Yetkin Report

  • English
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Hafıza Kartı
  • Hayat
  • Yazarlar
  • Arşiv
  • İletişim

Sudan’da iki yılını dolduran “Ordular Savaşı” ve Türkiye

Yazar: Hasan Servet Öktem / 22 Nisan 2025, Salı / Oda: Siyaset

Afrika ülkesi Suıdan’da iki yılını dolduran iç savaşın tek nedeni iki hırslı generalin husumeti. Türkiye, Libya’da olduğu gibi hükümet güçlerinden yana. Barışa en büyük engel ise BAE olarak görülüyor. (Şekil: Harita Genel Müdürlüğü)

Sudan’da devasa bir insanlık felaketi yaşanıyor. Birleşmiş Milletlerin “en büyük insani dram” diye nitelendirmesine rağmen yaşananlar uluslararası toplumun dikkatini yeterince çekmiyor.
Bir yandan Ukrayna savaşı, diğer yandan İsrail’in Gazze’ye, Lübnan’a ve Suriye’ye saldırıları, Sudan’ı geri plana itmiş durumda. 44 milyon nüfuslu ülkede, her 3 kişiden biri evini terk etmiş vaziyette, her iki kişiden biri açlık tehlikesi ile karşı karşıya, ölü sayısı 150 bin civarında veriliyor. Sudan’ın Ukrayna ve Gazze’den farkı, felaketin dışarıdan değil de içeriden kaynaklanması.
Yaşanan acıların yegâne sebebi ülkedeki rakip ordular. İki farklı ve bağımsız silahlı gücün mevcudiyeti ve her ikisinin de diğerini marjinal hale getirerek tek başına yönetme ihtirası ülkeyi iki sene içinde uçurumun kenarına taşıdı. Binlerce sivilin öldüğüne, milyonlarcasının yerinden yurdundan edildiğine, halkın yarıdan fazlasının açlık tehlikesiyle karşı karşıya kaldığına tüm dünya hep birlikte şahit oluyoruz. Yaşanan dramın general Abdülfettah Al-Burhan ve general Muhammed Hamdan Dagalo, ya da bilinen adıyla Hemeti açısından hiçbir mana ifade etmediği, akan kan ve dökülen gözyaşından ders çıkarmadıkları apaçık ortada. Velhasıl iki generalden ötürü koskoca ülke mahvoldu ve bölünmenin eşiğine ulaştı.

Al-Burhan Antalya’daydı

Savaşan taraflardan biri aynı zamanda ülkeyi yönetiyor. General Al-Burhan uluslararası camiada Sudan’ın devlet başkanı muamelesi görüyor, başında olduğu hükümet “de facto” meşru yönetim kabul ediliyor.
Nitekim bu zat-ı muhterem Antalya Diplomatik Forumu’na davet edildi ve iştirak etti. Birleşmiş Milletlerde görev yapan ve Sudan adına konuşma yapan diplomatlar, Al-Burhan’ın atadığı Daimi Temsilciler ve yardımcıları. Bu durumdan memnun olmayan general Hemeti ahiren komşu Kenya’da paralel bir hükümet kurdu. Ancak bu “sürgünde hükümet” girişiminden bir sonuç elde etmesi pek müşkül. Afrika Birliği ise en doğruyu yapıyor, her iki tarafı da meşru kabul etmiyor, Al-Burhan yönetimini iktidarı darbeyle sivillerden alan askeri cunta kabul ediyor.
Londra’da düzenlenen Sudan Konferansında bilinen çağrılar tekrarlandı.

Ateşkes çabaları sonuçsuz

Peki, uluslararası toplum, iki muhteris ve gözü dönmüş askeri durdurmak ve perişan Sudan halkının acısına son vermek üzere ne yaptı ne yapıyor?
İşin bu tarafı daha da hazin. Önceleri ABD ve Suudi Arabistan’ın tekelinde düzenlenen barış toplantıları ve arabuluculuk girişimlerine şahit olduk. Ardından Mısır ve diğer komşuların katılımıyla konferanslar düzenlendi. Afrika Birliği ve bölgesel örgüt İGAD savaşan tarafları bir araya getirmeye çabaladı. Kanlı iç çatışmanın ilk yıl dönümünde Fransa, ikinci yıl dönümünde (geçtiğimiz hafta) ise İngiltere ilgili ülkeleri bir araya getirdi.
Tüm bu uluslararası çabalardan maalesef hiçbir somut sonuç elde edilemedi. Yapılan ateşkes ilanları, insani yardımlara müsaade ricaları, taraflara silah satılmaması duyuruları, iki general tarafından kaale alınmadı. Geçtiğimiz hafta Londra’da düzenlenen Sudan Konferansına İngiltere, Fransa ve Almanya’dan dışişleri bakanları iştirak ettiler, Avrupa Birliği, Afrika Birliği ve BM’den üst düzey yetkililer bildiğimiz çağrıları tekrarladılar. Tahsis edilen yardım meblağlarını duyurdular. Londra görüşmelerinde bir “temas grubu” kurulmasına gayret edildiği, ancak Mısır ve BAE heyetleri arasında uzlaşma sağlanamadığından, grubun kurulamadığı basına yansıdı.

