İnsanoğlu, çevrelerini kendi izleriyle yeniden şekillendiriyor; ve şehirler ise, Dünya üzerindeki en belirgin dönüştürülmüş alanlardan birini oluşturuyor. Yeni araştırmalar, kentsel ortamların yaşamın evrimsel seyrini dönüştürdüğünü ortaya koyuyor. Toronto Mississauga Üniversitesi’nden evrimsel biyologlar ve Washington Üniversitesi Kentsel Ekoloji Araştırma Laboratuvarı gibi kuruluşların yürüttüğü bir araştırma, dünyanın dört bir yanındaki şehirlerde paralel evrimin izlerini sürmeye çalışıyor. Science
Antroposen dönemle, yani insan çağıyla çok farklı açılardan yüzleşiyoruz. Geçtiğimiz yıldan bu yana yaşadığımız Kovid-19 salgını, Avustralya yangınları, bugünlerde Akdeniz havzasında görülen yangınlar ve Türkiye’nin yaşadığı orman yangınları, seller. Ayrıca, tüm bunların yanında uzun süredir gündemde olan kuraklık problemi. Hepsi insan çağının bize sunduğu maliyet. Birleşmiş Milletler (BM), ülkelerin su, arazi yönetimi ve iklim acil
Türkiye günlerdir orman yangınlarıyla mücadele ediyor. Yangınlar öncesinde de kuraklık gündemdeydi. Tuz Gölü’ndeki flamingoların ölümünü hala unutmadık. Antroposen çağında küresel ısınmanın dünyaya kestiği faturanın en ağır bedellerini ödüyoruz. Yangınlar ne zaman ve nasıl sonlanacak, öngörmek kolay değil. Ödediğimiz bu bedel sadece bizim için değil, aynı zamanda biyoçeşitliliğimiz için de önemli bir sorun. Akdeniz Bölgesi’ndeki birçok
22 Mayıs, dünya biyoçeşitlilik günü. Yaşadığımız gezegende biyoçeşitliliği tehdit eden, yaşamımızı bilinmez bir geleceğe sürükleyen birçok tehditle karşı karşıyayız. Bu tehditleri yavaşlatmak ya da durdurmak mümkün olsa da, biyoçeşitliliğin içinde olduğu krizin telafisi yok. Sanayi devrimi sonrası başlayan insan çağı (Antroposen) dünya üzerine büyük yükler getirdi. Bu yüklerin en önemli nedeni olan insan baş etmesi