

Hüseyin Gün’ün, Seher Erçili Alaçam’la birlikte İngiliz gizli servis ajanı olarak CHP Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na seçim desteği verdiğine kanıt olduğu iddia edilen bu fotoğrafın Gün’ün cep telefonundan çıktığı bildiriliyor.
Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT) “İngiliz Kemal” diye bilinen Türk casusu Ahmet Esat Tomruk hakkında yayınladığı miadı dolmuş belge 2 Kasım günü birden fazla gazete ve internet sayfası tarafından aynı gün fark edilerek yayınlandı. Buna göre, Kurtuluş Savaşı sırasında İngiliz ajanı maskesine bürünerek Yunan işgal kuvvetleri hakkında bilgi toplayan “İngiliz Kemal” hiç de güvenilir, muteber bir kişi değildi ve o zamanki adıyla Milli Emniyet Hizmetleri (MAH), şimdiki adıyla MİT kadrosuna alınmamıştı. 26 Aralık 1940 tarihli, yani İkinci Dünya Savaşı devam ederken MAH Reisi Naci Perkel tarafından Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’a yazılan raporda İngiliz Kemal’in “ekseriyya ağız havadislerinden ibaret” bilgilerinden “Hizmetçe istifadesinden” düşünülüp “bazı işlerde tecrübe edildiği” ancak “dürüst bulunmayıp” vazgeçildiği de yazıyordu.
İngiliz Kemal Bildiğiniz Gibi Değil
“Meraklısı İçin Entrikalar Kitabı”nı yazarken de “Meraklısı İçin Casuslar Kitabı”nı yazarken de İngiliz Kemal hakkında bir bölüm yazmak amacıyla MİT’e başvurup arşiv bilgilerinden yararlanmak istemiştim. Hakkında fazla açık bilgi bulunmayan Recai Sanay adında bir yazarın “Türk Casusu İngiliz Kemal’in İkinci Dünya Harbi Maceraları” başlıklı bir kitabı hala piyasadaydı; Romanya’da bir hükümet darbesi dahil Türk istihbaratı adına başarılara imza attığı anlatılıyordu.
Bu girişimlerim başarılı olmadı. Sonunda, beni hiç yanıltmamış bir kaynağım “Bilgi veremeyiz” demişti; “O bilinen gibi birisi değil. Sonradan İngilizler dahil çok taraflı çalıştığından kuşku duyulan birisi.”
Ama Maaş Bağlanmış
Gerçi Fuat Doğu’nun MİT Reisliği döneminde, 26 Haziran 1964’te “Milli Mücadele Kahramanlarından olup fevkalade hizmetleri” görülen “İngiliz Kemal namiyle mâruf Ahmet Esat Tomruk’a vatani hizmet tertibinden aylık bağlanmasına dair Kanun” Resmî Gazetede yayınlanmış, hayatta bulunduğu sürece 500 lira aylık bağlanmıştı.
1966’da ölen Tomruk bu aylığı iki sene kadar alabilmişti ama bu kanun da İngiliz Kemal’in aslında tümüyle devlet sisteminin dışında olmadığını, muhtemelen “çifte casus” olduğu bilinerek, hizmetlerinden yararlanılan bir “muhbir”ya da “haber elemanı” olabileceğini gösteriyordu.
Manidar Zaman Çakışmaları
Sonunda İngiliz Kemal hakkında resmi bilgiye MİT’in açıkladığı belge sayesinde erişebildik.
Ne zaman?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 24 Ekim sabahı duyurduğu casusluk soruşturmasından iki gün sonra, 26 Ekim Pazar günü, zaten yolsuzluk suçlamasıyla tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin ilan edilmiş Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, onun siyasi danışmanı ve seçim kampanyası yöneticisi Necati Özkan ve gazeteci Merdan Yanardağ’ın tutuklanmalarından tam bir hafta sonra medyaya yansıyan belgeyle.
Peki, casusluk soruşturması ne zaman açılmıştı?
CHP’nin Genel Başkanlığa Kemal Kılıçdaroğlu yerine Özgür Özel’i seçtiği 4-5 Kasım 2023 Kurultayının yapılmamış sayılması (mutlak butlan) davasının Ankara 42’inci Asliye Hukuk Mahkemesinde karara bağlanacağı duruşmadan birkaç saat önce.
Mahkeme mutlak butlan davasını bozdu ama istinaf yolu açık.
Yani henüz her şey bitmiş değil.
CHP lideri Özal buradan yola çıkarak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığını yeni CHP soruşturmaları, davaları için “yedek” gerekçe oluşturmak için bu zamanlamayla soruşturma açtığını öne sürüyor.
Hüseyin Gün Diye Birisi
Hüseyin Gün diye birisini bu soruşturmayla öğrendim.
Ama anlaşılan, “Bende çok gizli bilgiler, çok gizli yetenekler var” diye epey bir zamandır siyaset koridorlarının gölgesinde dolaşan birisiymiş. Deniz Zeyrek’ten öğrendim, “sosyal kelebek” de deniyormuş bu tiplere.
