Salgının başından beri konuyla ilgili uzmanlar, kurumlar olarak gidişatla ilgili rakamların (yeni vaka sayıları, ölümler, test sayıları vb) yerleşim birimlerine göre il, il, ilçe, ilçe ilan edilmesinin gerekliliğini döne döne vurguladık. Zira virüs her ili aynı anda ve aynı şiddette etkilemiyordu. Herkesin kendi yaşadığı il ve ilçedeki durumu bilmesi hem vatandaşların içinde bulundukları riske uygun
Salgınla mücadele yönetimi yaz aylarını Temizlik-Maske-Mesafe, TaMaM diyerek boşa harcadı. Tamam olmadığını o zaman da çok söyleyenler oldu. Şimdi ancak bir küsuratını açıkladıklarını öğrenmiş olduğumuz vaka sayıları varken, yani bulaşmanın birçok odağı varken ve üstelik bulaşma hız kesmemişken bireysel tedbirlerle salgını kontrol edemezsiniz dedik. Söylenenlere kulak tıkadılar, uyarı yapmaya çalışanlar hain ilan edildi, bugünlere geldik.
AVM’ler mi, okullar mı açılsın tartışması, AVM’lerin hayatımızın vazgeçilmez bir parçası gibi algılandığını hatırlattı yeniden. Art arda açılan birçok AVM de artık tanıtımlarını yalnızca alışveriş değil, bir kültür ve yaşam merkezi olduklarını vurgulayarak yapıyor. Asuman Suner, Hong Kong -İstanbul/ Şehri Şahsileştirmek (Metis, 2018) başlıklı kitabında, biri bundan 200 yıl kadar önce dağınık balıkçı köyleri dışında