Türkiye paralel evrenler ülkesi. Bir yanda her gün resmi rakamlarla 350 canın kaybolup gitmesine, 50 bin-60 bin kişinin hastalanmasına yol açan bir salgın. (21 Nisan’da ölüm sayısı 362, vaka sayısı 61 bin 967’ye yükselmişti.) Dolu yoğun bakımlar, yoğun bakımda yatak olmadığı için özel hastanelerde bile koridorda sedye üzerinde “takip edilmeye” çalışılan yoğun bakımlık hastalar. Bezmiş,
Önceki gün bir rekor kırdık. Maalesef dün bir rekor daha kırdık hem enfeksiyon sayısı hem ölüm sayısında. Korkarım yarın da rekor kıracağız. Bu gidişle daha sonraki gün de. Durum kötüleşiyor. Oysa böyle olmayabilirdi.Yeni Covid enfeksiyonları üssel bir şekilde artıyor. Bulaşma hızı, ivmelenerek yükseliyor. Ölüm sayıları da öyle. Adetya her gün bir uçak düşüyor, içindekilerin hepsi
Bu sabah ilk okuduğum haber BBC’dendi. Bir İngiliz diplomat görevli olduğu Çin’in bir şehrinde bir kadını boğulmaktan kurtarmış. Bunun üzerine şehir ahalisi, Çin’de adet olduğu üzere kendisine teşekkür etmek için törenle bir yazılı levha hediye etmiş. Boğulmaktan kurtulan kadın da evine yemeğe çağırmış. İşi ticareti düzenlemek olan diplomat, başka bir nedenle büyük bir şehrin ve
Yalan söylemeye bir kez başlarsanız, devam etmek zorunda kalırsınız, biri diğerini kovalar ve bir gün mutlaka yakalanırsınız. Çoğumuz, çocukken büyüklerimizden bu yolda tavsiyeler duymuşuzdur. Ben, pek de kısa sayılmayan ömrümde bunun birçok örneğine tanık da oldum. Ama bu salgın sırasında içine düştüğümüz tablo, ancak bir TV dizisine göndermeyle açıklanabilir durumda: “Yalan Rüzgarı”. CHP Ankara milletvekili