

Trump–Putin Alaska zirvesi, sadece Ukrayna savaşıyla sınırlı olmayan yeni bir diplomatik dönemin habercisi olabilir. Amerikalı ve Rus liderlerin daha önceki son görüşmesi 2019’daki G20 Zirvesi çerçevesinde Osaka’da buluşmuştu. (Foto: Kremlin)
Sahne Türkiye’de kurulsa muhtemelen “Asrın buluşması” diyecektik, Türk dış politikasının zaferi sayacaktık ama Trump-Putin Zirvesi Alaska’da yapılınca Türk medyasındaki ilgi sönüverdi. Türkiye Rusya’nın Ukrayna’ya savaşının başladığı 2022 yılından geçen aya kadar pek çok Rusya-Ukrayna buluşmasına ev sahipliği yaptı, fıkrada olduğu gibi “Zeytini yordu” ama çatalı zeytine batıran ABD Başkanı Donald Trump oldu. Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile ne İstanbul ne “para bende” diyen Dubai ama Rusların zamanında ABD’ye sattığı Alaska’da buluşuyorlar.
Türkiye yok ama
Türkiye toplantıda yok ama zaten Ukrayna’nın çağrılmadığı Ukrayna zirvesinde Türkiye neden olsun diye düşünmek de mümkün. Avrupa Birliği da yok örneğin.
Tam ABD-Rusya paylaşım toplantısı görünümünde. Daha Joe Biden zamanında Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelensky ile görüşmem, ABD Başkanı ile görüşürüm diyen Putin dediğini yaptırmış görünüyor.
Trump–Putin zirvesi, sadece Ukrayna savaşıyla sınırlı olmayan yeni bir diplomatik dönemin habercisi olabilir.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise Rusya-Ukrayna Zirvesine Türkiye’de ev sahipliği yapmakta kararlı; Zelensky ile son telefon görüşmesinde bunu tekrarladı.
Alaska’ya giden yol
Geçen hafta Vladimir Putin, Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff aracılığıyla bir ateşkes önerisi sundu. Plan, Ukrayna’dan ciddi toprak tavizleri istiyor; karşılığında yalnızca çatışmaları durdurma sözü veriyor. Avrupa başkentlerinde bu öneri, “tek taraflı taviz” olarak nitelendirildi ve reddedildi.
Avrupa’nın karşı planı daha katı: Önce ateşkes, sonra ancak karşılıklı toprak değişimi ve Ukrayna’ya güvenlik garantileri. Bu garantiler içinde NATO üyeliği de var.
Trump, “Bu bir başlangıç” diyerek Putin’le 15 Ağustos’ta Alaska’da görüşmeyi kabul etti. Zirveye ne Ukrayna lideri Zelensky ne de Türkiye davet edildi.
Türkiye’nin rolündeki değişim
2022’deki İstanbul Mutabakatı, savaşın durmasına en çok yaklaşılan andı. Ancak o fırsat, sahadaki dengeler ve büyük güçlerin hesapları arasında eridi.
Ocak ayında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bugün konuşulan birçok barış taslağının aslında İstanbul metninden türediğini söylemişti. Yine de o günden bugüne inisiyatif, ABD–Rusya–AB üçgenine kaydı. Trump Putin ile defalarca telefon görüşmesi yaptı ama bir türlü istediğini alamadı.
Diplomatik kaynakları, Avrupa’nın bu kez çok daha yekpare bir pozisyon aldığını, ABD’nin de sürecin motor gücü olduğunu belirtiyor. Yani Türkiye’nin hâlâ kanalları var, ama ilk sözü söyleyen taraf değil.
Ankara’nın elindeki kartlar
Her şeye rağmen Türkiye tamamen devre dışı değil. Karadeniz’deki stratejik konumu ve Montreux Sözleşmesi’nin uygulaması hem NATO hem Rusya için kritik. Ukrayna ile savunma sanayi ortaklığı özellikle Bayraktar TB2’ler Ankara’yı sahada da önemli kılıyor. Ayrıca Moskova ile enerji ve ticaret ilişkilerini koruması, kriz sonrası dönemde kolaylaştırıcı rol oynamasına olanak sağlıyor.
Algı sorunu ve fırsat penceresi
Türkiye’nin hem NATO üyesi olması hem de Rusya ile milyarlarca dolarlık ticareti sürdürmesi, bazı başkentlerde “tarafsız değil, pragmatik” yorumlarına yol açıyor. Bu algı, Ankara’nın ana arabulucu olma iddiasını zayıflatıyor. Yine de bazı Avrupalı yetkililer, Alaska zirvesinin sonuçsuz kalması halinde, tarafların yeniden Türkiye’ye yönelebileceğini düşünüyor. Eğer süreç tıkanırsa güvenilir bir üçüncü ülke aranacak. İşte Türkiye o noktada devreye girebilir yorumunu yapanlar var.
Bölgesel hesaplar
Ankara için Ukrayna’da uzun süreli bir ateşkes, yalnızca kuzey sınır güvenliği değil, enerji koridorlarının geleceği açısından da hayati. Karadeniz’de istikrar, hem Rusya üzerinden geçen doğalgaz hatlarının güvenliği hem de Ukrayna üzerinden alternatif güzergâhların açılması anlamına geliyor. Barış, aynı zamanda Türkiye’nin savaş sonrası yeniden inşa projelerine katılımını mümkün kılabilir. Ancak kalıcı çözüm olmadan bu faydalar kırılgan kalacak.
Son perde Alaska olmayacak
Alaska zirvesi, savaşın gidişatında önemli bir dönüm noktası olabilir. Türkiye, bu kez ilk raundu izleyici koltuğundan takip edecek. Ama sahne arkası diplomasisiyle, doğru anda masaya dönme şansını elinde tutuyor. Zirveden çıkacak sonuca göre Türkiye 2022’deki gibi başrolde mi olacak, yoksa bu kez sadece kuliste mi kalacak?
Tıpkı Temel’in yoğurdu sulanırsa “ayran” diye içmesi gibi, Türkiye de bu süreçte arabuluculuk rolünü istediği kıvamda bulamayınca yeni durumu kabullenmek zorunda kaldı. Masanın başında olmasa da kuliste yerini koruyor. Belki yoğurt tadında değil ama ayran serinliğinde, fırsatını bulduğunda yeniden yoğurt yeme ihtimali var.
Bir de Trump açısından düşünmekte fayda var. Alaska Zirvesine herkes Ukrayna savaşı açısında bakıyor. Ama Trump eğer bildiğimiz Trump ise bu zirve sonrası geçmiş Amerikan yönetimlerini eleştirerek Rusya ile yeni bir dönemin kapılarını aralamak isteyecektir.

