Yetkin Report

  • English
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Hafıza Kartı
  • Hayat
  • Yazarlar
  • Arşiv
  • İletişim

İsmailağa Cemaati ister de İstanbul Sözleşmesi kalır mı?

Yazar: Murat Yetkin / 08 Temmuz 2020, Çarşamba / Oda: Siyaset
İsmailağa Cemaati, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öncülüğünde imzalanan kadına karşı şiddetle mücadele için İstanbul Sözleşmesini İslâmi değerlerle savaş olduğu iddiasıyla geri alınmasını istiyor. Fotoğraf Erdoğan’ın 12 Ocak 2020’deki İsmailağa Vakfı ziyaretinden (Foto: Twitter)

İsmailağa Cemaati baktı ki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “halkımız isterse” çıkarız demesine halkımızdan, birkaç fanatik dışında ses çıkmıyor, devreye girip resmen istedi “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi” için İstanbul sözleşmesinden çıkılmasını resmen talep etti hükümetten. Cemaatin resmîn internet sitesinde 6 Temmuz günü yayınlanan bildiride, 2011’de -o zaman başbakan- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ilk imzayı atmış olduğu sözleşmenin İslâmi değerlere “savaş açma hüviyeti taşıdığı da öne sürüldü. Cübbeli Ahmet Hoca namıyla bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün de mensubu olduğu İsmailağa bildirisinde Sözleşme “kadına yaratılış amacının aksine misyonlar yüklediği” ve bu yönüyle “ahlâki yapımızı ve ecdadımızdan bize intikal eden aile medeniyetimizi yıkmayı hedeflediği iddia edildi.
Merkezi İstanbul’da Fatih’in Çarşamba semtindeki İsmailağa Camii olarak kabul edilen Cemaat, AK Parti üzerinde en etkili dini gruplardan birisi olarak biliniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son olarak 12 Ocak 2020’de İsmailağa Vakfını ziyaret ederek, Cemaatin Trabzon, Of doğumlu 91 yaşındaki lideri Mahmur Ustaosmanoğlu’nun “halefi” kabul edilen Hasan Kılıç ile görüştüğü medyaya yansımıştı. Cemaatin sözcülüğünü de üstlenen popüler ismi Cübbeli Ahmet Hoca, bu ziyaret sonrasında “Tayyip Bey çok vefalıdır” demişti; “Geçmişteki bağını hiç kopartmıyor”. Erdoğan, 14 Şubat 2016 tarihinde de İstanbul’daki Cumhurbaşkanlığı makamında “Cübbeli Ahmet Hoca”yı kabul etmişti. Cübbeli, bu görüşmede Cumhurbaşkanı ile “İslam coğrafyasında yaşananlar” üzerine görüş alışverişinde bulunduklarını söylemişti. Nakşibendiliğin Hâlidi kolundan olan İsmailağa Cemaati üyeleri, Türkiye’deki İslamcı gruplaşmalar arasında en katı yoruma sahip olanlardan biliniyor. Cemaat üyeleri, erkeklerin cübbe ve şalvarla gezip sarık sarmaları, kadınların ise kara çarşaf giymeleriyle diğer İslâmi cemaatlerden şeklen ayırt ediliyor.

İsmailağa Cemaatinin sözcüsü konumundaki “Cübbeli Hoca” Ahmet Mahmut Ünlü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 14 Şubat 2016’daki kabulünde görülüyor. (Foto: Twitter)

Erdoğan’ın feshedeceğine “inanıyorlar”

