Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksei Erkhov, Kanal İstanbul projesinin Karadeniz’deki hukuk rejimini belirleyen Montreux (Montrö) anlaşmasını değiştirmeyeceğini, değiştirmediği müddetçe de Türkiye’nin meselesi olduğunu söyledi. YetkinReport’un sorularını yanıtlayan Erkhov, Kanal İstanbul’un İstanbul Boğazındaki trafiği değiştirebileceğini, ancak Çanakkale trafiğini değiştirmeyeceği için, fazla bir farklılığa yol açmayacağını öne sürdü. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul’u savunurken Montrö’yü eleştirmiş, Boğaz geçişlerinden ücret alınamadığını söylemişti. Önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise 2008’de ABD’nin Karadeniz’e Montrö’nün izin verdiği tonajın üzerinde savaş gemisi çıkarma talebinin Ankara tarafından engellendiğini açıklamıştı.
Rus Büyükelçisi Erkhov, Montrö’nün sağladığı Boğazlardan ücretsiz geçiş hakkına rağmen, zaman zaman beklemeler olduğunu ancak ihracatçıların Kanal İstanbul inşa edildiğinde geçiş ücretleriyle bekleme maliyetlerini karşılaştıracağına dikkat çekti. Erkhov, mülakat boyunca iki defa Kanal İstanbul’u “çok uzun vadeli” bir “gelecek projesi” gördüklerini vurguladı. Bence bu da diplomatik nezaket içinde, Kanal İstanbul’un yakın gelecekte yapılacağına ihtimal vermediklerini söyleme yoluydu.
İşte YetkinReport’un soruları ve Erkhov’un yanıtları.
YR: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Kanal İstanbul’un inşa edileceğini ilk kez açıkladığı 2011 yılından bu yana Rusya’nın Boğazlar rejimine dair siyasetinde bir değişiklik oldu mu?
AE: Bildiğim kadarıyla, hayır.
Sadece Boğazları değil, Karadeniz’i de
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kanal konusunda Montreux (Montrö) Sözleşmesine de işaret etti; siz de tarafsınız. Rusya’nın Montrö ve Kanal İstanbul’a dair tutumu nedir?
Bu proje Türkiye için önemli bir konu. Şahsen bunu çok uzun vadeli bir proje olarak görüyorum; demek istediğim gerçekten geleceğe dair bir proje. Montrö Sözleşmesi ise Karadeniz için hukuki bir rejim kurmuştur. Bu hukuki rejim, sadece İstanbul ve Çanakkale boğazlarından geçişi değil, kıyıdaş olan ve olmayan devletlerin Karadeniz’de bulundurabileceği toplam gemi tonajını da belirler. Yeni bir geçişin [Kanal İstanbul] varlığı bu rejimi [Montrö] değiştirmez. Montrö Sözleşmesi, Karadeniz’e giriş çıkışlarda uyulması gereken belli sınırlamalar getirir; yeni bir geçişin varlığı bu sınırlamaları değiştirmez.
Bunu ABD’den gelen Karadeniz’e daha rahat çıkış talepleri için mi söylüyorsunuz? O konuda bir görüşünüz var mı?
(Gülerek) Onu lütfen [ABD’nin Ankara Büyükelçisi] Bay David Satterfield’e sorun.
Rus gemileri para öder mi?
2011 yılında seleflerinizden Rusya’nın Ankara büyükelçisi Vladimir İvanovsky bana Rus gemilerinin Kanal’a para ödemektense Montrö’ye göre Boğazlardan ücretsiz geçiş hakkını kullanacağını söylemişti. Sizin değerlendirmeniz ne yönde?
Projenin ekonomik boyutları, ekonomik verimliliği bakımından değerlendirilmeli. Ben bir petrol ihracatçısı olsam ve Boğazdan geçecek olsam, masraflarımı hesaba katardım. Böyle bir Kanal olsa ve oradan geçecek olsam, bana ne kadara mal olacağına bakardım.