Ama çevrelerine “Benim güç ve paraya erişimim var” sinyali yayan, belki siyaset dolandırıcısı da sayılabilecek bu tiplerin alıcısı da var siyaset piyasasında. Türkiye’yi 2024’te ayağa kaldıran Yenidoğan Çetesi davası sanıklarından Mustafa Kemal Zengin’in bir ara çevresine anlı şanlı siyasetçileri, akademisyenleri toplayıp Türkiye’yi kurtarma toplantıları düzenlemiş olduğunu hatırlayalım.
Aslında 4 Temmuz 2025’te casusluk suçlamasıyla tutuklanmış; İngiliz gizli servisi MI6, ABD gizli servisi CIA ve İsrail gizli servisi MOSSAD ile ilişki zannı var. Gün’ün “manevi annem” dediği Seher Erçili Alaçam’ın “üvey oğlu” diye anılan Ü.D.A.’nın 30 Haziran 2025’te 112’ye ihbarı ile tutuklanmış.
Seher Hanım Kimdi?
Bu bir casusluk soruşturması olmasaydı, Alaçam’ın malına mülküne “çökme” kavgası da sayılabilirdi rahatlıkla. Alaçam’ın 2022’de evinde ölü bulunması sırasında Gün’ün de orada olduğu iddiası var. Hatta gazeteci Cem Küçük, TGRT’de Alaçam’ın ölü bulunması sonrasında Yanardağ’ın da eve geldiği iddiasını ortaya attı; kanıtlanmazsa iftira sayılır.
Küçük’ün ayrıntılandırmadığı bir başka iddiası ise Alaçam için “Masum biri değil” ifadesini kullanması oldu.
İmamoğlu ile çekilmiş fotoğrafa baktığımızda yaşına göre canlı giyinmiş bir hanım görüyoruz. Günahına girmeyelim, emekliliği öncesini bilemeyiz. Günahını almayayım ama benim aklıma gelenler arasında “Entrikalar Kitabı”nda yazdığım Betty Carp’ın öyküsü geldi. Emekliliğinde Türkiye’deki CIA ajanlarına hoş geldin partileri düzenleyen bu tonton hanım, Yahudilikten Protestanlığa geçmiş, ismini değiştirmiş bir Beyaz Rus ve daha sonra CIA’yi kuracak Allen Dulles ile fırtınalı bir aşk da yaşamış olan deneyimli bir istihbaratçıydı; ayrıntıları uzun tutar, kitapta var.
“İngiliz Ajanıyım” İtirafı
Başsavcılığını soruşturmayı duyurması ardından Gün’ün etkin pişmanlıktan yararlandığı ve İngiliz Ajanı olduğunu itiraf ettiği haberi de çıktı. Tam da İngiltere Başbakanı Keir Starmer’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Eurofighter anlaşması gibi stratejik bir projeye imza atmak için Ankara’da olduğu gün.
Gün’ün 262 sayfalık itirafnamesinde, soruşturmayı İmamoğlu ile ilişkilendiren iki şey var. Birisi, Gün ve Alaçam’ın Ekrem İmamoğlu’nun 2019’da tekrarı da yapılan seçimi kazanması sonrasında yaptıkları ve 10 dakika olduğu yazılı tebrik ziyaretinde çekilen hatıra fotoğrafı. Diğeri de tümüyle Gün’ün ifadesine bağlı olarak zamanlama ve illiyet bağı kurulan, İmamoğlu’nun İBB müfettişlerine AK Partili belediye döneminde oluşturulmuş veri tabanına erişim izni veren yazısı.
Hemen burada ilk soruyu sorabiliriz: Hüseyin Gün nasıl bir ajan ki, sadece bütün görüşmelerinin, yazışmalarını kaydını, fotoğraflarını cep telefonunda saklamış?
Aklıma, kendisi de bir istihbaratçı olan Ian Fleming’in kendi yarattığı 007 James Bond casusiye karakteri için söyledikleri geldi. Bu kadar sosyal bir casusun “48 saat bile görevde kalacağından kuşkuluyum” diye yazmıştı.
Başka Sorular da Var
Hem Gün’ün hem Özkan’ın medyaya yansıyan ifadelerini birleştirdiğimiz zaman, İmamoğlu’nun kazandığı ama Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) tekrarlanması kararını verdiği 31 Mart 2019 seçimlerinden hemen sonra Gün’ün Alaçam’ın ilişkileri üzerinden Özkan ile irtibat kurduğu, hizmet ve yeteneklerini teklif ettiği anlaşılıyor. Özkan, Gün ile bir kez iş görüşmesi yaptığını ve güvenilmez bulduğu için bir daha görüşmediğini söylemiş. Gün ise değişik kod isimler altında defalarca görüştüğünü ve İmamoğlu ile o kısa görüşmeyi de onun kanalıyla sağladığını öne sürmüş ki Özkan bunu da reddediyor.
