Siyaset

Derin devletin el değiştirme zamanı ve Başkomiser Suat’ın açmazı

Aralık 2009’da Ankara’daki Özel Kuvvetler Komutanlığında, güvenlik yapısının en gizli bilgilerin tutulduğu Kosmik Oda Baskını, Türkiye’de derin devletin el değiştirdiği dönüm noktalarından biriydi. 

Türklerin dünya siyasetine armağan ettiği bir kavram “derin devlet”.
Türkiye’yi derinlemesine gözlemleyen Amerikalı araştırmacılardan Steven Cook, 2017’de Nev York merkezli Council of Foreign Relations-Dış Politikalar Konseyi sitesinde yayınladığı “Türkiye’deki Derin Devlet Serabı” makalesinde derin devleti herkesin söz ettiği ama somut olarak kimsenin görmediği “kara maddeye” benzetmişti. Birinci Donald Trump dönemiydi ve Trump’ın danışman diye Beyaz Saray ve diğer devlet dairelerine doldurduğu bir takım aşırı sağcı ideolog ve politikacıları Türkiye’de bahsini çok duyduğu derin devlet yapılanmasına benzetiyordu. Seçimi Joe Biden’a iktidarı devretmemek, düpedüz darbe yapmak için 2020’de Kongreyi basacak güruhun arkasında da aynı isimler yer alacaktı.
Bazı batılı kaynaklar bunu kökeni Roma İmparatorluğuna giden Latincesiyle “imperium in imperio- devlet içinde devlet” kavramıyla da açıklıyorlar ki, patenti gerçekten bizde olan derin devlet kavramının, Roma’dan da önce Mısır’da Çin’de bütün köklü uygarlıklarda bulunan, bürokratik oligarşi ile pek ilgisi yok; çok daha karmaşık ve derin.

Derin Devlet ve Gölgenin Eli

Süleyman Demirel, 2008’de bir canlı yayında Fikret Bila ile zorladığımızda “Derin devlet askerdir” dedi; “Cumhuriyeti kuran askerler, devletin yıkılmasından daima korku duyar”. İki defa askeri darbeyle devrilmişti neticede ama bu yanıt da durumu anlatmıyordu.
Emekli Vali Doğan Pazarcıklı’nın anı kitabı var, başlığı “Türklerin Tanrısı Devlet”. Devletin her koşulda devamlılığını sağlayan bir ruh. Serap değil, ama devlet aygıtını, donanımı işleten bir yazılım. Devamlılığı tehdit eden bir durumda donanımın yönetimini devralmak için asker, polis, istihbarat, yargı, üniversite, medya içinde harekete geçirebileceği görevlileri ya da gönüllüleri bulacağını bilen, sonuç almak yasalara aldırmadan, kimsenin gözünün yaşına bakmadan her kirli yöntemi infaz etmekten çekinmeyen bir yazılım.
Bir “influencer” cinayetinin kara para bağlantıları ve küçük yaşta çocukların tetikçi olarak eğitilip kullanılmasının peşine düşlen Emniyet İstihbarat Şubesinden Başkomiser Suat Zamir kısa sürede kendisini derin devlet aktörleriyle boğuşurken buluyor.
Başkomiser Suat ile Türkiye’nin en iyi polisiye yazarlarından Elçin Poyrazlar’ın son romanı “Gölgenin Eli” romanına girmiş bulunuyoruz.

Başkomiser Suat’ın üç dosyası

Hala tanışmayanlar için tanıtalım: Suat Zamir, Doğrucu Davutluğu ile tuttuğunu koparan ama bunu yaparken kendisini de etrafını da kırıp dökebilen bir kadın polis; Elçin Poyrazlar’ın tiplemesi..
Erkek gibi polislerden değil, kadın gibi polislerden. Hem gözüpek, hata yapmaktan korkmayan hem seksi ve bunun da farkında olup gerektiğinde kullanmaktan çekinmeyen bir tip. Çatışmaya girip yaralanırken de canı istediğinde, istediğiyle sevişirken de aynı kadın. Gölgenin Eli’nde bu iki özelliğine umulmadık anlarda de tanık oluyoruz; şimdi ipucu vermeyeyim.
Elçin Poyrazlar üç katmanlı ve sonunda birleşen bir anlatım denemiş. Bir katman vakanın kendisi. İkincisi derin devlet ile tanışması. Üçüncüsü de öksüz-yetim büyüyüp dede ve baba mesleğini seçmiş üçüncü kuşak bir polis olarak kendi geçmişiyle hesaplaşması, yüzleşmesi.
Ama Başkomiser Suat’ın henüz farkına varamadığı bir başka derin devlet gerçeği var. O da derin devletin siyasi koşullara göre dönem dönem el değiştirdiği ve bunu da eski yapı içindeki bazı görevli ve gönüllülerin devletin devamlılığı adına saf değiştirmesiyle mümkün olduğu.

