İmralı Heyetinin diğer üyeleri, AK Partili Hüseyin Yayman ve MHP’li Feti Yıldız susmaya devam ederken, DEM’li Gülistan Kılıç Koçyiğit konuştu.
Meclis’teki “Terörsüz Türkiye” komisyonunun AK Parti, DEM ve MHP temsilcilerinden oluşan heyeti PKK lideri Abdullah Öcalan ile 24 Kasım’da yaptıkları görüşmeyi, güya 26 Kasım’da Komisyon toplantısında anlatacaklardı.
O toplantı yapılmadı. Neden yapılmadığı da açıklanmadı. Meclis Başkanlığı da, üç parti de sustu. Hakkını yemeyelim, DEM ilk günden itibaren bütün konuşulanların aynen kamuoyuna açıklanmasını istiyordu ama AK Partiden ses çıkmıyor, MHP de onlarla ters düşmek istemiyordu.
Ne zaman ki artık ne gizleniyor sesleri yükselmeye başladı, Komisyonun 4 Aralık’ta toplanacağı duyuruldu.
Ama belli ki DEM’in o kadar beklemeye niyeti yoktu.
Heyetin diğer üyeleri, AK Partili Hüseyin Yayman ve MHP’li Feti Yıldız susmaya devam ederken, DEM’li Gülistan Kılıç Koçyiğit konuştu.
Konuştuğu mecra, PKK çizgisine eğilimi Mezopotamya Haber Ajansı idi. Belki de “değişimin” bir işareti olarak, MHA’ya erişim bu defa engellenmedi.
Koçyiğit’in aktardığına göre (tam metni bu bağlantıdan okuyabilirsiniz) Meclis heyetiyle 2 saat 50 dakika süren görüşmesinde Öcalan’ın söyledikleri arasında şunlar varmış:
• Şimdiye dek hep “devletle” (temel olarak MİT diye okuyabiliriz) görüştüğünü, ilk defa TBMM’den siyasi bir heyetle görüştüğünü bunun da “siyasi çözüm” mutabakatı sayıldığını söylemiş,
• “İlk defa Kürt sorununu idam sehpasından masaya taşıdık” demiş,
• Bu sürecin “devlet aklı” tarafından geliştirildiğini, yani inisiyatifin devletçe alındığını söylemiş,
• Sürecin başarılı olmaması halinde “darbe mekaniğinin” devreye gireceğini söylemiş, 2012-2015 sürecini örnek vermiş, yani FETÖ’ye göndermede bulunmuş,
• Sürecin başarılı olmamasını isteyenler bulunduğunu söylemiş, “İsrail bir Kürt gücüne yaslanmak istiyor” demiş,
• Meselenin sadece silah bırakma sorunu olmadığını, “demokratik dönüşüm ve inşa” meselesi olduğunu söylemiş,
• Suriye’de SDG’nin silah bırakması konuşulduğunda, Mazlum Abdi’ye kasten “Oradakiler beni dinler” demiş, tabii koşullara göre diye eklemiş,
• Keşke CHP de gelseydi demiş.
Gülistan Kılıç Koçyiğit’in söyledikleri yanlış ya da eksikse Yayman ve Yıldız suskunluklarını bozup konuşabilirler. Bu devirde gelişmeleri susarak geçiştirmek, unutturmak daha zor.
Analize gelince…
1- Üç saate yakın konuşmanın önemli bir bölümünde sadece Öcalan’ın adeta ders verir havada konuştuğu, 1071 Malazgirt Savaşından başlattığı konuyu, SDG’nin Suriye de hangi bakanlıklarla ilişki kurması gerektiğine dek getirdiği anlaşılıyor. Dolayısıyla Yayman ve Yıldız’ın, bu görüşmenin asli amacı olduğu görülen SDG’nin silah bırakma ya da komutayı Şam’a devretmesi konusuna zaman bulabildiği sonucu çıkarılabilir,
2- Yarım asır öncesinde kurduğu ama artık miadını doldurduğunu kendi söylediği örgütüyle, anca Türk istihbaratı kanalıyla konuşabilen Öcalan, gelişmelerin merkezine hâlâ kendisi ve örgütünü koyarak bölgesel tasarımlar yapıyor,
3- Koşul dayatma gücü olduğuna inanarak ve bilinen çift anlamlı ifadeleriyle aslında Türkiye’nin dediklerini yapmaması durumunda birilerinin (ima ABD’dir) Türkiye’de yine darbeye kalkışacağı ve yine başarısızlık halinde İsrail’in onlara yardıma hazır beklediğini dolaylı yoldan ima ediyor.
