Ekonomi

İktisatçı değilim ama şu kadarını görebiliyorum

Bir iktisatçı daha ayrıntılı bir tablo çizip fikir verebilir ancak Türkiye’nin ufkunda görünen belli başlı riskleri iktisatçı olmadan da söylemek mümkün. (Foto: İbrahim Boran / Unsplash)

İktisatçı değilim, ekonomi gazetecisi de değilim ama ev ödevlerini yapmaya çalışan bir siyaset gazetecisi olarak önümüzdeki bazı gelişmeleri uzmanlarıyla konuşarak ve okuyarak görmeye çalışıyorum.
İsteyenlerle ayrıntılara ve rakamlara girmek de mümkün ama görebildiklerimin bir özetini sizinle paylaşmak isterim. Evet, neticede bir iktisatçı çok daha ayrıntılı bir tablo çizip fikir verebilir ancak Türkiye’nin ufkunda görünen belli başlı riskleri iktisatçı olmadan da söylemek mümkün.
Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hem insanlar hem ekonomi bakımından en ciddi sonuçlar doğurabilecek tehdit, ikinci bir koronavirüs dalgası, ya da daha vahimi, Covid-19 hastalığı dışında benzeri bir salgına yol açabilecek yeni bir virüsün ortaya çıkması. Dünya Sağlık Örgütünün son uyarılarına bakmak yeterli. IMF tahminleri, ikinci dalganın şu anda kurtarılacakmış gibi görünen 2021’i de tehlikeye atacağını gösteriyor.

İyi haberler de var, kötü haberler de

Korkulan ikinci dalga ya da yeni bir virüs salgını gelmezse, Türkiye ekonomisindeki küçülme IMF, Dünya Bankası, ya da OECD’nin tahmin ettiği üzere yüzde 5 kadar kötü olmayabilir. Bunun bir nedeni iç pazarın belli alanlarda, belli bir yere kadar üretim ve ekonomik faaliyeti destekleyecek boyutta olması. Bu alanda hükümetle bankacılık sektörünün bir orta noktada buluşması önemli. Çünkü düşük faizli kredi önleminin otomotiv, dayanıklı tüketim malzemesi ve konut sektörünü canlandırmaya başladığı görülüyor; bazı ihtiyati kayıtlar bulunmakla birlikte. Yapısal önlemlerle birlikte tarım ve hayvancılıkta da yukarı kıpırdanma olabilir ve olması da gerekiyor.
Ancak aynı şeyleri bazı sektörler için söylemek mümkün değil, özellikle de sıcak para, nakit girişi bakımından önemli olan bazı sektörler için. Bunların başında turizm, ulaştırma ve perakende sektörleri geliyor. Eğitim, enerji, spor ve eğlence sektöründe de ciddi sorunlar ve özellikle eğlence sektöründe kalıcı değişiklikler olabilir ama turizm, ulaştırma ve perakende gibi değil. Belki bu nedenle, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun şu aralar gündemindeki öncelikleri arasında Almanya ve Rusya’dan daha çok turist gelmesi var, özellikle de memleketi Antalya’ya. Karamsar tablonun başlıca nedeni bu üç sektördeki yatırımcıların oyunun kurallarının, sağlık gibi çok belirleyici bir nedenden dolayı değiştiğini kabul edememeleri ve hâlâ çıkışı hükümet desteklerinde görmeleri. Bazı turizm işletmeleri, ulaştırma şirketleri ve AVM’ler batacak gibi görünüyor. Zaten AVM sisteminin dünyada devri geçiyor gibi, tıpkı turizm sektöründeki bazı alanlar gibi.

Kalıcı işsizlik sorunu kapıda

Yine de en ciddi sorun işsizlik ve hayat pahalılığı olacak. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan işten çıkarma yasaklarını üçer ay uzatarak sorunu erteliyor, o zamanda dek toparlanma olacağını umuyor. Gerçi şimdiden işletmeler toplu işten çıkarma yapmasalar dahi insan kaynakları bölümleri aracılığıyla “performans kriterlerini” işletip eleman azaltmanın yolunu buldular bile. Ancak yasak sona erdiğinde gerçek işsizlik tablosu ortaya çıkacak; o zaman TUİK’in açıkladığı pembe rakamlar da anlam ifade etmeyebilir.
Tabii işsizliğin bir başka boyutu, koronavirüs salgını nedeniyle gölgede kalan boyutu da var. O da hayran hayran izleyip üzerine yazdığımız dijitalleşme ve üretim otomasyonu. Pek çok büyük şirket, hem işçi ücreti ve sendikalaşma sorunlarıyla uğraşmamak hem de maliyetleri düşürüp kârlılığı artırmak amacıyla otomasyon, yani sanayi robotu kullanımına geçmeyi tartışıyor. Büro çalışanlarını ise -tabii ki daha düşük ücretlerle- uzaktan çalışma, yarı zamanlı çalışma günleri bekliyor.
Bunun bir anlamı var: o da kalıcı işsizlik. Genç işsizliği ve kalıcı işsizlik ekonomi üzerinde olduğu kadar toplumsal hayat ve siyaset üzerinde de ağır etkileri olabilecek bir tehdit. Önümüzdeki haftalarda hükümetin ekonomi ve siyaset alanında alacağı kararlara bu gözle de bakmak lazım.

Murat Yetkin

Gazeteci-Yazar

Recent Posts

Bir Türk yetkili: Erdoğan’ın ABD ziyareti ertelendi

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 9 Mayıs'ta yapması beklenen ABD seyahatinin ileri bir tarihe ertelendiği bildirildi. İsminin…

16 saat ago

ABD’de Columbia, Türkiye’de ODTÜ: öğrenciler neden ayakta?

"ODTÜ'de bugün de bir kez daha Devrim Stadyumu'nun adını söyleyemeyen Rektörlük, Bahar Şenliği'ni Devrim'den soyutlamak,…

18 saat ago

Şimşek’in iki zorlu sınavı: vergi reformu ve kamuda tasarruf

Seçim bitti. Seçim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hedeflediği gibi değil CHP lideri Özgür Özel’in istediği gibi…

22 saat ago

Dünya fikri mülkiyet günü: Adalet, yaratıcılık ve hakikat

Bugün 26 Nisan Dünya Fikri Mülkiyet Günü. Dünyayı fikirlerin ve bu bağlamda kararların yönettiği düşünülürse her…

24 saat ago

Merkez Bankası faiz oranını sabit tuttu: yüzde 50

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) 25 Nisan'taki toplantısının ardından politika faizi olan bir hafta…

2 gün ago

Bahçeli’nin klibi ve bir soru: Erdoğan Anayasayı kiminle değiştirecek?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 24 Nisan akşamüzeri MHP resmî sitesinde yayınlanan video klibi sadece…

2 gün ago