Ekonomi

Türkiye İçin Enerjide Megavatın Ötesinde Megastrateji Zamanı

Küresel enerji denkleminde Türkiye, artık yalnızca ithalatçı ya da transit ülke olmayı kabul edemez, megastratejiler üretme zamanı. Türkiye’nin Pakistan ile yaptığı son arama anlaşması Dışişleri Bakanı Hakan Fidan tarafından açıklandı. Arşiv fotoğrafı Karadeniz’de seyreden TPAO arama gemilerini gösteriyor.

Enerji, artık sadece evlerimizi ısıtan, sanayiyi döndüren ya da arabalarımızı çalıştıran bir girdi olmaktan çok daha fazlası. Bugün enerji; diplomasiyi şekillendiren, savaşlara yön veren, teknolojik dönüşümleri hızlandıran jeostratejik bir güç.
Türkiye bu satranç tahtasında uzun süredir yalnızca hamle bekleyen bir piyon gibi durmakta. Oysa artık zamanı geldi: Megavat hesaplarının ötesine geçmeli, “megastratejiler” üretmeliyiz. Tabii ki öncelikle evimizin içini düzene sokmakla başlayarak.

Koridordan oyunculuğa

Uzun yıllar boyunca Türkiye kendisini bir “enerji koridoru” olarak tanımladı. Boru hatları geçiren, LNG terminalleri inşa eden; ama enerjinin fiyatını belirleyen, yönünü tayin eden bir aktör olamadı. Oysa bugün enerjiyi sadece taşıyan değil, enerji piyasasını yönlendiren, bölgesel güvenliğe katkı sunan ve dijital dönüşümün öncüsü olan ülkeler bir adım öne geçiyor.
Türkiye’nin nihai hedefi artık yalnızca geçiş ülkesi olmak değil, bir enerji merkezi olmaktır. Ve bu, mümkün. Bunun için ise yalnızca boru hatları yetmez; ileri düzey regülasyonlar, rekabetçi piyasa reformları, dijitalleşme, inovasyon ve etkin, inandırıcı bir enerji diplomasisi gereklidir.

Güçlü ve eksik yönler

Türkiye, gaz tedarikinde çeşitlilik sağlayabilen ender ülkelerden biri. Azerbaycan, İran, Rusya, Katar, Cezayir, Nijerya ve ABD gibi çok farklı kaynaklardan doğalgaz alabiliyoruz. LNG altyapımız gelişmiş durumda. Karadeniz gazı, sembolik olsa da enerjide milli bir çıkışın başlangıcı sayılabilir.
Yenilenebilir enerji alanında 33 GW seviyesine ulaştık. Güneş ve rüzgâr, Türkiye’nin enerji geleceğinde kritik bir rol oynuyor. Elektrik iletim hatlarımız Avrupa’ya entegre, doğuya ise Gürcistan ve Irak üzerinden açılımlarımız var.
Ancak enerji ithalatına yılda 50 milyar doların üzerinde harcamaya devam ediyoruz. Akkuyu Nükleer Santrali, Rusya’ya bağımlılık nedeniyle stratejik bir kırılganlık yaratıyor. Yenilenebilir teknolojilerde ithalata bağımlılık hâlâ yüksek, yerli üretim ve Ar-Ge istenilen seviyede değil. Karbon yoğun sanayi yapımız ise Avrupa Yeşil Mutabakatı ile uyumsuz.
Bu nedenle Türkiye artık sadece enerji tüketen değil, teknoloji geliştiren, insan kaynağına yatırım yapan, dış pazarlarda da güçlü olan bir enerji vizyonuna geçmek zorundadır.

Enerji diplomasisi

Türkiye, son yıllarda Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) aracılığıyla Libya, Somali, Pakistan gibi ülkelerle petrol ve doğal gaz arama ve üretim faaliyetlerini kapsayan önemli anlaşmalar imzaladı. Bu hamleler, Türkiye’nin enerji arz güvenliğini sağlama, kaynak çeşitliliğini artırma ve uluslararası enerji arenasında aktif bir oyuncu olma hedefi doğrultusunda büyük önem taşıyor.
Libya: Türkiye, Libya’nın batısındaki açık deniz sahalarında TPAO aracılığıyla petrol ve doğal gaz arama faaliyetleri yürütmek üzere 2019’daki Deniz Yetki Alanları Anlaşması’nın ardından iş birliklerini artırdı. TPAO, Libya Ulusal Petrol Şirketi (NOC) ile teknik iş birliği görüşmeleri yaparak sahalarda aktif hale geldi.
Somali: 2024 başlarında Somali ile imzalanan anlaşmayla Türkiye, Somali açıklarında petrol ve doğal gaz arama hakkı kazandı. TPAO bu kapsamda hem sismik araştırmalar hem de sondaj faaliyetleri gerçekleştirecek. Bu adım, Somali’nin enerji potansiyelini değerlendirmek açısından tarihî bir dönüm noktası olabilir. Eğer bu çalışmalar olumlu sonuçlanırsa, Türkiye küresel enerji şampiyonları arasında yerini sağlamlaştırabilir.
Pakistan: TPAO, uzun süredir Pakistan’da faaliyet gösteriyor. Özellikle güneydeki Sindh bölgesinde doğal gaz aramaları yapan TPAO, Pakistan hükümetiyle yeni iş birliği protokolleri imzalayarak faaliyet alanını genişletti. Ayrıca Türk ve Pakistanlı teknik ekiplerin ortak saha çalışmaları planlandı.

