Engelliler, yılın sadece törenlere konu olan bir gününde değil, her gününde toplumun bir parçasıdır; hayatın her alanında vardır. Ülke olarak yaşadığımız doğal afetler ile beraberinde ekonomik kriz hepimizin yaşamındaki zorlukları artırmaktadır. Bu zorluklar engelli birey ve aileleri daha da fazla etkilemektedir.
Kahramanmaraş depremleri, Şanlıurfa’da yaşanan sel felaketi sonucunda yıkılan şehirlerde yetersiz barınma ve zorlu hava koşullarında yaşam mücadelesi devam ediyor. Resmî verilere göre 50 binden fazla insanımızı kaybettik. Kesin sayısı bilinmemekle birlikte on binlerce kişinin de uzuvlarını kaybettiğini, bedensel ve ruhsal engellilikler yaşadığını biliyoruz.
Türkiye’de engelliler nüfusun yüzde 12’sini oluşturuyor. Deprem illerinde ise 2 milyon 511 bin 950 engelli kişi yaşıyor. Bunların 1 milyon 97 bin 307’si kadın, 1 milyon 414 bin 643’ü erkek. Bu kişilerin 775 bin 650’si ağır engelli.
Deprem zorlukları arttırdı
Deprem illerinde evi yıkılan ya da hasarlı olan kişilerin bir kısmı çadır, konteyner gibi geçici barınma ortamlarında yaşarken, bir kısmı da başka şehirlere taşınmak zorunda kaldılar. Bu zorlu yaşam şartlarında erişilebilir olmayan ortamlar engelli bireyler için daha da zorlayıcı olmuştur. Su ve yiyeceğe erişim, ilaç ve tıbbi malzemeler, tekerlekli sandalye, işitme cihazı ve yardımcı araç gereç ihtiyaçları artmıştır.
Ülke genelinde şehirler engelliler için zaten erişilebilir değildir. Tüm yerleşim yerlerinde erişilebilirlik düzenlemelerinin yapılması gerekiyor. Depremde yıkılan yerleşim yerleri ise neredeyse herkes için erişilemez oldu. Bu yerleşim yerlerinin deprem dirençli ve erişilebilirlik standartlarına uygun olarak yeniden inşa edilmesi gerekmektedir.
BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme’nin “Risk Durumları ve İnsani Bakımdan Acil Durumlar” başlıklı 11’inci maddesi gereğince acil müdahale planlarında, engellilerin ihtiyaçlarına uygun düzenlemeler yapılmalıdır.
Engelliler haklarını istiyor
Engellilerin bağımsız ve üretken bireyler olarak yaşama hakları vardır. Türkiye’de iş gücüne katılım oranı yüzde 53 iken engellilerin katılım oranı yüzde 22,1’dir. Bu oran kadın engellilerde yüzde 12,5 düzeyindedir. Engellilerin eğitimlerine ve yetkinliklerine uygun işlerde çalışmalarına imkân sağlanmalıdır. Kamu ve özel sektörde engelli istihdam kotası yüzde 6’ya çıkarılmalıdır.
Engelliler halen boş olan kadrolarda istihdam edilmelidir.
Engeli nedeniyle çalışamayan kişilere de insan onuruna yakışır yaşam sürdürebilecekleri sosyal yardım ve destekler verilmelidir. Engelli aylıklarında hak sahibi olma durumu değerlendirilirken, aile bireylerinin gelirlerinin ortalamasının alınması yerine, varsa engelli bireyin kendine ait geliri dikkate alınmalıdır. Engelli aylığı asgari ücret düzeyinde olmalıdır.
Yük annelerde, bakım 24 saat
Ağır engelli bireylere evde bakım verenlerin yüzde 90’ı annelerdir. Bakım süresi 8 saat değil 24 saattir. Bakım verenlerin sosyal yaşantıları, kendilerine ayıracak zamanları yoktur. Bunun karşılığında, asgari ücretin yarısı kadar olmayan, Temmuz 2023 zamlı olarak 5.098 TL bakım aylığı ödemektedir. Engelli bakımı yapan bireyler Sosyal Güvenlik Şemsiyesi altına alınmalı, primleri SGK tarafından karşılanmalıdır.
Evde engelli bakımı hizmetinin kapsamı genişletilerek ihtiyaç sahiplerine cevap verir nitelikte olmalıdır. Evde engelli bakım aylığı bir buçuk asgari ücret düzeyine çıkarılmalıdır.
NOT:
Uğur Becerikli’nin engellilerin sorunları konusundaki diğer yazılarını da Günboyu Gazetesi internet sitesinden izleyebilirsiniz.