İran’da dün yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda reformist aday Mesud Pezeşkiyan, muhafazakar rakibi Said Celili’yi yenerek İran’ın 9. Cumhurbaşkanı oldu.
İlk turda hiçbir aday yüzde 50’yi geçemediği için ikinci tura kalan Pezeşkiyan ve Celili arasındaki yarış, Pezeşkiyan’ın yüzde 53,7 oy alarak galip gelmesiyle sonuçlandı. Celili ise oyların yüzde 44,3’ünü aldı.
İran İçişleri Bakanlığı, toplam 30 milyon 530 bin 157 oyun kullanıldığını ve Pezeşkiyan’ın 16 milyon 384 bin 403 oy aldığını açıkladı.
Seçimlerin ilk turu, ülke tarihindeki en düşük katılımlı cumhurbaşkanı seçimi olarak kayıtlara geçti. Pezeşkiyan, ilk turda yüzde 42,5 oy alırken, Celili yüzde 38,6 oy almıştı. İlk turda katılım oranı yüzde 40 olarak gerçekleşmişti. Seçimin ikinci turunda katılım oranı yüzde 49,8 olarak açıklandı.
İran, sekizinci Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin 19 Mayıs’ta Doğu Azerbaycan Eyaleti’nde meydana gelen helikopter kazasında hayatını kaybetmesinin ardından yeniden Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gitmişti.
Reformist aday Pezeşkiyan
Seçim sonuçlarının açıklanmasından hemen sonra Pezeşkiyan’ın destekçileri, Tahran ve diğer şehirlerde kutlamalar yaparak zaferi coşkuyla karşıladı.
Pezeşkiyan, zafer konuşmasında, “Zor yol, ancak sizin dayanışmanız, empatiniz ve güveninizle aşılabilir” dedi.
Ancak Pezeşkiyan’ın önünde büyük zorluklar bulunuyor. Pezeşkiyan, Ayetullah Ali Hamaney’e bağlılığını belirtse de, engellendiği takdirde istifa edeceğini ve halkı siyasi süreçten çekilmeye çağıracağını söylemişti.
Yeni Cumhurbaşkanı, İran’ın katı başörtüsü yasası gibi sosyal kısıtlamaları gevşetmek ve potansiyel olarak dünya güçleriyle nükleer görüşmeleri yeniden başlatmak da dahil olmak üzere Batı ile ilişkileri iyileştirmek istiyor.
Kampanyasında “birlik ve bütünlük” vaat ederken, İran’ın dünyadan izolasyonunun sona erdirilmesi gerektiğini, İran’ın ekonomik sorunlarının çözümü için uluslararası yaptırımların kaldırılması gerektiğini savunuyor.
Kampanya boyunca, İran’ın dış politikası nedeniyle ekonomik bir kafes içinde olduğunu ve daha işbirlikçi bir tutum sergileyerek yaptırımların kaldırılması gerektiğini vurguladı. 2015 nükleer anlaşmasının yeniden canlandırılması için Batılı güçlerle “yapıcı müzakereler” çağrısında bulundu.