Enerji şampiyonlarımızı yaratmalıyız

Bu ülkelerdeki anlaşmalar, Türkiye’nin TPAO eliyle kendi enerji diplomasisi gücünü kullanarak küresel varlığını artırma çabasının birer göstergesi. Aynı zamanda bu iş birlikleri, Türkiye’nin enerji ithalatını azaltma, yerli ve milli enerji politikalarını yaygınlaştırma hedefleriyle de tam uyumlu. Dilerim, bu arama çalışmaları olumlu sonuçlanır ve küresel enerji şampiyonları yaratma hedefimize katkı sağlar.
Bugün dünyada sadece kaynak sahibi olmak yeterli değil; asıl farkı yaratan güçlü şirketler ve bu şirketlerin arkasındaki akılcı stratejilerdir. Güney Kore’nin KEPCO’su, Çin’in State Grid’i gibi küresel oyuncular bunu başardı.
Türkiye de BOTAŞ, TPAO, Karpower, BGN, Enerjisa, Zorlu, Aksa, YEO gibi şirketlerini küresel arenada daha etkili aktörler haline getirmeli. Bu, sadece şirket politikalarıyla değil; devlet politikası, uluslararası ortaklıklar, sermaye yatırımları ve nitelikli insan kaynağıyla mümkün olacaktır.

Yeşil dönüşüm sınamaları

Enerji dönüşümünde sık yapılan hata, enerji yoğun sektörlerden uzaklaşmanın bir zorunluluk olduğu varsayımıdır. Oysa Türkiye’nin rekabetçi olduğu çimento, demir-çelik, alüminyum, seramik ve cam gibi sektörlerden vazgeçmemiz mümkün değil.
Bu sektörlerin yeşil dönüşüme entegre edilmesi şart:
– Atık ısı geri kazanımı,
– Karbon yakalama teknolojileri,
– Elektrifikasyon,
– Yeşil hidrojen kullanımı,
– Enerji verimliliğine uzun vadeli destekler,
– Karbon ayak izinin ölçülmesi ve yönetimi.
Tüm bunlar, çevresel sorumlulukla ekonomik sürdürülebilirliği aynı potada eritebilir.

Megastrateji zamanı

Küresel enerji denkleminde Türkiye, artık yalnızca ithalatçı ya da transit ülke olmayı kabul edemez. Kendi enerjisini üretip ihraç eden, teknoloji geliştiren, elverişli finansman yaratan, dış pazarlarda yatırım yapan, rekabetçi bir enerji oyuncusuna dönüşmelidir.
Bu sadece kaynak sahibi olmakla değil; vizyon, bilgi, diplomasi ve strateji sahibi olmakla mümkündür.
Türkiye’nin önünde iki yol var:
Ya satranç tahtasında başkalarının hamlelerine tabi bir piyon olarak kalacağız,
ya da akılcı hamlelerle kendi oyununu kuran, bölgesel bir kale olacağız.
Bugün, artık megavat değil megastrateji üretme zamanı. Bu strateji; hukukun üstünlüğünü, sürdürülebilirliği, özel sektör-yerel yönetim-uluslararası ortaklık iş birliklerini ve teknolojik inovasyonu esas almalı. Türkiye’nin enerji alanındaki bu büyük dönüşümü, ekonomik bağımsızlığımızı güçlendirecek, çevresel sorumluluklarımızı yerine getirecek ve bizi küresel enerji liginde söz sahibi bir ülke haline getirecektir.
Daha da önemlisi, enerjiyi halkımıza, sanayimize, elektrik üreticilerine, tüm nihai tüketicilere daha ucuza, çevre dostu ve kesintisiz ulaştırabileceğiz.

Mehmet Öğütçü

Londra Enerji Kulübü YK Başkanı

Recent Posts

Komisyon’da Öcalan Oldubittisi: İstenen Mesajı Vermedi mi?

TBMM’deki Terörsüz Türkiye Komisyonu'nun çok şey beklenen 4 Aralık oturumu, sürece ne faydası olacağı kuşkulu,…

40 dakika ago

5 Aralık 1934: Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkı

Türkiye, 5 Aralık 1934’te kadınların verdiği mücadelenin sonucunda  kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanıdı. Fransa’dan…

1 saat ago

Yeni Anayasa’ya DEM Desteği İçin Üç Maddede Değişiklik Yeter mi?

TBMM Komisyonunun 4 Aralık toplantısı AK Parti-MHP ittifakının “Terörsüz Türkiye” sürecinin 2026 yılının ilk yarısındaki…

23 saat ago

Fidan: Savaş Yayılıyor, Bu Korkunç Bir Şey, Ama AB Güney Kıbrıs’a Rehin

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya-Ukrayna savaşının giderek daha geniş bir coğrafyaya yayıldığını, bunun “çok korkutucu…

2 gün ago

Erdoğan, Bahçeli’nin “Rezalet” Çıkışını Üstüne Almadı Barzani’yi Suçladı

İçişleri Bakanlığı 2 Aralık gecesi 22.15te Irak Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani’nin 29…

2 gün ago

CHP Operasyonları, Terörsüz Türkiye Sürecini Enfekte Ediyor

Dün, 1 Aralık, Ankara’da “Ortak Geleceğe Birlikte Bakmak” başlıklı bir çalıştay vardı. Diyarbakır merkezli araştırma…

3 gün ago