İsmailağa cemiyeti tarafından yayınlanan bildiride şu sözlere yer veriliyor:
• “Bugünlerde gündemimizi bir hayli meşgul eden İstanbul Sözleşmesi ise İslâm’ın himaye etmeyi hedeflediği değerlerimize savaş açma hüviyetini taşımaktadır. Zira ilgili sözleşme içeriği bakımından Rabbimizin bize emir buyurduğu aileye yönelik düsturlar, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in aile yapımıza dair öğretileri ve İslâm tarihi boyunca Müslümanların kökleşmiş aile medeniyetini tarumar edecek bir keyfiyeti haizdir.
• “Bu sözleşme muhtevası açısından eşcinsellik gibi, Allah (Celle Celâluhû) ve Resûlü (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in lânetlediği işlerin önünü açması, kadına yaratılış amacının aksine misyonlar yüklemesi gibi yönleriyle ahlâkî yapımızı ve ecdadımızdan bize intikal eden aile medeniyetimizi yıkmayı hedeflemektedir.
• “Bu anlamda ilgili sözleşme evlâdu ahfâdımızın din, iman, takva, iffet, hayâ ve medeniyet gibi olmazsa olmaz değerlerimizi muhafaza ederek yaşayabilmesine potansiyel bir engeldir. Emr-i bi’l-Ma‘rûf ve nehy-i ani’l-Münkeri [Şeriata uygun olanı emredip, yasakladığından alıkoyma] esas edinmiş bir camia olarak böyle bir yanlıştan dönülmesini ve sözleşmenin feshedilmesini talep ediyoruz. Yetkili makamların bu minvalde gereken adımları atacağına inanıyoruz.”
Yani İsmailağa Cemaati yalnızca “yetkili makamların” -ki burada sözleşmeye önayak olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın- “yanlıştan dönmesini” ve “sözleşmeyi feshetmesini talep etmekle ve bu yönde karar vereceğine “inanmakla” kalmıyor. Aynı zamanda Sözleşmeyi feshetmemesini “Şeriata uygun olmayacağına” da hükmediyor.
Bu sözlerle Cemaat Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı üzerinde etkisini varsayarak baskı kurmayı amaçlıyor. Aynı zamanda son haftalarda durduk yerde köpürtülen kadına karşı şiddetle mücadele sözleşmesinin feshedilmesi çıkışlarının İslâmi cemaatler kaynaklı olduğunu da akla getiriyor.

Kadın düşmanlığının yeni boyutu

Tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan İstanbul Sözleşmesi 2011’de İstanbul’da yapılan Konsey Bakanlar Komitesi toplantısında Türkiye tarafından imzaya açıldığı için bu adı almıştı. AK Parti iktidardaydı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu idi. Şimdiki Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Avrupa konseyi Parlamenterler Asamblesi, yani Konsey Parlamentosu Başkanı idi.
İslâmi tarikat ve cemaatlerin o zaman dikkate değer bir itirazı olmamıştı; AK Parti’nin en güçlü zamanlarıydı. Şimdi bu itirazları yükseltmelerinin nedeni, AK Parti ve MHP ittifakındaki oy potansiyeli kaybını görerek desteklerinin devamı karşılığında taviz alma niyetleri olabilir. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, bu konuda tabandan talepler geldiğini duyurmuştu. Tarikat ve cemaatler üç temel gerekçeyle Sözleşmenin feshini istiyor. 1- Toplumsal cinsiyet eşitliği -ki burada hukukî değil biyolojik eşitlik çarpıtmasıyla eşcinselliğin teşvik edildiği propagandası yapılıyor, 2- Çocuk yaşta (15-18 yaş) evliliklere karşı duruşu, 3- Kadın-erkek eşitliği.