Sudan’da fiili bölünme

Sudan’ı ve son iki yıldır devam eden ordular savaşını yakinen takip ettiğim cihetle, uluslararası toplumun, Sudan’da savaşan tarafları durdurma yönünde güçlü bir irade sergileyemediğini açık seçik görüyorum. İki yıllık çatışmadan sonra, General Al-Burhan kuvvetleri, kuzeyde, Kızıldeniz kıyı şeridinde, başkent Hartum ve civarlarında ve güneyde Al-Jazira eyaletinde vaziyete hâkim durumdalar.
Çad sınırı ve Darfur bölgesi ise Hemeti güçlerinin (RSF) kontrolü altında. Son defa 500 bin mültecinin yaşadığı Zam-Zam kampı RSF’in eline geçti. Bu bölgede yer alan, Kuzey Darfur’un başkenti Al-Faşir hala direnen yegâne merkez, burası düştüğü takdirde iki generalin hakimiyet alanları net hatlar halinde kesinleşecek. Tahminim, Al-Faşir’in ele geçirilmesinin ardından, general Hemeti’nin Darfur sınırları içinde ayrı bir devlet kurmak üzere şalteri indireceği yönünde.

Barış için Al-Burhan seçeneği

Sudan’da tarafları barışa zorlamak için defalarca ilan edilen ateşkese tam riayet gerekiyor. Bu noktada taraflar arasında ayırım yapmak ve öncelikle RSF güçlerinin ateşkese uymasını sağlamak, barışa daha çabuk ulaşılmasını mümkün kılacaktır. Niye ayırım yapılıyor diyenlere şunu söylemek isterim. Sahadan gelen tüm bilgiler RSF mensuplarının gasp, talan, tecavüz dışında bir şey bilmedikleri ve yapmadıkları yönünde. Al-Burhan emrindeki düzenli ordunun bu alandaki sicili bir iki puan daha temiz.

İkinci unsur, Al-Burhan’ın “de facto” olsa da devlet çarkının başında olması. Başka ifadeyle, silahların sustuğu aşamada, Sudan’ın geleceğinin konuşulduğu günlerde, uluslararası toplum, Al-Burhan’ı muhatap almak suretiyle karşısına oturtur ve demokrasiye geçiş takvimini empoze edebilir, ardından da uygulanmasını denetler. Daha kolay anlaşılması bakımından şöyle özetleyebilirim: Sudan’da nihai amaç demokrasinin inşasıdır ve pek çetin demokrasiye geçiş sürecini soykırımcı bedevi Hemeti ile değil, cuntacı Al-Burhan yönetimiyle gerçekleştirmek nispeten daha makul olup başka seçenek de yoktur.

Türkiye, Sudan iç savaşının neresinde?

Diktatör Ömer El-Beşir’in iktidarda olduğu yıllarda Ankara-Hartum ilişkileri gayet dostane ve yakındı. Türkiye dışarıdan gelen çağrılara kulak tıkayarak El-Beşir’i ağırlamaktan memnuniyet duyardı. Diktatörün ardından soğuyan ilişkilerin son 1-2 yıl içinde yine üst seviyelere çıktığı anlaşılıyor.
Al-Burhan’ın Antalya’ya gelişi bu hususu teyit ediyor. Geçtiğimiz aylarda, Ankara’nın Sudan ile BAE’nin arasını bulmak üzere arabuluculuk görevine talip olduğunu basından okuduk. Bu hassas misyon da Hartum’un Ankara’ya duyduğu güvenin kanıtı sayılmalı. Al-Burhan yönetiminin, mart ayı başında, Abu Dabi’nin RSF’e verdiği destek neticesinde Darfur’da soykırım suçunun işlendiği iddiasıyla Uluslararası Adalet Divanı’na başvurduğu dikkate alındığında, Ankara’nın iki ülke arasındaki sorunları çözebilmesinin ne denli müşkül olduğu görülecektir.
Al-Burhan’ın Türkiye’ye duyduğu sempatinin gerisinde silah-cephane (SİHA) satışlarımızın da rolü olmalı. Geçtiğimiz yıllarda, Libya ve Etiyopya’da, savaşan taraflardan birine destek vererek, dron vs. satarak işe müdahil olduğumuz ve sahadaki dengeleri değiştirdiğimiz unutulmadı.

