Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop’un geçtiğimiz günlerde Meclis’in 100’üncü Kuruluş Yıldönümü olan 23 Nisan 2020’deki özel oturumuna Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın katılmayacağını açıklaması, Covid-19 salgınının yayılmaması bakımından siyasi parti liderlerine de katılmama çağrısı yapması yankılara neden oldu. Şentop’un Habertürk’te Muharrem Sarıkaya’ya söyledikleri üzerine hem yorumcular, hem siyasilerden tepkiler geldi. Meclis’in koronavirüs Covid-19 salgını devam ederken yoğun çalışmayla yasalar geçirdiği, fabrikaların, işyerlerinin açılma hazırlığı yapılırken Meclis’in böyle bir günü kısıtlı törenle anması talebi sorgulandı. Neticede bu yılın herhangi bir yıldönümü değil, İstiklal Savaşını Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yürütmüş Meclisin açılışının 100’üncü yıldönümü olduğu hatırlatıldı.
Bu eleştiri ve tartışmalar çerçevesinde neden böyle bir çağrıda bulunduğunu TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a sorduk. Önemli cevaplar geldi. Örneğin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 23 Nisan Özel Oturumuna gelmemesini kendisinin önerdiğini, ayrıca siyasi parti liderlerinden oturuma gelmemelerini talep etmediğini, bu konuyu yalnızca “istişare” ettiğini, danıştığını, yoksa Meclis Başkanı olarak değil kendisinin, hiç kimsenin milletvekillerini Meclis’ten gelmekten engelleyemeyeceğini, isteyen liderin ve vekilin 23 Nisan’a gelmesinin kendi takdiri olduğunu söyledi. Biz mülakatı yaparken Erdoğan 22-26 Nisan arası sokağa çıkma yasağını duyurdu ve sonrasında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “oturuma katılacağı” beyanı geldi.
İşte bu sıcak siyasi tartışmanın odağında bulunan TBMM Başkanı Şentop’un YetkinReport’un sorularına verdiği yanıtlar:
“Katılmayın demedim, takdir genel başkanların”
– Sayın Şentop, TBMM’nin 100’üncü kuruluş yıldönümü oturumunuza Cumhurbaşkanının katılmayacağını, koronavirüs salgını nedeniyle siyasi parti liderlerinin de katılmamasını talep ettiğiniz medyaya yansıdı? Bu talebinizin gerekçesi neydi?
– Öncelikle şunu belirteyim, benim milletvekillerinin Meclis’teki toplantılara katılıp katılmaması konusunda bir kararım olamaz. Bazı milletvekillerinin TBMM Başkanının kararı diye bahsetmesini anlamakta zorlandım. Sayın liderlerle 23 Nisan’da yapılacak program konusunda istişarede bulundum. 23 Nisan günü, daha önceki yıllarda yapılan programların hepsini yapacağız. Bu konuda, zaten TBMM Genel Kurulu 15 Nisan’da karar aldı. Ben, içinde bulunduğumuz salgın tablosunu dikkate alarak, alınan tedbirlere uygun bir şekilde toplantı gerçekleştirilmesini nasıl sağlarız, diye görüştüm. Arzu ettiğim şey, bugüne kadar olumlu sonuçlar aldığımız tedbirlere uyma konusundaki dikkatin sürdürülmesiydi. Bunun için de toplantılara katılacak milletvekillerinin sayısının az olması, böylece sosyal mesafenin korunmasına dikkat edilmesi önemliydi. Bu bakımdan, toplantıya katılacak milletvekillerinin makul sayıda belirlenmesi düşünülebilirdi. Bu konuyu konuşurken, Genel Başkanların katılımının milletvekillerinin daha yoğun bir şekilde katılımına sebep olduğunu, belki Genel Başkanların katılmamasının da düşünülebileceğini ifade ettim. Bu bir talep veya teklif değil, sadece istişare amaçlı görüşmede geçmiş bir değerlendirmemdir. Takdir kendilerinindir. Milletvekilleri için de aynı şey geçerli. İsterlerse hepsi gelip katılır. Milletvekillerinin takdiridir. Salgın şartlarında kurallara riayetle, sağlıklı bir şekilde toplantı yapmak amacımız.
“Cumhurbaşkanına ben açtım, takdir kendisinin”
– Ne dedi sayın genel başkanlar? Katılmayacağını, ya da katılacağını söyleyen oldu mu?
– Tedbirlere uyarak toplantının gerçekleştirilmesi konusundaki hassasiyeti paylaştılar. Ama katılıp katılmama konusunda bir değerlendirmeleri olmadı.
– Peki, Sayın Cumhurbaşkanı katılmayacağını söyledi mi size? Malum, TBMM’nin 100’üncü yılı önemli ve toplumun büyük bir kesiminde bu konuda hassasiyet var.
– Aslında Sayın Cumhurbaşkanımıza da ben bu konuyu açtım, takdir sizindir, diye.
– Sayın Cumhurbaşkanına neden böyle bir öneride bulundunuz?