AK Parti bünyesinden itirazlar

Oysa AK Parti içinde Sözleşmenin iptaline karşı duranlar da var. Sözcü’den Serpil Yılmaz, “eşitlik” yerine “adalet” kavramını öne çıkarsa da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın yönetiminde yer aldığı KADEM’in Sözleşmenin feshine karşı çıktığını yazdı, bir yalanlama da gelmedi. Açıktan itirazlar da var. Örneğin Profesör Doktor Aşkın Asan, Sözleşme uyarınca kurulan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Grubu’nda (GREVIO) Türkiye’yi temsil ediyor. Kadınlara karşı dijital şiddetle mücadele grubunun da başkanı. AK Parti milletvekilliği ve Bakan Yardımcılığı da yapmış olan Asan, “Sözleşmenin tek amacı var o da kadınları şiddetten korumak” diyor, “İptali, Türkiye’nin kat ettiği bütün mesafenin, başarının çöpe atılması demek olacak”.
Mesela kadın düşmanlığıdır. Kadının erkekle aynı haklara sahip olduğunu kabul edememektir. Kadının tek işlevinin çocuk doğurup annelik yapmak, erkeğin cinsel ihtiyaçlarını tatmin etmek ve eve bakmak olduğunu, erkeğin kadına şiddet kullanmaya da hakkı olduğunu var saymaktır. Siyasetten yargıya her alanda hâkim anlayış maalesef budur. Geçenlerde yanında çalışan kadın çalışanının kalçasını elleyen amire, “babacan tavır” diye cezasını vermeyen Yargıtay kararını alanlar buna dahildir. Bu tip yargı kararları da kadına karşı hukukî şiddet sayılır.
İsmailağa Cemaatinden bahsetmişken, kendi içindeki iktidar kavgalarında yaşanan şiddeti de hatırlatalım. Ustaosmanoğlu’nun damadı ve halefi sayılan Hızır Ali Muratoğlu 17 Mayıs 1998’de İsmailağa Camii önünde öldürülmüştü. 3 Eylül 2006’da İsmailağa Camii imamı Bayram Ali Öztürk, namaz sonrası sohbet sırasında Mustafa Erdal tarafından bıçakla öldürülmüş, Erdal orada cemaat tarafından linç edilmişti.
Yasayı değiştirdik, kafayı değiştiremediğimiz için yasayı geri alıyoruz. Hem de bu grupların baskısıyla. Olacak iş değil.

Yeni yazılardan haberdar olun! Lütfen aboneliğinizi güncelleyin.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

Etiketler: Cübbeli Ahmet Hoca, İsmailağa, İstanbul Sözleşmesi, KADEM, kadına karşı şiddet, toplumsal cinsiyet eşitliği

OKUMAYA DEVAM EDİN

10 ilde HDK operasyonu: 52 kişi gözaltına alındı
Erdoğan-Özel görüşmesi: Cumhurbaşkanı CHP’ye iade-i ziyarette bulunacak
Yerel seçimler ve Türkiye’nin demokrasi sınavı
  • Yasakla koruyup baskıyla şekillendirerek yönetmeye çalışmak10 Mayıs 2025
  • Kürt sorununa PKK’nın silahsızlandırılması yoluyla çözüm kapısındayız9 Mayıs 2025
  • Avrupa Birliği ile Türkiye’nin yeni ilişki dinamiği: güvenlik9 Mayıs 2025
  • 9 Mayıs Avrupa Günü mü, Zafer Günü mü?9 Mayıs 2025
  • Özel “Hürriyet kavgası” dedi. İmamoğlu’na yasak, Yavaş’tan cevap geldi8 Mayıs 2025
  • Merz dönemi sancılı başladı: Almanya modeli sarsılıyor7 Mayıs 2025
  • Erdoğan-Bahçeli: dört ay sonra yarım saat. İmamoğlu, PKK, ABD7 Mayıs 2025
  • Anayasa Mahkemesi Erdoğan’a bağımsız yargı ve adalet için yakarıyor6 Mayıs 2025
  • Ankara’dan PKK’ya silah bırakma ve fesih kararı için son hafta uyarısı6 Mayıs 2025
  • Erdoğan’dan Trump’a, İsrail’i ancak sen durdurursun mesajı5 Mayıs 2025
Haberler arşivinde arama yapın...

Siyaset

Ekonomi

Hafıza Kartı

Hayat

Arşiv

English

Hakkımızda

Künye

Yazarlar

Yardım

Reklam & İşbirliği

Bize Ulaşın

tbtcreative.com | UFKZDN © 2024 yetkinreport.com

Kurumsal Bilgiler     ·      Yardım     ·      Kullanıcı Sözleşmesi     ·      Yasal Çekince

TOP