Al-Burhan yönetimini de benzer biçimde desteklediğimiz anlaşılıyor. Başta Mali ve Nijer olmak üzere birçok batı Afrika ülkesine yıllardır savunma sanayi ürünleri ihraç ettiğimiz göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’nin Al-Burhan yönetimine silah ambargosu uygulaması makul ve inandırıcı durmuyor.

Sudan’da barışa BAE dış engel

Sudan’da barış ve demokrasiye giden yol RSF güçlerinin ateşkese riayetleriyle ve ardından silahlarını bırakıp kışlalarına dönmeleriyle gerçekleşecek ise, bu iş, RSF’e silah tedarik eden BAE’nin kulağının ciddi manada çekilmesiyle mümkün olur. Sudan krizini takip eden devlet terbiyesi almış her ülke yetkilisi, BAE’nin Libya ve Çad üzerinden Hemeti güçlerine silah tedarik ettiğini adı gibi bilmektedir. BAE’den kalkan ve Çad’ın Sudan sınırı yakınlarına inen kargo uçakları BM raporlarıyla tespit edilmiştir. Bulgaristan’da üretilen top mermilerinin, BAE firması kanalıyla, Libya üzerinden Sudan’a yollandığını Avrupa basını delilleriyle birlikte yayınladı. Siz, BAE yetkililerin, RSF güçlerine silah tedarik etmedikleri, RSF’in uluslararası altın ticaretine BAE’nin dahil olmadığı yönündeki beyanlarını dikkate almayın, Arap yarımadasında ve Körfezde, devletin yalan söylemesi âdettendir.

BAE ve Libya, Yemen örnekleri

Son bir husus: Sudan’da BAE’nin oynadığı rol ilk yanlışı değildir. Bölgesel güç olma iddiasıyla hareket eden BAE’nin güç projeksiyonunu Körfez’in ötesine taşıyarak uluslararası aktör olma ihtirasıyla davrandığına şahitlik ediyoruz. 5-6 sene önce, Libya ve Yemen’de de milisleri silahlandırıp rakip güçlerin üzerine saldırttığını biliyoruz.
Somali’de merkezi hükümete meydan okuyan ayrılıkçı Somaliland yönetimine destek vererek Mogadişu’nun tepkisini çektiği unutulmadı. 120 milyon nüfuslu Etiyopya’ya bile (parası mukabili) karışıyor. Doğu Kongo’ya müdahale eden Ruanda’ya ne zaman el atacağı ise doğrusu pek merak ediliyor.

Yeni yazılardan haberdar olun! Lütfen aboneliğinizi güncelleyin.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

Etiketler: ADF, Antalya Diplomasi Forumu, BAE, Libya, sudan, yemen

OKUMAYA DEVAM EDİN

Meclis’teki saldırı ve bir soru: Anayasa ve Mahkemesi rafa mı kalktı?
Kabil havaalanı ve sığınmacılar Türkiye gündeminde
İran saldırısı Netanyahu’nun aleyhine işleyebilir: ABD ile gölge boksu
  • Yasakla koruyup baskıyla şekillendirerek yönetmeye çalışmak10 Mayıs 2025
  • Kürt sorununa PKK’nın silahsızlandırılması yoluyla çözüm kapısındayız9 Mayıs 2025
  • Avrupa Birliği ile Türkiye’nin yeni ilişki dinamiği: güvenlik9 Mayıs 2025
  • 9 Mayıs Avrupa Günü mü, Zafer Günü mü?9 Mayıs 2025
  • Özel “Hürriyet kavgası” dedi. İmamoğlu’na yasak, Yavaş’tan cevap geldi8 Mayıs 2025
  • Merz dönemi sancılı başladı: Almanya modeli sarsılıyor7 Mayıs 2025
  • Erdoğan-Bahçeli: dört ay sonra yarım saat. İmamoğlu, PKK, ABD7 Mayıs 2025
  • Anayasa Mahkemesi Erdoğan’a bağımsız yargı ve adalet için yakarıyor6 Mayıs 2025
  • Ankara’dan PKK’ya silah bırakma ve fesih kararı için son hafta uyarısı6 Mayıs 2025
  • Erdoğan’dan Trump’a, İsrail’i ancak sen durdurursun mesajı5 Mayıs 2025
Haberler arşivinde arama yapın...

Siyaset

Ekonomi

Hafıza Kartı

Hayat

Arşiv

English

Hakkımızda

Künye

Yazarlar

Yardım

Reklam & İşbirliği

Bize Ulaşın

tbtcreative.com | UFKZDN © 2024 yetkinreport.com

Kurumsal Bilgiler     ·      Yardım     ·      Kullanıcı Sözleşmesi     ·      Yasal Çekince

TOP