Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kabinesinin 2025 yılının 6 Ocak’taki ilk toplantısında gündeminde yeni emekli maaşları da var. TUİK’in 3 Ocak’ta 2024 enflasyonunu yüzde 44,38 olarak açıklamasından kısa süre sonra emekli maaş artış oranları işçi ve Bağkur emeklilerine yüzde 15,75, memur emeklilerine 11,54 olarak ilan edildi. Emekliler halen 12,500 lira olan en düşük emekli maaşının bu orana göre hesaplanan 14, 469 liradan -ciddiye alınabilir bir düzeye ciddi bir düzeye yükseltilmesini bekliyor.
Gazeteci Fikret Bila, Halk TV internet sayfasında “İktidar yüzde 15,75 zam yapsa ne olur?” diye yazmış; “Hatta bununla yetinmeyip Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “yüzde 5 de benden” dese ne olur? Durum değişmez. Düşük gelir grubundaki çalışanlara ve emeklilere yarı aç yarı tok bir yaşam dayatılmış olur.
Gazeteci Maruf Buzcugil, Ekonomi Gazetesinde “Dezenflasyonun yükü açlık sınırında” diye yazmış; “Siyasi gerekçelerle zamana yayılması tercih edilen enflasyonla mücadele uzadıkça halk kitleleri üzerindeki maliyeti daha da ağırlaşıyor. (…) Mehmet Şimşek’in son görevine başlarken akıl dışı ilan ettiği dönemde piyasalara oluk oluk para akıtılırken sabit gelirliler servet aktarımından pay alamadılar. Gelir dağılımı daha da bozuldu. Sabit gelirlilerin o dönemden de alacakları var.”
İktisatçı Mahfi Eğilmez ise, “Kendime Yazılar” blogunda “2023 ortalarından sonra faizi yükselterek enflasyonu düşürmek başarıysa” demiş; “2021 Eylülünden 2023 ortalarına kadar faizi enflasyonun çok altında tutarak böyle bir enflasyona neden olmak nedir? Bu yanlış ekonomi politikasıyla ortaya çıkan facianın, kayıpların hesabını niçin asgari ücretli, ücretli, emekli, halk ödüyor?”
Daha önce asgari ücret konusunda da gördük. Muhalefet ve sendikaların 30 bin lira civarı ve üstündeki taleplerine karşı hükümet işverenler ve gayrı resmi IMF talepleri doğrultusunda yüzde 30 artışla 22,104 lirada karar kıldı.
Emekli maaşları konusunda da farklı yaklaşım beklemiyorum. Zaten 2023 seçim sürecinde muhalefetin dolduruşuyla EYT tuzağına düşerek hazine üzerindeki yükü artıran iktidarın şimdi bu yanlışı sürdürmesi, emekli ve emekçiler açısından acı olsa da kendi açısından akılcı değil.
Görünen o ki, ufukta seçim görünmeyen 2025 yılı MHP destekli AK Parti yönetimi açısından Mehmet Şimşek’in OVP’sinin tavizsiz uygulanacağı bir yıl olacak; mali sıkıyönetim yılı da diyebiliriz. Ama bu mali sıkıyönetimin yükünün sermaye kesiminden çok emekçi, emekli, küçük esnaf, küçük çiftçi gibi halkın çoğunluğuna taşlatılacağı da anlaşılıyor.
Şimdi vanaları kısan AK Parti yönetiminin OVP sonuçları ile iç ve dış konjoktür bakımından gerekli gördüğü zaman seçime giderken vanaları sonuna kadar açıp, seçmenin unutkanlığına güvenerek seçimi alma planını tekrarlama yoluna gideceği de şimdiden söylenebilir.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 8-9 Ocak 2025 tarihlerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) bir çalışma…
Her ne olursa olsun, ezici çoğunluğumuz gibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan her zaman gurur duydum,…
“Bölücü caniler ya bir an önce silahlarını gömecekler ya da silahlarıyla birlikte toprağa gömülecekler. Bunun…
Hükümetin yeşil ve gri pasaportu aşırı kullanımla, bu pasaport sahiplerinin yurtdışı seyahatlerinde Türk vatandaşlarına uygulanan…
Biyoçeşitlilik, gezegenimizdeki yaşamın en karmaşık ve hayati yönlerinden biri olarak tanımlanabilir; gezegenin sağlığı için oksijen,…
TBMM'de kabul edilen 7537 sayılı kanun ile engelli araç alımına yeni kısıtlamalar getirildi. Düzenlemeye göre,…