– Öncelikle şunu belirteyim, Cumhurbaşkanının 23 Nisan Özel Oturumlarına katılması adeti öteden beri olan bir şey değil. 23 Nisan günü TBMM’nin toplanması geleneği de 1983’te başlamış. Daha önce yok, TBMM’de özel gündemli toplantı yapılmıyor. O dönemde Kenan Evren cumhurbaşkanı olarak 3 kez katılmış, 1988 yılı dahil katılmamış. Merhum Turgut Özal, Merhum Süleyman Demirel hiç katılmamış, Sayın Ahmet Necdet Sezer de ilk kez 2003 yılında katılmış, daha önce 2001 ve 2002’de katılmamış. Sonra Sayın Abdullah Gül ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan katılmışlar. Meclis’imizin 100’üncü yıldönümü çok önemli, uzun süredir hazırlık yapıyorduk, ama karşı karşıya olduğumuz yüzlerce yıldır görülmeyen şiddette, dünyayı saran bir salgın hastalık. Önerilen tedbirlere uygun bir şekilde, sağlıklı bir şekilde toplantının gerçekleştirilmesi önemli.
– Medyadaki yorumları görmüşsünüzdür; salgın sürerken çok önemli yasaların görüşmelerinin sürdüğü, şimdi işyerlerini yeniden açmak, fabrikaları yeniden açmak tartışılırken milletvekillerinin özel olarak sakınılması sorgulanıyor. Siyasi parti liderleriyle o şekilde istişare edilip beraberlerinde sınırlı sayıda vekil getirmeleri önerilebilir miydi?
– Dünyada birçok parlamento Mart ve Nisan aylarında çok sınırlı sayıda toplantı yapmış ve çok acil konular için toplanmış sadece. TBMM ise bu süreçte en yoğun çalışan parlamento oldu. Ama dikkat edilirse, bu çalışmaları önerilen tedbirlere riayet ederek yaptı. Daha az katılımla, oturma mesafesi korunarak, maske takılarak vs. Farklı, bir şey söylemiyoruz; yine aynı şekilde, önerilen tedbirlere uyarak toplanalım. İşyerlerinin açılması gibi hususlar ileriye yönelik olarak konuşuluyor; yarın öbür günün konusu değil. Kontrollü sayıda katılım olması konusunda zaten herkes hemfikir.
“Devleti kuran, Gazi Meclis”
Murat Bey, Türkiye Büyük Millet Meclisini dünyadaki parlamentolardan ayıran önemli bir fark vardır. Diğer ülkelerde parlamentoları, tarihi gelişimi içinde devletler oluşturmuş, kurmuştur; TBMM ise inkıraza uğrayan devleti yeniden inşa etmiş bir parlamentodur. “Gazi Meclis” denilmesi, İstiklal Savaşına bizzat katılmış, “savaşmış” Meclis olmasındandır. Meclisimiz İstiklal Savaşını yürüten Meclistir. Birinci Meclis’in milletvekilleri arasında bizzat gidip savaşanlar vardır. Bunların başında aynı zamanda Başkumandan ve İcra Vekiller Heyeti, yani bakanlar kurulu başkanlığını yapan TBMM’nin ilk başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk vardır. Gazi unvanını da bizzat gidip savaştığı ve savaşta yaralandığı için almıştır.
– Evet, Atatürk Cumhurbaşkanı olmadan önce Meclis Başkanı oldu. Bu da sanırım oturduğunuz koltuğun önemini artırıyor.
– Meclisimiz Gazilik karakterini şartların oluştuğu her fırsatta ortaya koymuştur. Mesela, hain FETÖ örgütü 15 Temmuz kalkışmasında bombaladığı sırada Meclis Genel Kurulu toplantı halindeydi ve birlik içinde bu tertibe karşı durdu. Çünkü Meclis’in kuruluşundaki iki prensip bugün de geçerlidir. Bunlardan birincisi tam bağımsızlık hedefi, ikincisi de bu hedefe yönelik mücadelenin milli iradeye dayanmasıdır. O zaman da çok farklı siyasi görüşler tek çatı altında toplanmıştı. Farklı siyasi görüşlere sahip olmak, her konuda ihtilaflı olmayı gerektirmez.
TBMM’nin açılışının 100’üncü yıldönümünün anlamı ve önemi çok büyüktür. O tarihi dönem bugün ve gelecek için büyük bir ilham kaynağıdır.
-Cumhurbaşkanı Erdoğan 22 Nisan gece yarısından itibaren 4 gün sokağa çıkma yasağı kararını duyurdu. Bu durum TBMM’nin 23 Nisan programında değişikliğe yol açar mı?
-Hayır. TBMM çalışmaları sokağa çıkma yasağından etkilenmez; daha önce de etkilenmemişti. Bu konuda gerekli düzenlemeler yapılıyor.
Bunu 15 Nisan, yani geçen hafta Çarşamba günü ilan ettik. Sabah 09.00’da TBMM’de başlayıp, Anıtkabir’de, Birinci Meclis binasında ve sonra saat 14.00’te TBMM Genel Kurulu’ndaki Özel Oturum ile devam edecek. Temennimiz, sağlıkla âlâkalı önerilen tedbirlere uygun hareket edilmesidir.