AK Parti ve MHP yönetimlerinin Öcalan görüşmesinden aradıklarını bulduklarını hiç zannetmiyorum. Suskunluğun asıl nedeninin bu olduğu kanısındayım.
Nitekim, Komisyonun 26 Kasım’da toplanmadığı gün, Meclis’te konuşan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, ilk günden beri söylediği, PKK ve bağlantılı örgütleri silahlarını teslim etmeden bu işin bitmeyeceğini tekrarladı.
DEM Partinin suskunluğunu bozmasının bir nedeninin de bu olduğu düşünülebilir.
İktidar cephesindeki suskun bekleyişe karşı, PKK’nın Avrupa, Suriye ve Irak kanatlarının Öcalan’ın çift anlamlı ifadelerini deşifre edip değerlendirdiğine ilk işaret de geldi. DEM Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit’ten bir gün sonra konuşan PKK yöneticisi, Bese Hozat kod adlı Hülya Onur yüksek perdeden bir çıkış yaptı. Kendisini 11 Temmuz 2015’te süreci bitiren açıklamasından ve tam on yıl sonra, 11 Temmuz 2025’te sembolik silah yakma törenine liderlik etmesinden tanıyoruz.
Hozat’ın söylediklerine göre PKK’nın tutumu şöyle:
• Özel yasa istemiyor. (Oysa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum’un ortaya attığı fikire Meclis’te de sıcak bakan gruplar var.) Bütün PKK’lılar için özgürlük istiyor.
• Af istemiyor. Hozat, “Biz suç işlemedik ki af isteyelim. Yüzyıllık soykırım politikasına karşı duran onurlu savaşçılarız” iddiasında.
• “Ankara siyasetinde gözümüz yok, Türkiye’nin her yerinde ve Kürdistan’da siyaset yapacağız” diyor. Oysa Terörsüz Türkiye projesinin esası PKK’nın silahlı mücadeleden Ankara merkezli parlamenter siyasete entegrasyonu.
• Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ismen anmadan, AK Partinin süreç başarısız olursa “Türkiye’ye yol açacağı sonuçları” kavrayamadığını, bunu bir tek MHP lideri Devlet Bahçeli’nin anladığını söylüyor. Bu tahlilin Öcalan’ın “darbe mekanizması” ve “İsrail’in Kürt niyeti” ifadelerine gönderme olduğu tahmin edilebilir.
• Ve tahmin edilebileceği gibi o da CHP’ye çok kızmış.
Bese Hozat’ın sözleri bir kaç gün önce PKK kıdemli yöneticisi Murat Karayılan’ın söylediklerinden epey sert. Ya PKK Öcalan’ın şifreli konuşmasıyla tutum değiştirdi, ya PKK’da çatlak var, ya da onlar da iyi polis-kötü polis oynamaya başladı.
Ama hem iktidar saflarında hem PKK saflarındaki fay hatlarındaki enerji birikimi görülüyor.
Susarak geçiştirmek ise zorlaşıyor.
TBMM Komisyonunun 4 Aralık toplantısı AK Parti-MHP ittifakının “Terörsüz Türkiye” sürecinin 2026 yılının ilk yarısındaki…
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya-Ukrayna savaşının giderek daha geniş bir coğrafyaya yayıldığını, bunun “çok korkutucu…
İçişleri Bakanlığı 2 Aralık gecesi 22.15te Irak Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani’nin 29…
Dün, 1 Aralık, Ankara’da “Ortak Geleceğe Birlikte Bakmak” başlıklı bir çalıştay vardı. Diyarbakır merkezli araştırma…
Barışın kaderi çoğu zaman masadaki teknik maddelerle, güç dengeleriyle ve takvimlerle açıklanır. Oysa eksik olan…
Avrupa’nın kuraklık haritası artık yalnızca meteoroloji raporlarında değil, uyduların yerçekimi ölçümlerinde de görünür durumda. Yirmi…