erkeğin, yaşıtı iki genç kadını vahşi bir şekilde öldürüp intihar etmesi ve Beyoğlu’nda iki erkeğin sokak ortasında bir kadına tecavüz girişiminde bulunması kadın örgütlerini sokağa döktü. Siyasetçi bir kadın, Manisa, Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay da cinsel içerikli sosyal medya tacizindeki iftiraları yalanlarken ciddi tıbbi durumunu açıklamak zorunda kaldı.
Şiddet kayıtları ve MetroPoll sonuçları
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) kayıtlarına göre 2024’ün ilk sekiz ayında 278 kadın “erkek cinayeti” diyebileceğimiz kategoride öldürüşmüş. Yine TİHV kayıtlarına göre sadece 2024 Eylül ayında erkek şiddetinin kadın ve çocukları kurban ve mağdur ettiği vakalar, 33 kadın 1 çocuk olmak üzere 34 cinayet, 45 -resmi makamlara yansıyan- dayak/yaralama, 8 kadın, 24 çocuk cinsel istismarı ve 61 kadının yakını erkekler tarafından seks işçiliğine zorlanması.
Yine Eylül ayında MetroPoll araştırma şirketinin “Türkiye’nin Nabzı” araştırması sonuçlarına göre her dört kişiden üçü Türkiye’de kadınların güvende olmadığını düşünüyor.
Aynı araştırmada Türkiye’de asayiş ve adalet sisteminin çocukları koruyamadığını düşünenlerin oranı yüzde 85’i buluyor, yüzde 88,7. Türkiye’de şiddetim “çok yaygın” olduğuna inananların oranı yüzde 73 küsur. “Biraz yaygın” diyen yüzde 15 küsurla birlikte yüzde 90’a yaklaşıyor.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Türkiye cinayet ve şiddet haberleriyle çalkanırken Teknofest tebriği attığı için eleştiri almasını takiben İstanbul Emniyetinden asayiş brifingi aldığını da duyurdu ama sorun ortada.
Kadın ve çocukları kim koruyacak?
Erkek egemen zihniyetin şiddeti sadece fiziksel değil, sadece can alıp can yakmakla kalmıyor, ona zemin de hazırlıyor.
En yakın örnek Narin Güran cinayetinden. Diyarbakır’ın Tavşantepe köyüne giden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı uzmanları, 7-13 yaş arası çocukların, arkadaşlarının öldürülmesi hakkında konuşmamaları için aileleri tarafından “sıkı telkin” altında olabileceklerini saptadı.
Erkek egemen zihniyetin -ki dini cemaat ve örgütlenmeler buna dahil- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a kendisinin ilk imzayı atıp adını koyduğu İstanbul Sözleşmesinden “eşcinselliği teşvik ediyor” diyerek nasıl imzasını çektirdiğine tanık olduk. Aynı çevreler şimdi kadın ve çocukları şiddetten korumak amacıyla, yine AK Parti döneminde çıkarılan 6284 sayıl yasayı kaldırtmaya ya da etkisiz hale getirmeye çalışıyorlar.
İstanbul Sözleşmesine dönmek, muhalefetin yitirmemesi gereken bir iktidar değişikliği hedefidir. Ancak 6284’ün delinmemesi, için iktidar ve muhalefet saflarında kadın ve çocukları her türlü istismardan korunmasından yana her TBMM üyesinin seferber olması gerekir.