Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 30 Mayıs’ta açıkladığı Yargı Reformu bir kaç noktada alkışlarla kesildi. Bunların arasında avukatlara, devlet görevlilerine özgü “yeşil pasaport” verilmesine imkân tanıyan madde de vardı. Alkışı başlatan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu idi; alkışladığını fark ettirmek için, Külliye daveti alan bazı muhtarlar gibi kollarını kaldırıyor, koltuğunda öne hamle ediyordu. Nitekim Erdoğan
AK Partinin kolay parayla şımarmış, güce bağımlı propaganda akıldânelerini en çok öteden beri muhafazakâr, İslamcı damardan gelenlerin eleştirdiğine şaşmamak lazım. Fena çuvallıyorlar. En son “Ekrem İmamoğlu kendisiyle tartışan genci tokatladı” yalanı yayıldı. Gazeteci arkadaşımız Kadri Gürsel’in eline kelepçe takılıp, haksız yere yattığı ceza nedeniyle yeniden içeri alınmasından, İstanbul Adliyesinde hâkim Mehmet Yoylu’nun, avukat Feyza Yüksel’in
Baştan söyleyelim: Bu ihtimal dışında Türkiye de, ABD de geri dönüşü olmayan noktaya kıl payı mesafede duruyor. Yani, Rus yapımı S-400’ler gelip kurulmaya başlayacak, ABD F-35’lerin teslimini dondurup ekonomik yaptırım uygulamaya başlayacak. (Bunun sadece doların artışı demek olmadığını birazdan ele alacağız.) Türkiye buna cevap olarak -muhtemelen İncirlik Üssü ve Malatya radarı dâhil- Amerikan askerî faaliyetini
Koltuğunda doğrularak “Tek adam yönetimi ilk kez sandıkta yenildi” diye söze girdi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu. HaberTürk’ten Muharrem Sarıkaya ile birlikte Meclis’teki Grup Başkanlık odasında, 20 Mayıs’taki gruba hitabının hemen ardından konuşuyorduk; “Dünya siyasi tarihinde bir örneği daha yok, tarih yazıyoruz”. Kılıçdaroğlu’na göre 31 Mart’ta CHP adaylarının beş büyük şehir belediyesini alması, dünya siyasi tarihinde
Yüz yıl önce 19 Mayıs’ta Mustafa Kemal Paşa Samsun’a ayak bastı. Osmanlı idaresi altındaki yenilmiş Türk ordusunun genç bir generaliydi. Sultan Vahdettin tarafından 9’uncu Ordu Müfettişi sıfatıyla ona verilen görev, Karadeniz bölgesinde işgal ordularının işbirlikçilerine karşı başlayan direniş hareketlerini bastırmak, kontrol altına almaktı. Ama Mustafa Kemal ve arkadaşlarının başka planları vardı. Ülke işgal altındaydı. Birinci
ABD Temsilciler Meclisine 15 Mayıs’ta sunulan bir karar tasarısında Rusya’dan S-400 füzeleri alma kararına karşı Türkiye’ye adeta ültimatom anlamına gelen tehditler savruldu. Hem Cumhuriyetçi, hem Demokrat üyelerin katıldığı, Partiler-üstü Liderlik komitesi tarafından sunulan 372 sayılı karar tasarısında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Rusya ile Türkiye-ABD ilişkilerini ve Türkiye’nin NATO’daki rolünü tehlikeye atacak şekilde askeri ilişkiden kaçınma” çağrısı
İngiliz Reuters haber ajansı 13 Mayıs’ta hükümetin Merkez Bankası kasasındaki “yedek rezervlerinden” 40 milyar lira, yaklaşık 6,6 milyar doları Hazine’ye aktaracağı iddiasını duyurdu. Kimi iktisatçılar, haberin doğru çıkmasının artık evdeki gümüşleri satmaya başlamak anlamına geleceğini söyledi. Bu haberde beni, ekonominin kötü gidişi kadar etkileyen bir başka unsur oldu. Reuters haberini “üç ayrı ekonomi yetkilisine” dayandırıyordu.
Bu seçim de İstanbul’da yapıldı ama sonucuna itiraz eden olmadı. İstanbul, Balat’taki Grek Ortodoks Patrikliği boş bulunan Amerika Başpiskoposluğuna Sinod Meclisinde yapılan oylama ile Heybeliada Ruhban Okulu Müdürü ve Bursa Kilisesi Başrahibi Elpidophoros Lambriadis’in seçildiğini 11 Mayıs’ta ilan etti. Bu seçim, Grek Ortodoks Patriği Bartholomeos’un ruhani önderliğinde 2019 başından bu yana attığı ikinci stratejik adım
“O belgeleri açıklayacağız” diyor Ekrem İmamoğlu 23 Haziran seçim kampanyası hazırlıklarını anlatırken. “Mazbatanın bizde olduğu o 18-19 gün içinde elde ettiğimiz verilerde İstanbul Büyükşehir Belediyesinin nasıl büyük bir israf ekonomisiyle yönetildiğini, vatandaşın vergilerinin nerelere harcandığını gördük. Buna neredeyse bütün büyük belediye ihalelerinin hep bir kaç şirkete verilmiş olması dâhil değil. İsraftan söz ediyorum. İsraf belgelerini açıklayacağız.” “Bu
Bir kaç gün önce Türk ekonomisini yakından izleyen ve bu konuda kararları etkileme konumunda bulunan bir Batılı iktisatçı ile konuşuyordum. Dolarda yaşanan son sıçramanın üzerindeki en büyük etkinin İstanbul seçiminin iptal edilmesinden kaynaklanmadığını söylüyordu; o ikinci sıradaydı. Türk lirasının dolar karşısındaki son değer kaybındaki en büyük etki Türkiye’nin ABD ile Rus S-400 füzeler üzerine yaşanan
- 1
- 2