Bu noktada muhalefetin “Ama AK Partililerle de toplantı yapmış” tezinin de espiyonaj faaliyeti açısından pek geçerli olmadığını söylemek lazım: bir kişi eğer casusluk yapıyorsa, ya da istihbaratçı lisanıyla, “ağız havadislerini” güç ve paraya tahvil etmek istiyorsa, elbette her cenahtan duyum ve bilgi toplama çabası içinde olacaktır. Bu tek başına bir şey kanıtlamaz ama şahsın üzerindeki soru işaretini artırır.
OSINT Diye Bir Casusluk Sitesi
Gün, Özkan ile yazışmalarında kendisinden OSINT diye gizli bir casusluk sitesinden bilgi talep edildiğini söylemiş. Talep edilen bilgi de zaten İBB kayıtlarında var olan bilgi. Başsavcılık bunu da kanıt sayıyor.
Satır aralarında sanki, eğer Gün’den destek almamış olsaydı, İmamoğlu’nun seçim tekrarını 800 bin gibi bazı ülke nüfuslarından fazla farkla kazanamayacağı iması var; bu da açıkça söylenmemiş, bu algıya izin verecek şekilde kelimelendirilmiş.
OSINT “Açık Kaynak İstihbaratı” ifadesinin (Open Source Intelligence) İngilizce kısaltmasıdır. Özkan istese kendi de girerdi; bu kadar deneyimli ve kendi ekibine sahip bir siyasi danışmanın, ilk kez görüştüğü bir kişiden bu talepte bulunmak gibi bir acemilik yapması hayatın olağan akışına uygun gelmiyor.
Hatta 2022 yılında kurulmuş OSINTTÜRK diye bir site de var; gizli de değil, bu işlere meraklıysanız siz de bu bağlantıdan girip araştırabilirsiniz.
Casus Başka Ajan Başka
Bir de binlerce yıllık espiyonaj kullarından birini hatırlamak gerekiyor: bir şeyi yıkmak istiyorsan içinde yer almaya çalışacaksın. Gün’ün, isterse CHP’nin onlarca yıldır üzerlerine çöken kamu yönetimi deneyimsizliğinden kaynaklansın her kapılarını çalanı buyur edip fayda gözetme zafiyetini kullanmak isteyenlerce İmamoğlu üzerine salınmış birisi olduğu ihtimalini de gözardı etmemek gerekiyor.
Tabii, casus ve ajanın aynı anlamda kullanılsa da aynı şey demek olmadığını da görmek gerekiyor.
Herkesten casus olabilir ama her casus ajan değildir; ajan belli bir organizasyona bağlı, onu temsil nitelikleri taşıyan, belli bir görevi yerine getirmek üzere talimatlandırılmış, bu amaçla eğitim almış birisidir.
İstihbarat örgütleri ajan gönüllülerine, bu işi heves, para, vb gibi yapmak için gönüllü olanlara genellikle ajan değil casus, hatta muhbir muamelesi yaparlar.
İngiliz istihbaratı Hüseyin Gün gibilere düştüyse vay haline.
Ama daha geçenlerde İngiliz istihbaratının Türkiye’de, İstanbul Başkonsolosluğunda düzenlenen ve elbette MİT’in izlediği törenle Rusya’ya karşı Türkiye’den internet başvurusuyla casus devşirme komedisini soracak olursanız, haklısınız. Ne diyeyim?
MİT ve Başsavcılığa Düşen
Geçen Cuma akşamı Orta Sayfa programında bu konuyu da etraflıca konuştuk.
Dünyanın en eski ikinci mesleği diye şakası yapılan, gizli kapalı işleri başkalarına aktarma işi, yani casusluk da bir siyaset yapma biçimidir; ekonomik casusluk da buna dahildir. Açık olmayan, gizli siyasette “yakalanmamak” kaydıyla her şey mübahtır; yakalanırsanız vay halinize demektir.
Hiç kimsenin casus olup olmadığını kesin kanıtları ortaya konmadan bilemezsiniz.
Dolayısıyla, CHP’ye kapatma davasına dek uzanabilecek bir şekilde kapağı açılan Pandora’nın Kutusundan neler çıkacağına iyi bakmak lazım.
Başsavcılığın duyurusunda soruşturmadaki desteği için MİT’e de teşekkür ediliyor.
MİT’in son dönemlerde bölge politikalarında oynadığı önemli rol küresel dikkat çekiyor.
Türkiye’ye yönelik casusluk operasyonlarıyla mücadele elbette MİT’in işidir.
İmamoğlu’nun CHP’nin itibarsızlaştırılması operasyonları kadar MİT’in itibarsızlaştırılması operasyonları ihtimalini de yabana atmamak gerekiyor.
Bunların doğruluğu anca MİT’in İngiliz Kemal’in suçlandığı gibi “ağız havadislerinin” ötesinde, varlığı inkâr edilemez kanıtlarla Başsavcılığın iddialarını desteklemesiyle anlaşılır.
Devam edeceğiz konuya, öyle anlaşılıyor.


![IMG_1409[107204]](https://yetkinreport.com/wp-content/uploads/2022/12/IMG_1409107204-scaled-370x240_c.jpg)