Yangınla mücadelede iyi sınav veremeyen hükümet, bunun haber yapılmasını engellemek için çabasını sürdürüyor. Hayır, 5 Ağustos gecesi Halk TV canlı yayınının bir grup zorba tarafından basılmasının hükümetle bir ilgisi henüz çıkmış değil. Ama bu saldırının, birkaç gün önce radyo Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) TV kanallarına verdiği gözdağının ete kemiğe bütünmüş hali olduğu söylenebilir; RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin “saldırıyı kabul etmiyoruz” demek zorunda kalsa da. Birisinin Mehmet Ağar’dan plaket alırken fotoğrafı da çıktı. Arkamız sağlam, sıradan tosunlar değiliz mesajı mı vermek istiyorlar? Neticede beş saldırgan da ifadeleri alınıp serbest bırakıldı, insanların sosyal medya mesajları nedeniyle yargılandığı, mahkum olduğu ülemizde.
Dediğim gibi bu fiziki engellemenin hükümetle doğrudan bağı henüz kanıtlanmış değil. Ama Fox TV, Halk TV ve Reuters haber ekiplerinin bakanların orman yangınından kıl payı kurtulan Kemerköy Termik Santralindeki basın toplantısına alınmaması doğrudan hükümetten kaynaklı bir engelleme. Jandarma’nın elindeki listede Anadolu Ajansı ve TRT dışında aHaber TV ve CNN Türk isimleri varmış, yakışık alıyor mu? Erdoğan nihayet 6 Ağustos’ta, Cuma namazı çıkışında yangın bölgesine artık “görevli olmayanların” alınmayacağını duyurdu. Bunun bir güvenlik mantığı var elbette ama o mantık hükümet fonlarıyla ayakta duran basın dışındakiler işlerin iyiye gitmediğini duyurmaya başlayınca mı hatırlandı?
Gelelim bakan istifasına
YetkinReport okurları Ziya Selçuk’un Millî Eğitim Bakanlığından ayrılmak istediğini zaten günler öncesinden biliyorlardı. 2 Ağustos yayınımızda Selçuk’un yakın çevresine Bakanlıktan ayrılmak istediğini Cumhurbaşkanıyla konuştuğunu, onun da kabul ettiğini söylemiş, biz de bunu sizinle paylaşmıştık. Selçuk’un Bakanlık içindeki tarikat-cemaat yapılanmasının kendisinin elini kolunu bağlamasından ve o yapının da gücü AK Partiyle ilişkilerinden almasından rahatsızlığı siyaset kulisinde bir süredir biliniyordu. Yalnızca o da değil, bazı yolsuzluk iddiaları vardı ama üzerine gidilemiyordu. Dahası Covid-19 salgının başladığından bu yana Bakanın, okullar, sınavlar ve eğitim üzerine yaptığı açıklamaların pek azı gerçek olmuştu. Diğer bütün bakanlıklarda olduğu gibi son anda Erdoğan’ın dediği oluyor, onun kararında ise Cumhurbaşkanlığındaki dar kadronun etkisi konuşuluyordu.
Halk TV sabah programının yapımcısı İpek Özbey sordu; istifa tek yanlı bir karar değil miydi? Neden görevden “affını beklemiş” ceketini alıp çıkmamıştı Ziya Selçuk bakanlıktan? O kadar kolay değil dedim, sonrasını düşünmüş olabilir. Neticede kovit salgını sırasında zarar da ettiği söylenen özel okul sahibi bir yatırımcı, eğitimci olmakla beraber. Şimdi bakarsınız bir Cumhurbaşkanlığı kurulunda da yer alabilir. Konuşması işe gelmez, bir süre zaten etliye sütlüye dokumayacağı tahmin edilebilir.
Yeni Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ilk demecinde Eylül’de okulları açmak için ellerinden geleni yapacaklarını söylemiş. Halbuki giden bakan -belki de “haddi olmadan” demek lazım- 6 Eylül diye tarih vermişti.
Asker öyle bir video yayınladı ki…
Günlerdir sorulan soru: her doğal felakette vatandaşın yanında olan asker bu defa niye ortada görülmedi?
Evet, askeri itfaiye araçları, iş makinaları “AFAD’ın talebiyle” yangın yerindeydi. Yine Muğla Valiliğinin -halkın talebi üzerine- izniyle Aksaz Deniz Üssünden iki çıkarma gemisi Marmaris, Turunç’ta mahsur kalan vatandaşları tahliye etti. Deniz Kuvvetlerine ait İHA’lar yangın uçak ve helikopterlerini yönlendirmek için çalışmalara katıldılar.
Ama böylesine emek-yoğun, disiplinli insan gücüne ihtiyaç duyulan bir konuda sahada asker görünmüyordu. Kimine göre bunun nedenleri arasında 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimi sonrası askerlerin -savunma görevleri dışında- garnizondan çıkışı valilerin iznine bağlanmıştı, valiler de kendilerine AFAD’dan doğrudan talep gelmedikçe başlarını derde sokmamak için topa girmiyorlardı.
Bildiğimiz (ve sizlerle paylaştığımız) kadarıyla sadece Hatay, Dörtyol’da çıkan yangına askeri birliklerce müdahale edilmiş, kısa sürede de kontrol altına alınmıştı.
Millî Savunma Bakanlığı 5 Temmuz gece yarısına doğru Twitter hesabından bir video yayınladı. İskenderun’daki 39’uncu Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına bağlı komando birlikleri, yangını söndürmüş kışlalarına dönüyorlardı. Belli ki MSB Hulusi Akar, sanki asker halkın yardımına koşmayı istemiyormuş türünden eleştirilerden rahatsız olmuştu.
Video, “Bizden istendiğinde yapıyoruz” der gibiydi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve valiler uygun görse, belki askeri birliklerin insan gücü olarak da katılımıyla yangınlar daha çabuk kontrol altına alınabilirdi.
Yangınla başladık, yangınla bitirelim.
Marmaris civarındaki bütün yangınların kontrol altına alındığı açıklandı. Güzel. Kim duyurdu dersiniz? Siyasi kuliste “gidici” gözüyle bakılan ama şimdi eleştirilerin hedefi oldu diye belki Erdoğan tarafından ek süre tanınmış olan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli duyurmadı. Duyuruyu Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy yaptı. Adeta dükkânın sahibi tavrıyla. Şu aralar Erdoğan kabinesindeki en güçlü üyelerden biri görünüyor Turizm Bakanı, değil mi? Turizm nakit akışı nedeniyle önemli. Yine de şu ara görüntülere pek itibar etmemekte yarar var.