Derin devletin el değiştirmesi

Yakın dönemde derin devletin ilk el değiştirmesine, Balkanlarda, Arabistan’da başlayan milliyetçi ayaklanmalarla devletin devamlılığının tehlikeye düştüğü 19’üncü Yüzyılın ikinci yarısında tanık oluyoruz. Jön Türk hareketinin İttihat ve Terakki Cemiyetine (İTC) evrilmesi 31 Mart ayaklanmasıyla son direnişini gösteren eski düzenin Hareket Ordusuyla yıkılması buydu.
Mustafa Kemal (Atatürk) de önceleri İTC üyesiydi ama orduya siyaset girmemeli diyerek erken ayrılmıştı. Cumhuriyetin asli kurucu kadrolarından diğerlerinden çoğu, İTC dağıldıktan sonra da İttihatçı kalmıştır: Fevzi (Çakmak), İsmet (İnönü), Celal (Bayar). Celal Bayar asker değildir örneğin.
Cumhuriyetin kuruluşunda derin devleti İTC’nin kurduğu özel harp örgütü Teşkilatı Mahsusa’dan devralan bu üçlüdür.
Derin devlet Türkiye’nin NATO’ya girişiyle de el değiştirmeye başladı. Soğuk Savaş ve ABD etkisi ağır oldu; üç askeri darbe bu döneme sığdı. Sovyetlerin 1991’de dağılmasıyla miadı dolan derin devletin NATO destekli infazcıları, PKK’nın devamı sayesinde kendi devamlarını sağlayabildi. 1990’ların derin devlete mal olan vahşeti buydu.
AK Parti dönemine geliyoruz.

Başkomiser Suat’ın açmazı

Derin devlet AK Parti döneminde de el değiştirdi ama hesaplaşma sert oldu. O dönemin sahipleri zamanın değiştiğini algılayamıyor, ABD ve NATO sisteminin artık yanlarında olmadığını kabul edemiyordu.
2007’deki e-muhtıra çaresiz ve acıklıydı. Aynı yıl başlayan Ergenekon soruşturmalarıysa derin devletin bir hizbinin, devamlılık adına şimdiye dek birlikte yürüdükleri ekibi, deyim yerindeyse feda edişiydi.
Bu işin kuralı buydu: kılıçla yaşayan, kılıçla ölürdü.
2009 sonunda Özel Kuvvetlerin “kozmik odasına” girilmesi derin devlettin el değiştirmesi operasyonuydu. ABD destekli Fethullahçılar yanlış oynadı ve 15 Temmuz’da kaybetti.
Başkomiser Suat’ın karşısına çıkan derin devlet gölgesiyse 1990’lardan kalma bir gizli iktidarı sürdürme iddiasında. Belli ki bugünlere gelebilmek için çok yoldaşını harcamış.
Değişmeyen tek şeyin değişmenin kendisi olduğu gerçeği, derin devletin de kapsıyor ve bugünkü sahiplerinin de bir gün kendi içlerinden çıkan yenileri tarafından tasfiye edileceğini gösteriyor.
Dolayısıyla sanırım Elçin Poyrazlar derin devletin izini sürmeye devam edecek; çünkü Başkomiser Suat’ın işi bitmedi henüz. Okuyun bence.

Murat Yetkin

Gazeteci-Yazar

Recent Posts

Yeni Anayasa’ya DEM Desteği İçin Üç Maddede Değişiklik Yeter mi?

TBMM Komisyonunun 4 Aralık toplantısı AK Parti-MHP ittifakının “Terörsüz Türkiye” sürecinin 2026 yılının ilk yarısındaki…

22 saat ago

Fidan: Savaş Yayılıyor, Bu Korkunç Bir Şey, Ama AB Güney Kıbrıs’a Rehin

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya-Ukrayna savaşının giderek daha geniş bir coğrafyaya yayıldığını, bunun “çok korkutucu…

1 gün ago

Erdoğan, Bahçeli’nin “Rezalet” Çıkışını Üstüne Almadı Barzani’yi Suçladı

İçişleri Bakanlığı 2 Aralık gecesi 22.15te Irak Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani’nin 29…

2 gün ago

CHP Operasyonları, Terörsüz Türkiye Sürecini Enfekte Ediyor

Dün, 1 Aralık, Ankara’da “Ortak Geleceğe Birlikte Bakmak” başlıklı bir çalıştay vardı. Diyarbakır merkezli araştırma…

3 gün ago

Komisyonun Karar Toplantısı Öncesi: Barış Vicdanı Olmadan Barış Olmaz

Barışın kaderi çoğu zaman masadaki teknik maddelerle, güç dengeleriyle ve takvimlerle açıklanır. Oysa eksik olan…

3 gün ago

Avrupa Kururken: Su Krizinin Sessiz Siyaseti

Avrupa’nın kuraklık haritası artık yalnızca meteoroloji raporlarında değil, uyduların yerçekimi ölçümlerinde de görünür durumda. Yirmi…

4 gün ago