Kanal geçiş maliyetine karşı bedava geçiş hakkı mı demek istiyorsunuz?
Bedava geçiş, her zaman düzenli geçiş anlamına gelmeyebiliyor. Diğer bütün deniz geçiş yollarında olduğu gibi, Türkiye de [Boğaz geçişlerinde] belli kuralları uyguluyor. Bunlar güvenli geçiş içindir ve örneğin biz de benzeri kuralları Karadeniz’den Azak denizine giriş-çıkışlarda uyguluyoruz. Zaman zaman Boğaz giriş-çıkışlarında kuyruklar oluyor; sıra olup geçiş için bekliyorlar.
Montrö’yü değiştirmediği müddetçe…
Yani ihracatçı, bekleme süresinin maliyetiyle inşa edilmesi düşünülen Kanal’dan geçiş ücreti maliyetini mi karşılaştırır demek istiyorsunuz?
Karadeniz’den Marmara’ya bir başka geçişin varlığı İstanbul Boğazındaki trafiği rahatlatabilir ama Çanakkale Boğazındaki trafik aynı kalacaktır; yani mevcut konumda fazla bir değişiklik olmayacaktır.
Sizce Karadeniz etrafında, hükümetin açıkladığına göre 75 milyar liralık (yaklaşık 12,5 milyar dolar) Kanal İstanbul maliyetini destekleyecek ekonomik potansiyel mevcut mu?
Resmi rakamlardan haberim yok. Yapılabilirlik (fizibilite) çalışmasını da incelemedim. Ama size dediğim gibi, biz bu projeyi çok uzun vadeli bir girişim, bir gelecek projesi olarak görüyoruz ve Montrö Sözleşmesinde değişikliğe yol açmadığı müddetçe, Türkiye’nin kendi meselesidir.
İş inada bindi
Rus Büyükelçisi Erkhov’un Montrö değişmediği sürece Kanal İstanbul’un kendilerini ilgilendirmediği anlamına gelen sözleri, konunun sadece askeri ve siyasi boyutuyla ilgilendiklerini gösteriyor; yani Karadeniz’e Montrö’de öngörülenden daha fazla ABD, İngiltere vs savaş gemisi girmemesiyle. Oysa Erdoğan, Kanal İstanbul’u anlatırken Türkiye Cumhuriyetinin Atatürk zamanında imzalanan kurucu anlaşmalarından sayılan 1936 Montrö Sözleşmesini de eleştirmişti. Önceki Cumhurbaşkanı Gül’ün 2008 Rusya-Gürcistan ihtilafı sırasında ABD’nin Karadeniz’e Montrö’de öngörülenden daha büyük savaş gemisi sevk etme talebinin geri çevrildiğini açıklaması, beraberinde ABD’nin imzacısı olmadığı Montrö’nün delinmesinden yana olduğu tartışmalarını getirmişti.
Rusya’nın gündeminde, Türkiye’deki tartışmaların odağında bulunan çevre ve şehircilik kaygılarının bulunmadığı anlaşılıyor. Zaten bazı uzman görüşlerine bakılacak olursa, Kanal’ın inşası halinde Karadeniz’den Marmara’ya doğru kirlenme yaşanacak; yani Rusların zarar göreceği bir durum olmayacak. Erdoğan 26 Ekim’de bir kez daha CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ne derse desin bu Kanalın, gerekirse milli bütçeden yapılacağını söyledi. Aynı saatlerde medyada yağan yağmura rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Beşiktaş ve Ataşehir’deki temsilciliklerine, Kanal’ın çevre değerlendirme raporuna itiraz için yollara düşen İstanbulluların fotoğrafları vardı.
İşte bu yüzden Rus Büyükelçi, tam da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 8 Ocak’ta Erdoğan ile Suriye, Libya, S-400 ve ABD yaptırımlarını konuşacağı İstanbul buluşması öncesinde, kendi milli çıkarı demek olan Montrö delinmediği sürece, Türkiye’deki Kanal İstanbul tartışmasından uzak durmak istiyor.