Açık Bırakılmaması Gereken İki Olay: Yalova’daki IŞİD ve Düşürülen İHA

Açık bırakılmaması gereken, yetkililerce yapılan açıklamaların yetersiz kalıp daha çok soru işareti ürettiği iki olay var. Biri dış güvenlik diğer iç güvenlikle ilgili. İç güvenlikle ilgili olan, 29 Aralık’ta Yalova’daki güvenlik operasyonunda bir IŞİD hücresinin polisle 7,5 saat çatışarak 3 polisi şehit etmesi olayı. Dış güvenlikle ilgili olansa 15 Aralık’ta düşürülen İHA olayı; Karadeniz’den gelen bir İHA’nın epey bir süre geçtikten sonra Türkiye toprakları üzerinde, Başkent Ankara’ya yaklaşırken düşürülmesi.

IŞİD Olayında Açık Kalanlar

Önce IŞİD, sonra da İHA olayına yakından bakalım.

1- IŞİD’in (DEAŞ) Yalova’da tehlikeli bir şekilde yeniden örgütlendiğini CHP’li Oğuz Kağan Salıcı bundan iki yıl önce Meclis gündemine getirmek istemiş, ama AK Parti ve MHP oylarıyla reddedilmiş. Yalova aslında Suudi destekli radikal cemaatlerin öteden beri hedefinde; örneğin bundan 33 yıl önce, Cumhuriyet’in 31 Aralık 1992 tarihli manşetine yansımış. Bundan beş ay önce, DEAŞ Yalova’da düğün konvoyu gerekçesiyle Suriye’de DEAŞ ve El Kaide’den aşina olduğumuz kara bayraklarla bir gövde gösterisi yapıyor.
2- Dün 3 polisin ateş açılarak şehit edildiği eve birkaç ay önce yine polis gelmiş. DEAŞ militanları bağlantıları anlaşılmasın diye telefonlarını parçalamışlar. Evin kiracısı olan ve dünkü çatışmada diğer 5 teröristle birlikte öldürülen Zafer Umutlu gözaltına alınıp ertesi gün serbest bırakılmış. Gazeteci İsmail Saymaz’ın Halk TV’de yayınladığına göre, operasyondan bir gün önce Umutlu’ya Yalova 2’inci Ağır Ceza Mahkemesinde görülen IŞİD Horasan Vilayeti davasından beraat kararı daha operasyondan bir gün önce, 28 Aralık’ta tebliğ edilmiş.

Devlet Uyudu mu, Önemsemedi mi?

3- Mahkeme, MİT ve Emniyet tarafından Türkiye’deki terörist örgütlerin en tehlişkelilerinden sayılan DEAŞ’ın Horasan Vilayeti kolua “sempati duymayı suç saymamış”. Umutlu’nun ifadesinde Erdoğan’ı ve yönetimini, asker ve polisi “kafir” gördüğü ifadesinde Cumhurbaşkanına hakaret görmemiş.
DEAŞ Dün akşam tahliye edilen gazeteci Fatih Altaylı’nın, bazı Osmanlı Sultanlarının akıbetini anlattığı için Cumhurbaşkanına tehdit gerekçesiyle 4 küsur yıl ceza yıl verilip 6 ay hapsedildiği ülkemizde olmuş bu.
4- Yalova’ya Bitlis’ten gelmişler. Horasan Vilayeti davasından beraat eden ve dünkü çatışmada öldürülen bir diğer DEAŞ militanı Haşim Sordabak da Umutlu gibi, Suriye iç savaşında Ebu Hanzala adıyla tanınan DEAŞ şefi Halis Bayuncuk’un izleyicisi. “Ahlak ve Sünnet” dergisi etrafında “Mektebi Furkan” adı altında örgütlenmişler.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya dün operasyon açıklamasına “İnancımızı istismar ederek şiddeti meşrulaştırmaya çalışan” ifadesiyle başlamak zorunda hissetti kendisini.
O kadar açık nokta var ki bu kadar görünür işarete rağmen devlet tekfirci-cihatçı örgütlerin faaliyetine, bu kadar kanlı terör eylemine rağmen hâlâ “dinlerini yaşıyorlar” saplantısıyla görmezden mi geldiği yoksa apaçık ihmalle uyuduğunu mu sorduruyor insana.

İHA Olayında Açık Kalanlar

1- Aradan iki haftaya yakın zaman geçti, ama biz daha İHA kime ait öğrenemedik. Görünürde iki ihtimal var: ya Rusya ya Ukrayna. Bu olaydan sonra İzmit, Balıkesir, Bursa gibi illerimizde Rus yapımı Orlan-10 tipi küçük boy keşif İHA’ları bulundu. Rus kaynaklar bunların yanıltma amacıyla Ukraynalılar tarafından, Türkiye’yi kışkırtmak amacıyla gönderildiğini iddia ediyor. Milli Savunma Bakanlığı açıklamasıysa bunların Karadeniz savaşında kontrolden çıkan İHA’lar olduğunu söylüyor.
2- CHP lideri Özgür Özel, İHA’nın Hava Kuvvetlerinin yeteneksizliğinden değil, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan onay gelmediği için Karadeniz üzerinde değil, 2,5 saat sonra Çankırı-Ankara arasında düşürüldüğünü öne sürdü. Özel’e göre İspanya’dan gelen NATO alarmı uyarınca F-16’lar Konya ve Eskişehir’den havalanmış, onay gelmeyince yakıtı biterek inmiş, İHA İncirlikten kalkan F-16 tarafından vurulmuştu. Cumhurbaşkanlığı bu sözleri yalanladı dezenformasyon ilan etti; vurma emri Cumhurbaşkanında değil, Genelkurmay Başkanındaydı, o da hemen Hava Kuvvetleri Komutanına devretmişti.

Siyasi Tutukluk İddiası

3- Özel ise iddiasında ısrarlıydı. İletişim Başkanı Burhanettin Duran’ı sanki sorun Hava Kuvvetlerindeymiş “sorumsuzluğu” ile davranmakla suçluyor, bunun Erdoğan’ın “siyasi tutukluk” yapmasına bağlıyordu. Özellikle NATO boyutunda, “Yanlışım varsa çıksın, konuşsun” diyordu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu ise İHA olayındaki gecikmenin Hava Kuvvetleri Komutanın yetkisinin Cumhurbaşkanının onayına bağlı olmasından kaynaklandığını ima ediyordu. Bu daha ciddi bir durumda daha büyük soruna yol açabilirdi.
CHP bir süredir dış güvenlik ve savunma konularında somut bilgilere dayanan analizler yapmaya, önerilerde bulunmaya, nokta atış sorular sormaya başladı. Bunda Bağcıoğlu’nun etkisi olduğun anlaşılıyor.
Ama CHP’nin eleştirisinde ısrar etmesini bir yana bıraksak da ülkenin dış güvenliği konusunda vatandaşların zihninde tereddüde yol açacak açıklar bırakmamak gerekiyor. Erdoğan, Rusya-Ukrayna konusunda Türkiye’nin eşsiz konumunu korumak, yangına körükle gitmemek için frene basmış olabilir, bu anlaşılabilir bir şeydir ve gereken açıklıkta anlatıldığında anlayabilecek durumdayız.